Aşk, ıslanmak ve Vartavar

Babaannem anlatmıştı ilk kez Vartavar’ı bana. Aslında anlattığı dedemle yaşadığı büyük aşklarından sadece bir kesitti ama içinde adetler vardı, tarih vardı, kaybedilenler vardı.

ALİN OZİNİAN 16 Temmuz 2023 GÖRÜŞ

Bana elini uzattı, ellerimiz birbirine değdi
Sıcaktı, inceydi, kıskanırım anlatmaya bu eli
Ben Ruhi Bey Nasılım, Edip Cansever

Vartavar yani İsa Mesih’in Başkalaşım Yortusu bu yıl 16 Temmuz’da kutlanacak.

Anadolu’da eskiden festivaller vardı; Van’da, Erzurum’da, Kars’ta, Sivas’ta, Maraş’ta, Dersim’de, Malatya’da, Muş’ta, Kayseri’de… Ve daha birçok şehirde… Ermenilerin en önemli 5 yortusundan biri olan Vartavar bayramı bir zamanlar bu toprakların şehirlerinde kutlanıyordu. Şimdi ne yazık ki yalnızca Ermenistan’da ve Diaspora’nın bazı noktalarında.
Ben çocukken artık Vartavar sokaklarda kutlanmıyor, sadece biliniyordu İstanbul’da. Ama bir zamanlar Ermenilerin yoğun yaşadığı semtlerde insanlar, özellikle çocuklar bugün birbirini ıslatırmış.

Babaannem anlatmıştı ilk kez Vartavar’ı bana. Aslında anlattığı dedemle yaşadığı büyük aşklarından sadece bir kesitti ama içinde adetler vardı, tarih vardı, kaybedilenler vardı.

Dedem askere gitmeden, Bezciyan Ermeni Ortaokulu’na başladığı ilk günden bu yana aşık olduğu kızı ailesinden resmen “ister”. Oysa kız yıllarca anlamamazlıktan gelir aşk-ı ilanları, oğlan direnir, gösterir sevgisini en olmadık şekillerde, bir “evet” cevabı alamaz yıllarca.

Askere gitmeden iş ciddiye biner, kolay mı üç yıl askerlik, 1940lar, kime öle kim kala, bir nişan yapılmalıdır ki sevdiği kızı döndüğünde bulabilsin.

Bahçecikli Ozinyan ailesi, İstanbullu Çulfayanlardan kız istemeye gelir. Bahçeçikli dediğime bakmayın, dedem 1915’den sonra Istanbul’a göç yolunda bir at arabasında doğar, İstanbul’da büyür. Bahçecik (Bardizag) İstanbul’a sadece 110 km uzaklıkta olsa da iki aile arasındaki kültür farkı büyüktür.

İstanbullu gelin fikri pek hoşa gitmez ama oğlan tutturur: Klemans’ı istiyorum ben!

Peki derler, isterler kızı. Çulfayanlar’ın da morali bozuktur, 3 erkek çocuktan sonra doğan biricik kızlarını istemeye gelenler kapıda ayakkabılarını çıkarmışlardır, bu “şoku” uzun süre üzerlerinden atamazlar.

Nişan yapılır, oğlan askere gider, kız sevdiğini bekler. Erkek tarafının kendini istemediğini ilk günden anlar, içine atar. Aile içinde “Bu İstanbul kızları hafif-meşrep olur!” sözlerini, yaptığı alafranga yemeklerin yenmemesi, kılık kıyafetine atılan tuhaf bakışları görmemezlikten gelir. Aşkı, gurunu yener ama sağlığı bozulur, verem olur.

Askerden izin için gelen dedem, kilo vermiş, bitkin sevgilisini yatalak görünce ne yapacağını şaşırır, doktor “İhtimam göster, moral bu hastalıkta çok mühimdir” demiştir. Savaş yıllarındaki tüm olanaksızlıklara rağmen ne lazımsa bulur, getirir. Klemans’ın yüzü gülsün diye elinden ne geliyorsa yapar. Toparlar babaannem biraz.

Nişanlısını o halde gördükten sonra askerden yazdığı mektupları sıklaştırır dedem ama yeni bir önlem alır. Postacının nişanlısının evine haftada bir gideceği fikri hoşuna gitmez, zarflara gerçek ismini yazmaktan vazgeçer, “Manso” koyar babaannemin kod adını, postacı ismini bilmemeli diye düşünür.

