‘İsrail ve Hamas anlaşmaya yakın; Erdoğan’ın adı bile geçmiyor’

İsrail, Hamas'la müzakereleri Katar üzerinden yürütüyor. İsrailli yetkililer Mısır’ın da yardımcı bir rol oynadığını kaydetmiş. Merak edenler için: Hiçbir yerde Türkiye’den veya Erdoğan hükûmetinin arabuluculuğundan bahsedilmiyor.

ÖMER MURAT 15 Kasım 2023 HABER ANALİZ

David Ignatius ABD’nin önde gelen gazetelerinden The Washington Post’un duayen yazarlarından biridir ve Amerikan Ulusal Güvenlik Konseyi ile Pentagon gibi kurumlardan aldığı özel haberleriyle bilinir. Ignatius bugün buna benzer bir habere imza attı: İsrail ve Hamas, 7 Ekim’de kaçırılan İsrailli kadın ve çocukların çoğunu serbest bırakacak bir rehine anlaşmasına yakın.

Ignatius bu gelişmeyi ismini vermediği “üst düzey bir İsrailli yetkiliye” dayandırıyor. İsrailli yetkili anlaşmaya ilişkin son ayrıntılar üzerinde müzakerelerin sürdüğünü, bunların çözülmesi halinde anlaşmanın birkaç gün içinde duyurulabileceğini belirtmiş.

İsrail ordusunun kara harekatı nedeniyle hayatlarından endişe eden on binlerce sivil evlerini terk ederek Gazze’nin güneyine doğru kaçmaya çalışıyor.

Taslak anlaşmaya göre, İsrailli kadın ve çocukların gruplar halinde, İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli kadın ve gençlerle eş zamanlı olarak serbest bırakılması planlanıyor.

İsrail kaçırılan 100 kadın ve çocuğun tamamının serbest bırakılmasını istiyor, ancak ilk etapta sayı muhtemelen daha az olacak. Hamas yetkililerinden birinin Telegram kanalında yaptığı açıklamadan 70 kadın ve çocuğu serbest bırakacakları anlaşılıyor. Serbest bırakılabilecek Filistinli kadın ve gençlerin sayısı belli değil, ancak bir Arap yetkili geçen hafta Ignatius’a İsrail hapishanelerinde en az 120 kadın ve genç olduğu bilgisini vermiş.

Sözkonusu üst düzey İsrailli yetkiliye göre, rehine ve tutsakların takas sürecinin güvenli şekilde gerçekleşmesi için beş günlük geçici bir ateşkes ilan edilecek. Ayrıca Gazze’deki Filistinli sivillere daha fazla uluslararası yardım yapılmasına izin verilecek ve Gazze’deki insanî kriz hafifletilecek.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze Şeridinin güney sınırındaki askeri birlikleri ziyaret sırasında…

İsrail hükûmeti Hamas’la müzakereleri örgütün siyasi liderliğinin bulunduğu Katar üzerinden yürütüyor. CIA Direktörü William J. Burns, Mossad ve Katarlı karşıtlarıyla yakın temas halinde anlaşmayı neticelendirmeye çalışıyor. İsrailli yetkililer Mısır’ın da müzakereleri teşvik etme ve Hamas’a baskı yapma konusunda yardımcı bir rol oynadığını kaydetmiş. (Merak edenler için: Hiçbir yerde Türkiye’den veya Erdoğan hükûmetinin arabuluculuğundan bahsedilmiyor.)

Bu anlaşmayı daha kapsamlı bir çözüm için atlama taşı olarak kullanmayı uman Biden Yönetimi üzerindeki baskı muazzam şekilde artıyor. Pakistan asıllı İngiliz solcu yazar Tarık Ali’nin şöyle bir tespiti vardır: “ABD eliti dünyada kimseden korkmaz, sadece kendi halkından korkar.” The New York Times’ın haberine göre bugün yaklaşık 40 Amerikan devlet kurumunu temsil eden 400’den fazla siyasî atama Başkan Biden’a bir mektup göndererek Gazze’deki savaşta İsrail’e verdiği desteği protesto etti.

