Bunca cinayetin ortasında risksiz duyarlılıklar

Eros'un katledilmesine gösterilen tepki evet haklı... Ama şunu da görmezden gelmeyelim: Kedi Eros için tepki göstermenin riski yok. Gözaltına alınma, tutuklanma, fişlenme, terörist ilan edilme, ötekileştirilme ihtimali yok. Kimsenin konfor alanına zarar vermeyen bir duyarlılık bu.

SEVİNÇ ÖZARSLAN 16 Mart 2024 GÖRÜŞ

Kedi Eros ile ilgili davayı ve tartışmaları izlemişsinizdir. İstanbul Başakşehir’de yılbaşı gecesi asansörde sıkıştırdığı Eros adlı kediyi tekmeleyerek öldüren İbrahim Keloğlan hakkında kamu davası açıldı ve 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Ancak iyi hal indirimi uygulanarak takdir edilen bu ceza kamu vicdanını rahatlatmadı. Hayvanseverler ayağa kalktı. Adliyede izdihamlar yaşandı. Adliye koridorunu hınca hınç dolduran ve “İbrahim Keloğlan tutuklansın” diye haykıran insanların tepkisi anlaşılır ve haklı. Bir cana, canice kast etmenin cezası bu olmamalı.

Gerçekten de 6 dakika süren o vahşi görüntülerinin etkisinden günlerce kurtulamadık.

Bu nedenle “Eros için adalet”in yankıları hala devam ediyor ve devam da edecek gibi görünüyor.

Hayvan hakları savunucuları, İstabul Barosu Hayvan Hakları Merkezi temsilcileri ellerinde pankartlarla sokaklarda açıklama yapıyor. “Soluğumuzu tuttuk, ellerimiz kenetli bu anı bekledik. Eros’a söz vermiştik. Adaleti sağlayacaktık. Olmadı. Sistem Eros’un katiline iyi hal indiri verdi. Eros’u öldürdükten sonra köye gidip hayvan beslemesi bir fail aklayacı olarak katil serbest bırakıldı. Bu ülkede bir kedinin 6 dakika boyunca tekmelenerek öldürülmesinden utanıyoruz.” diyorlar.

Fail aklamaya gösterilen tepki ve hayvan haklarına sahip çıkma bakımından çok doğru.

Ama yine de… Davanın görüldüğü Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi’ne akın eden o kalabalık, sloganlar, pankartlar… itiraf edeyim beni şok etti. Bir yandan böyle bir kamuoyu tepkisi oluştuğu için sevindim ve Eros için adalet arayanların öfkesini, kızgınlığını, haykırışlarını iki farklı duyguyla izledim.

Evet haklı ve doğru bir tepki.

Diğer yandan o adliye koridorlarında o kadar çok adaletsizlik yapıldı, o kadar çok insan haksızlığa uğradı ki… O zaman kimsenin kılı bile kıpırdamadı, hala da kıpırdamıyor.

Kadın cinayetlerinde bile o koridorların öyle dolduğunu, yüksek sesle itirazlar yapıldığını görmüyoruz.

Mesela aynı sloganların Gülistan Doku için de atılmasını çok isterdim.

Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 2. sınıf öğrencisi Gülistan Doku’dan 5 Ocak 2020’de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamadı. Gencecik bir kız. Öldürüldüyse, ailesi kaç senedir cenazesine ulaşmak istiyor. Ama onu bile bulamadılar. Çünkü bulmak istemiyorlar.

Gülistan’ın ortadan kaybolmasıyla ilgili baş şüpheli olan sevgilisi Zeinal A. itinayla korunuyor. O zaman Asayiş Şube’de çalışan babası E. A. polis olduğu için. Dava bir türlü ilerlemiyor. Sonuç alınamıyor. Elazığ gibi küçük bir şehirde genç bir kız nereye gitmiş olabilir?

Gülistan için adalet diye ne zaman hep birlikte slogan atılacak?

Ya da mesela Küçükçekmece Adliyesine birkaç kilometre uzaklıktaki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde 13 gün işkence yapıldıktan sonra hayatını kaybeden şeker ve panik atak hastası KHK’lı öğretmen için…

Sahi Gökhan Açıkkollu için ne zaman bir araya gelinecek?

Kimse neden haksızlığa uğrayan ‘HER İNSAN’ın hakkını savunmuyor.

Bazı insanların hakkını savunmak tehlikeli ve riskli diye mi?

Eros’un katledilmesine gösterilen tepki evet haklı… Ama şunu da görmezden gelmeyelim:

Kedi Eros için tepki göstermenin riski sıfır.

Gözaltına alınma, tutuklanma, fişlenme, terörist, vatan haini ilan edilme, toplumdan dışlanma ya da ötekileştirilme… Hiçbir risk yok. Kimsenin konfor alanına zarar vermeyen bir duyarlılık bu.

Bu konformist duyarlılığın kimseye bir faydası yok maalesef.

Sloganları atar, içinizi rahatlatır, sonra da yorgunluk kahvelerinizi içerken nasıl da güzel bir iş yaptığınızı birbirinize anlatarak vicdanınızı rahatlarsınız. Rahatlattığınızı zannedersiniz.

Yıllardır bu ülkede işkenceyle insanlar öldürülüyor.

Gözaltına alınan insanlar kaybediliyor.

Eşi ya da bir yakını tarafından katledilen kadınların katilleri sokaklarda dolaşıyor.

Hapislerde ölüme terk edilen hastalar, yaşlılar, kadınlar, çocuklar var.

Aman siz bu riskli alanlara hiç girmeyin!

Hatta okuma, anlama zahmetine bile katlanmayın.

Kedi Eros duyarlılığınız hepimize yeter, değil mi?

Oysa “Bir hamamböceği öldürürsen kahraman, bir kelebeği öldürürsen şeytansın. Ahlakın estetik standartları vardır” diyor Nietzsche.

İyi ve Kötünün Ötesinde’de.

Eros’a gösterilen tepki ve diğer ölümler karşısındaki duyarsızlık…

Ahlakın hangi estetik standartına uygun düşer sizce?

Türkiye’de de utanma(ma)nın bir estetiği var maalesef.

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com