Savaş ve Savaş

Günümüzde savaşlar, eski vahşetinden bir parça olsa da sıyrılması için Birleşmiş Milletler tarafından bazı temellere ve kurallara dayandırılmıştır. Bunlardan en önemlisi, savaşlarda sivillerin öldürülmesini engellemektir.

ALİN OZİNİAN 27 Şubat 2022 GÖRÜŞ

“Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.”
Savaş ve Barış, Lev Tolstoy

Ukrayna ve Rusya arasındaki son yıllardaki gerginlik, daha doğrusu Rusya ve Batı’nın “anlaşmazlığı” önce krize sonra da Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasına dönüştü.

Çarşamba gecesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Donbas bölgesine askeri bir operasyon başlattığını duyurdu. Ben de dahil bazıları, iki ayrılıkçı bölgenin tanınması ile Putin’in Batı’ya bir gövde gösterisi yapacağını, daha fazlasını göze alamayacağını, kendi ayağına sıkamayacağını düşündük. Yanıldık. Mantık çerçevesinde gerçekleri hesaba katarak düşününce, diktatörlerin planları hakkında yanılabiliyor insanlar, bunu bir aklama olarak söylemiyorum. Onların düşününceleri, yaklaşımları, gerçekleri farklı.

Bazen kendilerini anlayamadığımız bir gerçek. Biz durumu “anlamaya-dururken”, Rusya tankları sınırı geçti, başkent Kiev’de patlama sesleri duyuldu, halk sığınaklara indi.

ABD’li yetkililer ve Ukrayna “Rusya’nın topyekûn işgal başlattığını” açıkladılar, Rusya hükümeti böyle bir niyetinin olmadığını söylese de olup biten ortada… Bir ülkenin bağımsızlığına saldırılıyor. İlkokul çocuğu kızım bile savaşın farkında, savaş artık TikTok’ta!

İki ülke arasındaki gerginlik nasıl tırmandı ve krize dönüştü? Bu yazıda bunun cevabı yok. Çünkü sivillerin evleri bombalanırken, metroya sığınmış hamile bir kadın çocuğunu soğuk bir taş üzerinde doğurken o tartışma için artık gecikmiş oluyoruz. Savaş kötü, savaş acilen bitmeli.

Savaş; ülkeler, hükümetler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki toplumlar, farklı taraflar veya milisler gibi büyük gruplar arasında gerçekleşen silahlı mücadeleye deniliyor.

Savaş ne yazık ki insanlık tarihi kadar eski, çalışmalar 6000 yıldır insanların örgütlü şekilde savaştığını söylüyor. Krallar, hanedanlar, ülkeler, uluslar, halklar, bloklar, paktlar, haklılar ve haksızlar, iyiler ve kötüler binlerce yıldır savaşıyor…. Tarihin takip ettiği savaş sayısının 14 bin olduğu söyleniyor…

İster istemez aklımıza “Uyuşmazlıkları kansız çözmek mümkün değil mi?” sorusu geliyor.

Düşünce tarihinin en önemli filozoflarından biri ve siyaset biliminin kurucularından olan Aristoteles toplumların iki temel aracıdan bahseder. Biri siyaset, diğeri savaştır. Kısaca, savaşları politikasızlık ve sorun çözememek, daha yalın olursa doyumsuzluk ve adaletsizlik doğurur.

Günümüzde savaşlar, eski vahşetinden bir parça olsa da sıyrılması için Birleşmiş Milletler tarafından bazı temellere ve kurallara dayandırılmıştır. Bunlardan en önemlisi, savaşlarda sivillerin öldürülmesini engellemektir.

Saçma gibi gelse de hedef savaşın ordular arasında yaşanması, sadece askerlerin ölmesidir hedef. Asker savaş süresince insan değildir. Kimsenin çocuğu, kimsenin babası, kimsenin sevgilisi değildir. Aynı bir oyun gibi! “Oynayanlar” ölebilir, “oyuna katılmak istemeyenler” ölmemelidir! Evrensel temeller ve kurallar ancak bu kadar adil olabilmişlerdir savaş konusunda.

