'İslamcı mahalle' için Filistin'i savunmak 'güvenli mahalle'ydi. Artık öyle değil. AKP ve medyası demokratik hakkını kullanan ve İsrail ile ticarete son verin diyen gençleri, ajan, provakatör ve terörist ilan etti. Tıpkı Gezi'de olduğu gibi, KHK'lılara yapıldığı gibi.
Gazze’deki katliama rağmen Türkiye’nin İsrail’le ticarete devam etmesini protesto eden gençlerin öfkesini gördünüz mü? Bu öfke bana Gezi eylemlerindeki güçlü itirazı hatırlattı.
Gazeteci Emre Orman’ın fotoğrafları bu öfkeyi çok güzel yakalamış. Anlayana tabi…
Ve asıl önemlisi Erdoğan’a o dönemde muhalifleriden gelen itiraz şimdi kendi tabanından, ‘evinde zor tuttuğu yüzde 50’den geliyor. Evet özellikle muhafazakar ailelerden gelen gençler AKP’ye çok kızgınlar.
Dünyanın gözü önünde on binlerce kişi katledilir ve Gazze halkı açlıkla imtihan olurken oy verdikleri partinin tüm bu yaşananları görmezden gelip ticarete devam ettiği için.
Ve tepkilerini, öfkelerini protesto eylemleriyle göstermek, protesto hakkını kullanmak istediler.
Yapmak istedikleri tek şey, ellerinde pankartlarla yürümek ve basın açıklaması yapmaktı. Tıpkı muhaliflerin yapmak istediği gibi. Fakat İslamcı gençlerin önü polis tarafından kesildi.
Ama önleri kesilmekle kalmadı…
Polis copuyla karşılaştılar. Darp edildiler. Ters kelepçeyle yaka paça gözaltına alındılar.
Gözaltına alınan başörtülü gençlerden Rümeysa Şanlı, serbest bırakıldıktan sonra, sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar ve videolarda görülenlerden daha beterini yaşadıklarını söyledi.
Yürüyüşü düzenleyen “Filistin İçin Bin Genç” inisiyatifi de arkadaşlarının darp edildiğini, kıyafetlerinin yırtıldığını açıkladı.
Daha da önemlisi 28 Şubat’ı yaşamış birçok başörtülü kadın “Biz o dönemde bile böyle yerlerde sürüklenmedik” diye tepki gösterdi.
Yeniden Refah Partisi ise “Tüm bu görüntüler Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olduğu Türkiye’de yaşanıyor” açıklaması yaptı.
‘İslamcı mahalle’ için Filistin’i savunmak ‘güvenli mahalle’ydi. Artık öyle değil.
AKP ve medyası demokratik hakkını kullanan ve İsrail ile ticarete son verin diyen gençleri, ajan, provakatör ve terörist ilan etti. Tıpkı Gezi’de olduğu gibi, KHK’lılara yapıldığı gibi.
Oysa gözaltına alınan gençlerden Beyza ve Esra Akyüz, Mavi Marmara gemisinde İsrail askerleri tarafından öldürülen Cengiz Akyüz’ün kızlarıydı…
Rümeysa Şanlı (43), sırf İsrail’e ticareti protesto ettikleri için “terörist” ilan edilmesine tepkisini bir videoyla paylaştı. 28 Şubat mağduru olduğunu, o dönemde bile ters kelepçeyle gözaltına alınmadıklarını söyledi. Kendisi 1999’da başörtüsü yasağı sebebiyle Kırıkkale Üniversitesi Kimya Bölümü’nü 2. sınıfta bırakmak zorunda kalmış.
Gezi’deki itirazı anlamak ve olayları yatıştırmak yerine polis şiddetiyle bastırmaya çalışan Erdoğan Filistin için eylem yapan gençlere de polis şiddetiyle karşılık verdi.
Ama Filistin için eylem yapan gençler iktidara geri adım attırdı. Belki de eylemlerin daha büyümesinden korktular. Gazeteci Metin Cihan, Erdoğan iktidarının yarın Bayram namazı sonrası yapılması planlanan protestolardan korktuklarını söylüyor.
Ve Ticaret Bakanlığı bu sabah “İsrail’e ihracat kısıtlaması” getirdiklerini açıkladı. Böylece gençlerin gazını biraz almış oldular. Uygulamada neler olacak göreceğiz. Bence 31 Mart 2024 yerel seçim yenilgisinin de bu ılımlı tavırda payı var. Güçlü olmak başka, güç kaybetmek başka tabi…
⚡KAZANDIK! Mücadelemizin sonuçlarını alıyoruz!
Soykırımcıyla ne ateşkese kadar ne de ateşkesten sonra, ticaretin de işbirliğinin de hiçbir türlüsünü kabul etmiyoruz. Direnen Filistin halkının bu topraklardaki yankısı olmaya devam edeceğiz.
Filistin halkının direnişi yaşayacak! https://t.co/VsUQDz8iK3
— Filistin İçin Bin Genç (@filistinicinbin) April 9, 2024
Bu arada Erdoğan iktidarının polis şiddetini, ters kelepçeyi eleştirmek için 28 Şubat hatırlatması yapan gençlere ve 28 Şubat mağdurlara şunu söyleyeyim: İslamcı camia görmek, duymak istemese de Türkiye 28 Şubat eşiğini geçeli çok oldu. Sekiz yıldır Türkiye’de maalesef 28 Şubat’tan daha ağır olaylar yaşandı, yaşanıyor.
Ve 28 Şubat mağdurlarının bu dönemde yaşananlara dair vicdansızlıklarına çok şahit olduk.
Bu yüzden, polis tarafından darp edilen, ters kelepçe takılan ‘Rümeysa’ların benzer hukuksuzluğa maruz kalanları hala ‘terörist’ diye suçlamasının akılla, izanla izah edilecek bir yanı yok.
Şimdi bakalım iktidarın bu sert tutumu karşısında Filistin eylemlerinin sonu ne olacak?
İktidar kısıtlamaları ne kadar uygulayacak, gençler ne tepki verecek?
Bayram namazı sonrası bir Filistin duyarlılığı tepkisi olacak mı mesela?
