Dünya ekonomisinde sarsıntı: Süveyş ve Panama aynı anda devre dışı

ABD ve İsrail Ortadoğu’daki savaşı genişletmemek için Husilere yönelik doğrudan askeri operasyon başlatmaktan çekiniyor ve savunmada kalıyor ama bir SİHA’nın veya füzenin savunma hattını delip geçmesi her zaman ihtimal dahilinde… Konteyner şirketleri için bu alamayacakları kadar büyük bir risk…

ÖMER MURAT 20 Aralık 2023 HABER ANALİZ

Yemen’in büyük bölümünde hâkim durumda yerel bir milis gücü olan Husiler’in Kızıldeniz’i Aden Körfezi’ne bağlayan Babülmendep Boğazı’ndan geçen, İsraille ilişkili gördüğü ticarî gemilere saldırılar düzenlemesi Korona ve Ukrayna Savaşı’nın olumsuz etkilerini üzerinden atamayan dünya ekonomisinde sarsıntılara yol açtı.

Husiler ilk ciddi saldırısında Galaxy Leader adlı bir kargo gemisini helikopter baskınıyla ele geçirip 25 mürettebatını rehin aldı. Gemi halen Yemen’in Hudeyde limanında bulunuyor. Husilerin saldırılarının pek çoğu engellenmekle birlikte bu ay bir Norveç gemisine attıkları füze isabet etti. Bu saldırılar dünyanın en büyük nakliye şirketlerini gemilerin rotalarını değiştirmeye zorladığı için, küresel ticarete ciddi bir darbe vuruyor, petrol fiyatlarında yaşanan son artışlar doğrudan bu gelişmeyle ilgili görülüyor.

Panama Kanalı.

Krizi daha da artıran bir husus ise şu an Panama Kanalı’nda da bir aksamanın yaşanıyor oluşu… Bu kanaldan gemiler bir asansör sistemiyle geçiriliyor, bu sistemin çalışabilmesi için kanalda belli bir su seviyesinin olması lazım, fakat kuraklık nedeniyle bu seviyenin altına düşüldüğü için gemi trafiği oldukça yavaşlamış durumda. Hatta bu nedenle bazı şirketler Avrupa-Asya sevkiyatı için Süveyş Kanalı’nı kullanmaya yönelmişlerdi. Süveyş ve Panama Kanallarının aynı anda böylesine devre dışı kaldığı bir durumun daha önce hiç yaşanmadığına dikkat çekiliyor.

Geçen hafta dünyanın en büyük beş konteyner taşımacılığı şirketinden dördü (CMA CGM, Hapag-Lloyd, Maersk ve MSC) Küresel konteyner trafiğinin yaklaşık yüzde 30’unun geçtiği Babülmendep Boğazı’ndan (tabiatıyla Süveyş Kanalı’ndan) geçişleri durdurdu. Bu dört şirket küresel konteyner ticaretinin yüzde 53’ünü gerçekleştiriyor ve şu an gemilerini Ümit Burnu’ndan geçen güzergaha yönlendiriyorlar. Küresel petrol devi BP hafta başında Kızıldeniz üzerinden yapılan tüm sevkiyatları durdurduğunu açıkladı. Asya-Avrupa ticaretinin yüzde 40’ı Süveyş’ten geçtiği için buradaki bir tıkanmanın büyük bir ekonomik etki yaratma potansiyeli yüksek. Wall Street Journal gazetesi Pazar günkü başyazısında durumu “küresel gemi taşımacılığına yönelik son yıllardaki en önemli tehdit” olarak nitelendirdi.

Dünya ekonomisi için Süveyş Kanalı’nın uzun süre kapalı kalması, yolun uzaması ve sigorta primlerinin yükselmesi nedeniyle maliyetlerin artması demek… Bir ticari gemi Asya’dan Avrupa’ya Süveyş Kanalı üzerinden yaklaşık bir ayda, Ümit Burnu üzerinden ise 45 günde ulaşıyor. Kızıldeniz’i kullanan gemilerin sigorta ücretleri iki katına çıktı. İsrail bağlantılı gemiler için ise maliyetlerin yüzde 250 oranında arttığı ve bazı sigorta şirketlerinin İsrail bağlantılı gemileri artık sigortalamak istemediği bildiriliyor. Goldman Sachs’ın tahminlerine göre tüm bunlar, nakliye ücretlerini ham petrol için varil başına 1 dolar ve rafine ürünler için varil başına 4 dolar kadar artırma potansiyeli taşıyor.

Süveyş Kanalı.

Bu maliyet artışlarının hemen her ürüne yansıması kaçınılmaz, bunun da bir süredir yükselişe geçen enflasyonu dizginlemek üzere olan Amerikan ve Avrupa hükümetlerini biraz daha zora sokacağı kesin… Süveyş Kanalı’ndan 2023 yılında şimdiye kadar yaklaşık 24.000 gemi geçti, bu hacim olarak küresel deniz ticaretinin yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor.

Deniz yoluyla taşınan petrolün yaklaşık yüzde 10’u ve sıvılaştırılmış doğal gazın yüzde 8’i Süveyş’ten geçiyor. Irak ve Suudi Arabistan gibi Basra Körfezi ülkelerinden çıkan petrol tankerleri Avrupa’ya ulaşmak için Süveyş’i kullanıyor. Bu ticaret Rusya’ya Ukrayna savaşı nedeniyle uygulanan yaptırımlar Avrupa’yı Orta Doğu ve Asya’dan gelen petrole, dizel ve benzin gibi ürünlere daha bağımlı hale getirdiği için son dönemde daha da önemli hale geldi.

