Putin’in tahtı fena sarsılıyor: “O eski halinden eser yok şimdi”

Bu bir isyandı ama darbe teşebbüsü değildi. Görünüşte Putin’e değil Rus ordusunun liderliğine karşıydı. Ama Putin’in emrine rağmen Rus ordusu isyanı bastırmakta isteksiz davranmış gözüküyor. Asıl hedef başından itibaren Putin’i (devirmek değil) zayıflatmak mıydı? İsyanlar genellikle gelecek darbelerin habercisidir.

ÖMER MURAT 27 Haziran 2023 HABER ANALİZ

Putin’in akıbetinin tarihteki savaş kaybeden veya uzayıp giden savaşları bitiremeyen Rus liderleri gibi olabileceği başından belliydi. Cumartesi günü yaptığı konuşmada Rusya’da 1917’de Birinci Dünya Savaşı devam ederken yaşanan ihtilalden bahsetti, bu biraz gecikmiş bir hatırlamaydı, Ukrayna’da savaş düğmesine basmadan önce ülkesini böyle bir riske attığını göz önünde bulundurmuş olması gerekirdi.

Rus işgal ordusunun Ukrayna topraklarına girdiği gün (24 Şubat 2022) şöyle yazmıştım: “Ukrayna’nın Rus ordusu karşısında savaşı askerî açıdan kazanabilmesi pek mümkün değildir. Bu zaten herkes tarafından bilinmektedir. Ama mesele bir ülkeyi işgal etmek değil, bu işgalin hem o ülkenin halkı hem de uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilebilmesini sağlayabilmektir. Rusya’nın bu ikisini de yapabilecek gücü yoktur.”

Savaş uzadıkça Putin’in tahtı sallanmaya başlayacaktı. 1917’de normalde halk desteği fazla olmayan küçük bir azınlık olan Bolşevikleri iktidara getiren en önemli nedenlerden biri halkın savaştan bıkmış olması ve Bolşeviklerin her ne pahasına olursa olsun savaştan çekilmeyi vaat etmeleriydi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Prigojin liderliğindeki Wagner grubunun isyanı sonrası ilk kez halkın karşısına çıkarak olayları kendi açısından anlatırken sarsılmış gözüküyordu.

Prigojin’in hafta sonu Rus askeri liderliğine yönelik başkaldırısı rejim içerisindeki büyük çatlakları gözler önüne serdi. Sovyetlerin dağılması sonrası Rusya’nın yaşadığı acılı ve çalkantılı 1990’lı yılların sonrasında iktidara gelen Putin’in idaresi özellikle kendisini destekleyen ekonomik ve bürokratik elit ile kitlelerin gözünde istikrarla özdeşleşmişti. Wagner’in isyanı Putin’in söylemlerinde (veya propagandasında) kullandığı bu kritik unsuru yerle bir etti.

Putin’i iktidarda tutan ittifakın merkezinde “siloviki” denilen bir grup yer alıyor. Çoğu Putin gibi Sovyetlerin istihbarat teşkilatı KGB’de (veya diğer güvenlik/istihbarat kurumlarında) görev yapmış kişilerden oluşan bu grubun üyeleri hem devletin tüm kritik üst düzey pozisyonlarında, hem de Gazprom gibi önemli kamu iktisadi teşekküllerinin yönetiminde yer alıyor. Putin bu grubu da parçalı tutmaya özen gösteriyor, hiçbir kurumun (ve başındaki kişinin) ona tehdit oluşturabilecek denli güçlenmemesi için onları birbiriyle dengeleyecek şekilde konumlandırıyor.

Hatırlarsanız Ukrayna savaşı başlamadan önce Putin canlı yayında devlet konseyini toplamış, kendisini adeta bir çar gibi onlardan uzakta ve yukarıda konumlandırdığı bu toplantıda herkesin (ve halkın) gözü önünde dış istihbarat teşkilatı başkanını azarlamıştı. Putin öyle bir tiyatroya neden ihtiyaç duymuştu? Çünkü üst düzey devlet yetkilileri arasında Ukrayna işgaline olumlu yaklaşmayanlar bulunduğu biliniyordu. Putin böylece tüm halkın gözü önünde onları kendilerini bağlayacak sözler söylemeye zorlayarak savaşta sıkıntılar yaşanması halinde ona karşı çıkabilecek bir konuma yükselmeleri ihtimalini bertaraf etmeye çalışıyordu. Öyle ya, yarın öbür gün işler sarpa sardığında birileri ortaya çıkıp “Biz demiştik, bu yanlış oldu” demeyi aklından geçirirse onun önüne “İyi de kardeşim, madem öyle düşünüyordun niye o devlet konseyi toplantısında gerçek bir vatansever gibi davranarak fikirlerini söylemedin?” sorusuyla muhatap olacaktı.

Orada Putin’in dayandığı yönetici elitini zorbalıkla istediği noktaya getirdiğine dair bir görüntü vardı. Bu nedenle savaş Putin’in hayal ettiği gibi cereyan etmediğinde bu elitin desteğini kaybetme ihtimali yüksekti. Nitekim Ukrayna savaşının uzamasının doğrudan bir neticesi olan Prigojin isyanı sırasında apaçık ortaya çıktı ki Putin’in devlet aygıtı üzerindeki kontrolü iyice zayıflamış durumda… Kendisini istikrarla özdeşleştiren Putin’in yıllardır özenle inşa ettiği bu imajı bir anda yerle bir oldu. Rus kamuoyu ilk kez ülkelerinin yanlış bir yolda olduğunu hissetti ve özellikle Ukrayna savaşının yürütülmesinde bir düzeltme yaşanmazsa durumun daha da kötüleşebileceği endişesiyle ilk kez bu kadar ürperdi. Televizyonlarda ekonominin iyi, savaşın başarılı şekilde yürütüldüğü hikayelerini dinleyen Moskovalılar birdenbire savaşın hayatlarını alt üst edebileceği gerçeğiyle yüzleşti, kimileri korkuyla havalimanlarına üşüştü, sokaklarda iç çatışma yaşanırsa arabalarının, evlerinin zarar görüp görmeyeceğinden endişelenenler az değildi.