Bunlar bürokratik görevler yürüten Demokrat Partili kişiler. ABD’de başkanla birlikte bürokrasinin orta ve üst düzey makamları da değişir, kendi partileri muhalefetteyken genellikle düşünce kuruluşları ve üniversiteler gibi yerlerde çalışan bu uzman kişilikler iktidara geldiklerinde kamu görevlerine atanırlar. Böylece Cumhuriyetçi ve Demokrat Partilerin adeta “beyin takımını” temsil eden bu ekipler sırayla devlet idaresine geçerler. İşte Biden’e yönelik son mektubu imzalayanlar bu siyasî atamalardan oluşuyor, bu nedenle hadise kritik bir öneme sahip…

İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılarda can kayıpları sürekli artarken, dünyanın farklı kentlerinde de Filistinle dayanışma gösterileri düzenleniyor. İspanya’nın Barcelona şehrinde düzenlenen prostesto gösterisinden…

Sırası gelmişken şunu da eklemeliyiz: Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, yiğidi öldürüp hakkını vermemiz gerekiyor ki, Rusya, Çin veya Erdoğan Türkiye’sinde gerçekleşmesi tasavvur bile edilemeyecek böyle bir tepki Batılı demokrasilerde mümkün… Bürokratlar hükûmetlerinin milli çıkarlara açıkça ters bir siyaset işlediğini inandıklarında ortak mektuplar kaleme alarak bunu ilgili bakana veya Beyaz Saray’a iletebiliyorlar. Bundan dolayı da işlerinden olacakları endişesi taşımıyorlar.

Washington’un İsrail’in askerî harekâtına verdiği desteğe yönelik artan iç muhalefetin bir yansıması olan mektupta Biden’a Gazze Şeridi’nde derhal ateşkes sağlanması ve İsrail’in bölgeye insanî yardım girişine izin vermesi için baskı yapması çağrısında bulunuluyor. Daha önce benzer mektuplar Dışişleri Bakanlığı ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nda (USAID) da verilmişti.

Biden’a gönderilen mektubu organize eden iki bürokrat, imzacıların çoğunun Ulusal Güvenlik Konseyi’nden (yani Beyaz Saray’dan) FBI ve Adalet Bakanlığı’na kadar farklı kurumlarda çalışan çeşitli inançlara sahip görevliler olduğunu kaydetmiş.

Mektupta “Amerikalıların ezici çoğunluğu ateşkesi destekliyor” denilerek, Demokratların yüzde 80’i, Amerikalıların ise yüzde 66’sının ABD’nin ateşkes için İsrail’e baskı yapması gerektiğine inandığını ortaya koyan geçen ay yapılmış bir ankete atıfta bulunulmuş.

İngiltere’nin başkenti Londra’da haftasonu yapılan Filistin halkı ile dayanışma yürüyüşüne 300 bin kişinin katıldığı açıklandı.

Mektubu organize edenler, Biden’ın Amerikalı seçmenleri daha fazla temsil eden bir hükûmet istediğini vurgulaması nedeniyle yönetime hizmet etmeyi kabul ettiklerini, ancak kendilerinin endişelerinin büyük ölçüde göz ardı edildiğini kaydetmişler.

Haberlerde Biden Yönetimi’nin nasıl içten kaynadığını gösteren şöyle bir hadiseye de yer veriliyor: Biden’ın özel kalem müdürü ile Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in eşi, yönetimin İsrail’e yönelik siyasetini eleştiren 70 kadar Müslüman ve Arap asıllı siyasî atamayla 23 Ekim’de bir toplantı düzenliyor. Toplantıya katılanlara “Çatışmada İsrail’i desteklememiz nedeniyle ailelerinizden ya da arkadaşlarınızdan istifa etmeniz yönünde telkinlere maruz kaldınız mı?” diye sorulduğunda düzinelerce kişi elini kaldırıyor. Toplantıya katılanlardan bazıları söz aldıklarında Biden Yönetimi’nin Gazze Şeridi’ndeki Filistinli sivil kayıpları görmezden gelmeyi bırakmasını talep ederken göz yaşlarını tutamamış.