ABD önderliğindeki bir dizi ülke, dünya ticareti için kritik boğazlardan biri olan Babülmendep’de güvenliği sağlamak için “Refah Muhafızı Operasyon” adıyla bölgeye askeri gemilerini gönderdi. Saldırılarında gelişmiş SİHA’lar ve balistik füzeler kullanan Husilerin büyük bir gemisavar füze cephaneliğine sahip olduğu, bunların bazılarının 800 km menzili bulunduğu belirtiliyor. Bölgedeki Amerikan ve İngiliz savaş gemileri sadece bir gün içerisinde (16 Aralık’ta) Husilerin gönderdiği toplam 15 SİHA’yı etkisiz hale getirdiklerini duyurdu. Gerek ABD liderliğindeki Batılı güçler, gerekse de İsrail şu anda Ortadoğu’daki savaşı genişletmek anlamına geleceği için Husilere yönelik doğrudan Yemen’de bir askeri operasyon başlatmaktan çekiniyorlar, o nedenle sadece savunmada kalıyorlar ama bir SİHA’nın veya füzenin bu savunma hattını delip geçmesi her zaman ihtimal dahilinde… Konteyner şirketleri için bu alamayacakları kadar büyük bir risk…

Aden Körfezi’nde ABD ve İngiliz donanmasına ait gemiler.

İran destekli olan Husiler İran ve Irak’taki ana akım Şiîlikten farklılaşan (hatta daha ılımlı görülebilen) bir Şiî fırkası olan Zeydiyye’ye mensuplar. Bu nedenle konunun uzmanları onları doğrudan İran’ın hakimiyetinde bir örgütlenme olarak görmenin yanlış olacağını vurguluyor. 2014’te Yemen’in başkenti Sana’yı ele geçirdiler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin onları devirme girişimi sekiz yıl süren bir savaş sonunda tamamen başarısız oldu. Bu savaş sırasında iki ülke ABD’nin desteğiyle Yemen’de pek çok sivil ölümleriyle sonuçlanan yoğun bombardımanlar gerçekleştirdiler, keza ülkeyi abluka altına almaları nedeniyle Yemen ekonomisi iyice dibe vurduğu için insanî kriz had safhaya çıktı. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman artık Husileri yenemeyeceğini kabullenmiş gözüküyor. Suudiler Mart 2022’de Husilerin başkent Sana ile stratejik Kızıldeniz kıyılarını kontrol etmesine izin veren bir ateşkesi onayladı. Ateşkesi kalıcı hale getirmek ve savaşı sona erdirmek için bir yol haritası üzerinde müzakereler sürüyor.

Tüm bunlar Husileri özellikle ABD’ye karşı iyice bilemiş durumda… İsrail’in şu ana kadar Gazze’de çoğu kadın ve çocuk 20 bin kişinin ölümüne yol açan operasyonuna yönelik Arap ve Müslüman dünyasında doğan tepkiden istifade ederek – hiç şüphesiz İran’ın da yönlendirmeleriyle – seslerini duyurmak, kendi tabanlarında itibarlarını artırmak için iyi bir fırsat doğduğunu düşünüyorlar.

Yemen’in başkenti Sanaa’da Husilerin düzenlediği, Filistinle dayanışma gösterisinden…

Nitekim ABD Kızıldeniz’deki operasyona Arap ülkelerinin de katılmasını ummakla birlikte, Gazze meselesi nedeniyle halklarının tepkisinden çekinen Arap ülkeleri buna yanaşmadı. Neticede sadece Bahreyn katılmaya ikna edildi, orada da bu karara karşı bazı protesto gösterileri düzenlenmeye başladı. (Operasyona katılan diğer ülkeler: İngiltere, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, İspanya ve Seyşeller.) Husilerle görüşmelerde arabuluculuk yapan Umman bile Batılı muhataplarına Gazze’de ateşkes sağlanana kadar örgütü saldırılarını durdurmaya zorlamayacağını belirtmiş. Kızıldeniz’e kıyısı olan, ABD’nin güvenlik ortağı olarak gördüğü Mısır ve Suudi Arabistan’ın operasyona katılmamış olması çok dikkat çekici bir gelişme…


 

Oysa krizin bölgede ilk etapta en fazla etkilediği ülke İsrail değil Mısır. Süveyş Kanalı’nda ödenen geçiş ücretleri Mısır ekonomisinin önemli gelir kaynaklarından biri… İsrail ise ticaretinin yaklaşık yüzde 5’ini Kızıldeniz’deki Eilat limanı üzerinden gerçekleştiriyor. Riyad ve Kahire, Husilerin İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına tepki olarak gerçekleştirdiğini duyurdukları saldırıları, halklarının tepkisinden endişe ettiklerinden durdurmak için çalışmaya gönülsüzler… Bunları, İsrail’i dizginleyememeleri nedeniyle Batılı ülkelere yönelik giderek artan bir kızgınlığın belirtileri olarak okumak mümkün…

  • Ömer Murat, Dış Politika ve Siyaset Uzmanı, Eski Diplomat
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com