Wagner birliği Cumartesi günü Rostov şehrini ele geçirirken….

Kriz Wagner birliklerinin başkent Moskova’ya 200 km kala durup geri dönmesiyle sona erdi. Taraflar arasında anlaşma sağlandığı duyuruldu. Fakat Rus kamuoyu pek çok cevapsız soruyla karşı karşıya kaldı: Prigojin Rostov şehrindeki Rusya’nın Ukrayna savaşını yürüttüğü komuta ve lojistik merkezini nasıl o kadar kolay ele geçirdi? Neden Wagner birliklerine karşı hiçbir direniş gösterilmedi? Wagner birlikleri zırhlı araçlarıyla adeta ellerini kollarını sallayarak başkente nasıl oldu da bu kadar yakınlaşabildi? Neden ordu direnç göstermedi? Wagner birlikleri bu ilerleyişleri sırasında 6 askeri helikopter ve bir askeri uçak düşürdü, 13 Rus askerinin öldüğü bildiriliyor. Prigojin de dün yaptığı açıklamada sayı belirtmeden bunların yaşandığını doğruladı. Wagner grubu nasıl oldu da kontrolden çıkıp Rus ordusuna silah doğrulttu, askerlerini katletti, sonra da tüm bunlar hiç yaşanmamış gibi affedildi?

Rus güvenlik birimleri kendilerine örtülü destek vermeseydi Wagner birliklerinin o rahatlıkla başkent kapılarına dayanması ihtimali yoktu. Rus ordusunun müdahalesi çok isteksiz ve kısıtlıydı. Mesela Rostov’daki benzin deposunu havaya uçurdular ama yol üzerindeki diğer benzin depolarına ise karışmadılar.

Batı basınına konuşan bir Rus iş adamı şu tespiti yapmış: “Sanki sadece Putin’e bir şeyler yaptıklarını göstermek için (göstermelik) hareket ediyorlardı ama gerçekte hiçbir şey yapmıyorlardı.” İş adamı bu manzaradan, perde gerisinde Putin’in yerine kimin geçeceğine dair bir mücadele yaşandığını hissetmiş.

Bu bir isyandı ama darbe teşebbüsü değildi. Görünüşte isyan Putin’e değil Rus ordusunun liderliğine karşıydı. Ama Putin’in emrine rağmen Rus ordusu isyanı bastırmakta isteksiz davranmış gözüküyor. Putin’in bu çatışmadan galip çıktığını söylemek zor: Çünkü Cumartesi sabahı vatan haini ilan ettiği silahlı bir grubun cezai soruşturmadan muaf tutulması karşısında affedilmesini kabullenmesi otoritesinin zayıflığını itiraf etmekle eşanlamlıydı. Bu durumda isyanın asıl hedefinin başından itibaren Putin’i (devirmek değil) zayıflatmak olup olmadığı sorusu beliriyor. Bu tür isyanlar genellikle gelecek darbelerin habercisidir.

Neler yaşandığını daha iyi kavrayabilmek açısından şu hususu bilmek önemli: Şu konjonktürde Putin’i kim devirirse Ukrayna enkazını da üzerine almış olacaktır. Çünkü Wagner’in cepheden çekilmesiyle savaşta çok kritik bir aşamaya gelindi. Artık “tutukluların” değil sıradan halkın yüksek sayılarda cepheye sürülmesi gerekecek. Bu başından beri Putin’in hiç istemediği bir şeydi, savaşta Wagner birliklerini düzenli ordudan daha fazla öne çıkarmasının nedenlerinden biri de buydu.

Rus işgal güçlerine karşı savaşta öldürülen bir Ukrayna askerinin Krasnosillya kentindeki cenaze töreni…

Bu kadar kritik bir kararın eşiğindeyken kimse Putin’in koltuğuna oturmak istemez. Şimdi Rus lider bir karar verecek ya Ukrayna’da savaşın şiddetini iyice artıracak, ya da geri adım atacak… İlkini yaptığında cepheden gelecek cenazelerin siyasi sonuçlarını da hesaplamak durumunda kalacaktır. Prigojin’in savaşın idare ediliş şekline dair ağır eleştirileri Rus kamuoyunda geniş şekilde paylaşılıyor. Putin’in propaganda makinesi kolay tamir edemeyeceği ağır bir darbe almış durumda… Ukrayna’da kısa sürede (üç-beş ay içerisinde) sonuç alamazsa halkın tepkisi iyice artacaktır. Oysa Wagner isyanı, Rusya’nın Ukrayna’yı dize getirme ihtimalini daha da zorlaştırdı çünkü son hadiseler Batı’da Ukrayna’ya ihtiyaç duyduğu askeri desteğin verilmeye devam edilmesine yönelik kararlılığı iyice güçlendirici etkide bulundu. Rus halkı ülkelerinin Ukrayna’da bataklığa saplandığı kanaatine iyice vardığı anda Putin’i devirmeye yönelik teşebbüsler cesaret kazanacaktır.

Putin savaşın en kritik aşamasına iyice zayıflamış halde giriyor, önündeki seçenekler, siyasi ömrü kadar sınırlı gibi gözüküyor.

  • Ömer Murat, Dış Politika ve Siyaset Uzmanı, Eski Diplomat
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com