Henüz daha kapsamlı bir ateşkesten bahsedilmemekle birlikte gerek kendi tabanının ekseriyetindeki gerekse dünyadaki tepkiler nedeniyle Biden Yönetiminin İsrail’e baskılarını artırması bekleniyor. Netanyahu hükûmetinin Gazze’deki “oyun planının” belirsizliği Beyaz Saray’ı zor duruma sokuyor. ABD ve Avrupa Birliği Gazze’de Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) hâkim duruma getirilmesini istiyor ve bunu tek makul seçenek olarak görüyor. İki devletli çözümü imkânsız kılmak için yıllardır Gazze’de kasten Hamas’ı palazlandıran bir politika izleyen Netanyahu buna karşı çıkıyor. Görünürdeki karşı çıkma gerekçesi de komik: “FKÖ fazla İsrail karşıtı” diyor. Sanki FKÖ’den “daha az İsrail karşıtı” bir alternatif ortada varmış gibi… FKÖ ise “İsrail tanklarının üzerinde Gazze’ye girmeyeceğini” duyurdu.

Gazze’de Bureij Mülteci Kampı… İsrail’in hava saldırıları sonucu Gazze harabeye dönerken, ölü ve yaralıların sayısı da her geçen gün artıyor.

Kanaatimce İsrail’in tek hedefi aynen 2006’da Lübnan’daki Hizbullah’a yaptığı gibi büyük sivil kayıpları pahasına Hamas’a ağır bir ders verdikten sonra harekatı sonlandırmak… İran ve Hizbullah, İsrail’i Gazze Şeridi’ne bir kara harekatı düzenlerse “bunun neticeleri olacağına” dair tehdit etse de şu ana kadar adeta kıllarını kıpırdatmadılar. İsrail bunun 2006’da Lübnan’da Hizbullah’ın faaliyet gösterdiği yerleri ağır bombardımana tutmasından kaynaklandığını düşünüyor ve şimdi benzer bir “dersi” Gazze’de de verirse Hamas’ın bir daha 7 Ekim’dekine benzer bir harekata girişmekten kaçınacağını hesaplıyor. İran’ın işbirliği içerisinde bulunduğu Hamas’ı 7 Ekim saldırısı için ne denli cesaretlendirdiği bilinmemekle birlikte şimdi tehdit savurup gerisini getiremeyerek İsrail hükümetindeki “Gazze’de kara harekatı başlatmakla, orayı yerle bir etmekle doğru yaptık, bakın Hizbullah korkusundan üzerimize gelemiyor, aynı dersi Hamas’a vermeliyiz” düşüncesini pekiştirmiş olma ihtimali yüksek…


 

Şu an itibariyle özellikle Gazze’nin kuzeyi, ki şeridin normalde ana merkezi sayılmaktadır, yerle bir edilmiş durumda… Binaların ve altyapının büyük bölümü hasar gördü. 7 Ekim’de Hamas’ın katlettiği her İsrailliye karşı şimdiye kadar yaklaşık 10 kadar Filistinli hayatını kaybetti. Netanyahu hükûmeti bunu “yeterli bir ders” olarak görürse yakında operasyonların şiddetini düşürebilir, nitekim bu yazının başında bahsedilen esir-tutuklu takasına dair anlaşmaya yanaşması da bunun güçlü bir işareti olabilir.

  • Ömer Murat, Dış Politika ve Siyaset Uzmanı, Eski Diplomat