Macron’u zor bir dönem bekliyor

EMRE DEMİR 08 Mayıs 2017 GÖRÜŞ

Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 3 yıl önce atanmış bir bakan olarak başladığı siyaset hayatında şimdiden sayısız ilki başardı. 39 yaşında girdiği ilk seçimde dünyanın 5. Büyük ekonomisinin başına geçti.  Dünya demokrasilerinin en genç cumhurbaşkanı oldu. Fransa’yı 60 yıldır yöneten sağ ve sol partileri ilk turda eledi; gelenekselleşmiş siyaset kurallarını yıktı. Ancak, cumhurbaşkanlığı koltuğunu kazanan Macron’un şimdi Fransızların gönlünü kazanması gerekiyor.

Zira, Seçim kampanyasına partisiz ve programsız giren Macron hala Fransızların çoğunluğu için bir muamma. Nitekim anketler Macron’a ikinci turda oy verenlerin yüzde 43’ünün aşırı sağcı Le Pen’in iktidara gelmesini engellemek için zorunlu oy kullandığını ortaya koyuyor. Macron seçmenlerinin sadece yüzde 8’i yeni cumhurbaşkanının kişiliğini beğendiğini belirtiyor. Macron’un seçmenleri arasında siyasi programına destek verenlerin oranı ise sadece yüzde 18.

Macron’un cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının en büyük nedeni kendi programına olan destekten ziyade geleneksel partilere karşı oluşan tepki. Kısacası, seçmen 10 yıldır sağcı Nicolas Sarkozy ve solcu François Hollande iktidarında devam eden kötü gidişatı cezalandırdı. Macron, ilk önce geleneksel partilere karşı oluşan tepki dalgasından faydalandı. Daha sonra aşırı sağcı Marine Le Pen’e karşı birlik olan sağ, sol ve merkez eğilimli seçmenlerin emanet oylarını toplamayı başardı.

Macron’un yeni kurulan partisinde şimdiden iki cephe oluşmuş durumda. Kampanya boyunca Macron’un ekibine katılan ‘filler’ ekibi. Yani François Bayrou, Dominique de Villepin, Gerard Collomb gibi siyasetin tanınmış isimleri. Sağ ve sol partilerden Macron’un partisine katılan bu isimlerin kurulacak yeni hükümette önemli pozisyonlara gelme beklentisi var. Diğer cephede ise siyaset hayatına Macron’la başlayan genç teknokratlar, sivil toplum temsilcileri. Zira Macron milletvekili adaylarının yarısını daha önce hiç siyaset yapmamış isimlerden gösterme sözü vermişti. Macron’un kimi başbakan atayacağı, kimi milletvekili adayı göstereceği gibi sorular daha 6 aylık bir geçmişi olan partisi için büyük önem taşıyor.

Macron’un parti içi dengelerden daha önemli sorunu ise bir ay sonra yapılacak milletvekili seçimleri. Eğer Macron’un yeni partisi 577 koltuklu Meclis’te çoğunluğu ele geçiremezse söz verdiği reformları yapması zora girecek. Ancak, bir ay içinde yeni kurulmuş bir partinin çoğunluğu ele geçirmesi zor görünüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Marine Le Pen’e karşı Macron’a oy veren bir çok seçmenin milletvekili seçimlerinde kendi partilerinin adaylarını desteklemesi bekleniyor. Macron’un danışmanı Jean-Pierre Fisany dahi mecliste çoğunluğu elde etmenin ‘siyasi bir mucize’ olacağını düşünüyor. Dolayısıyla, Macron büyük ihtimalle sağcı Cumhuriyetçiler ya da solcu Sosyalist Parti ile iş birliğine gitmek zorunda kalacak.

Macron’un önündeki diğer büyük engel ise sendikalar. Çalışma saatlerinin esnetilmesi, bütçe disiplini, sosyal sigorta sisteminin reforme edilmesi gibi çok sayıda vaadi bulunan Macron’un zaferini kutladığı saatlerde ilk mesaj sendikalardan geldi. İşçi Gücü (FO) Sendikası, Macron’un haftalık çalışma saatine ilişkin reformunu kendileriyle müzakere etmeden uygulamaya koyarsa sokaklara ineceklerini açıkladı. Fransa’da birkaç günde yüz binlerce insanı sokaklara çıkarabilen sendikalar Macron’un en büyük kabusu olacak gibi görünüyor. Macron’u zafer konuşması bitmeden sokaklara inmekle tehdit eden sendikanın CGT gibi muadillerine göre en ılımlı olduğu hesaba katılırsa yeni cumhurbaşkanının işi hiç te kolay görünmüyor.

Macron’un en rahat göründüğü alan ise AB ile ilişkiler. Zaferini AB’nin resmi marşı olan 9. Senfoniyle kutlayan Macron uluslararası basında da “AB’yi kurtaran lider” olarak anılıyor. Ancak, Macron’un AB’nin fiili lideri Almanya Şansölyesi Angela Merkel’le nasıl bir ilişki kuracağı da büyük önem taşıyor. Macron’un AB’nin kurumsal yapısı, Euro para birimi ve bütçe politikalarıyla ilgili vaat ettiği reformlara Merkel’in sıcak bakmadığı biliniyor. Merkel-Macron ikilisi arasındaki ilişkiler muhtemelen AB’nin geleceğini de belirleyecek. 3 yıllık siyasi kariyere sahip Macron’un Batı dünyasının lideri konumundaki Merkel’i reformlarına nasıl ikna edeceği de merak konusu.

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com