Özetle, ülke ya da kitleleri yok etmektense onları güçsüz bırakmaktır hedef. Ancak bu yaklaşımın da işlemediği bir sır değil. Günümüzde hala siviller öldürülüyor, sivil yerleşim yerleri hedef alınıyor. Sivillerin savaşlarda korunması gerektiğini anlatmak çok güç. Çünkü birçok insan, sadece bir devletin yurttaşı olduğu için, ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalarından bizzat yurttaşın, hatta reşit olmayan yurttaşın bile etkilenmesinin adil olduğunu, hatta daha ileri giderek bunu hak ettiğini düşünüyor.

“Ben bir iyilik yaptığım zaman mutlu olurum ama en büyük mutluluk yapılan haksızlığı düzeltmek.” diyor Lev Tolstoy, Savaş ve Barış adlı eserinde.

Savaş ölüm demek. Savaş, hayatımızın insan eliyle kontrolden çıkması, kötüleşmesi, fakirleşmesi ve bitmesi demek. Bazıları bunun farkında varırken, bazıları “yüce bir sebep” bulabiliyor bu feda olma durumuna…

Bağımsızlık savaşları, Din savaşları, Halk savaşları, İç savaşlar, Psikolojik savaşlar, Asimetrik savaşlar, Düzensiz savaşlar, Kimyasal savaşlar, Konvansiyonel savaşlar, Vekâlet savaşları. İsimlerinin farklı olması, savaşlarda suçlar işlenmediği anlamına gelmiyor. Savaş suçları, asker veya sivillerin kanunları ihlâli için uluslararası ceza hukuku çerçevesinde cezalandırılabileceği suçlar…

Sivil halkın öldürülmesi, kötü muameleye tabi tutulması veya savaş esirlerinin öldürülmesi, işkenceye tabi tutulması en çok karşılaştığımız savaş suçları…

“Herkes yalnızca kendi vicdanıyla savaşmış olsa savaş olmazdı” diyor Lev Tolstoy, Savaş ve Barış adlı eserinde.

Türkçeye “savaş nedeni” olarak çevrilen, Latince bir uluslararası ilişkiler terimi var: Casus belli.
Bir ülkenin savaşa girme nedenini belirtmek için kullanılıyor. Savaşın bahanesi diyebiliriz kısaca. Saldırmaya, öldürmeye bahane sunmanıza izin veriyor modern dünya, bir ülke diğer ülkeyi terörist olmakla, Neo-Nazi olmakla, kendine ait toprakları işgal etmekle, kendi halkına kötü davranmakla ya da “bir gün kendisine” saldıracağını öne sürerek savaş açabiliyor…

Silahlı askerler, ordular giriyor sonra sınırlardan, isimleri barış ordusu, barış gücü oluyor genelde. Savaşmaya geliyorlar, önce savaş, sonra barış diyorlar.

“Milyonlarca insanın yüce idealler uğruna düpedüz cinayet işlediği bir dünyada kim adaletten söz edebilir?” diyor Lev Tolstoy, Savaş ve Barış adlı eserinde.

Savaş başladığında ya da daha doğrusu başlatıldığında düşünme yetisi yavaş yavaş iptal oluyor. Sorgulama duruyor çoğu kez, tek gündem hayatta kalabilmek oluyor, tek amaç “düşmanı imha” etmek… Düşman çoğu zaman sınırdaşınız, size çok benzeyen bir halkın askeri oluyor. Zorunlu askerlik mağduru bir genç…

“Yeterince insan ölünce” ateşkes ilan ediliyor savaşlarda, çatışmalar geçici bir süreliğine durduruluyor. Savaşan, çarpışan iki düşmanın, yaralılarını, ölülerini kaldırmak ya da barış sağlayıcı görüşmelerde vb. bulunmak üzere anlaşması sağlanıyor. Ateşkes, barıştan önceki son durak, sonra barış gelecek deniyor…

Ukraynalılar 2014 yılından bu yana savaş olasılığıyla ve gerçeğiyle iç içe yaşıyor. Ayrılıkçıların Ukrayna’nın doğusunda kontrolü ele geçirdiği ve Rusya Kırım’ı ilhak ettiği 2014’ten bu yana ülke savaş tehdidi ile burun burunaydı…

“Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu; ama yaşamıyordu.” diyor Lev Tolstoy, Savaş ve Barış adlı eserinde.

Yıl 2022, insanlar hala savaşıyor…

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com