Teskeresini aldığı bir temmuz ayında elinde bir sepetle kendi çalar sevgilisinin Kumkapı’daki evlerinin kapısını. Kapıyı açan babaanneme içinde hareketli bir “şey” olan sepeti uzatarak “Sana kedi aldım” der. Korkudan sepeti atan genç kızın üzerine arkasına sakladığı bir bardak suyu da boca eder, “Vartaaavaaaaar” diye bağırır.Sepetin içindeki kedi değil, ıstakozdur, pişirip yerler ailece, Vartavar’ı kutlarlar.

Sürreal değil mi şimdi düşününce? Istakoz’un mahalle balıkçısından alındığı, sokaklarda çocukların Vartavar’ı kutladıkları bir yaz günü İstanbul’da…

Sadece adını ve biraz da anlamını bildiğim bu bayramın aslında dev bir festival, bir halk eğlencesi olduğunu 2000’li yılların başında Ermenistan’da sabah erken saatlerde, Yerevan sokaklarında kafamdan aşağı bir kova dolusu su döküldüğünde anladım. Vartavar, Ermenilerin en önemli 5 yortusundan en patırtılısı aslında.

Bu bayramın dinen İsa Mesih’in insanlığının içinde gizlenmiş tanrısallığın ortaya çıkmasını temsil ediyor. Bu yüzden bu yortunun resmi adı ‘Aylagerbutyun’ (biçim değiştirme) ya da ‘Baydzaragerbutyun” (tecelli) olarak anılıyor. Aslında bu bayramın iki dini anlamı var; biri İsa’da tanrılığın ortaya çıkması, diğeri İsa’da insanlığın ortaya çıkması. Lakin bayram, İsa’dan da Hristiyanlık’tan da daha eski.

Tufandan kendisini ve ailesini kurtaran Tanrı’ya şükranlarını sunmak üzere Nuh peygamberin kurban kesip güvercin uçurduğu günü simgeleyen bu yortuda Ermeniler yüzyıllarca yıldır yağmuru anımsamak için birbirinin üzerine su atarak ıslatmışlar, birbirlerini göl veya akarsulara itmişler. Vartavar günü, Ermeniler kadim şehirlerinde büyük şenlikler düzenlemiş.

Hristiyanlığın kabulünün ardından, dini liderlerin, halkın alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak, yortuları, pagan dönemin Ermeni bayramlarına ve kutlamalarına denk getirdiklerini biliyoruz. Dini olmayan bayramlara dini “anlamlar” yarattıklarını da.

Vartavar da bunlardan. Pagan dönemin en önemli günü olan Navasart (Yılbaşı) ve Paskalya gibi. Vartavar, Hıristiyanlığı Ermenilere resmi olarak kabul ettiren Aziz Krikor Lusavoriç’in (Aydınlatıcı) o tarihte Aziz Garabed’in mezarını daha doğrusu kemiklerinin, Kayseri’den Muş’a nakletmesi üzerine Surp Garabed yortusuyla, ve aynı zamanda İsa Mesih’in suret değiştirmesi ile de örtüştürülüp kutlanmaya başlamış.

Vartavar, Ermeni dilinin lehçe özellikleri ve bölgelere göre farklı isimler ile de anılıyor; Vartavar, Vartevor, Vardivor, Vartivor, Vertevur veya Vrtiver gibi söylenişlerini duymak mümkün.Ermeni tarihçi ve dil bilimci Ghevond Alişan’a göre bayram adını gül anlamına gelen “Vard”dan almaktadır ve Ermeni mitolojisindeki Astğik Tanrıçası ile ilişkilidir. Dil bilimci Grigor Ghapantsyan’a göre ise Vardavar, Hititçe ” vadar -su” ve ” ar-ıslatma” kelimelerinden oluşan kelimedir.

Anadolu’nun farklı yörelerinde bölgeler kendilerine has geleneklerle Vartavar’ı kutlardı. Bu kutlamalar seneler sonra sadece Vakıflı köyü, Hemşin ve Dersim’in bazı köşelerinde yaşatılabildi. Bu topraklarda var olmuş köklü bir kültürün izleri bugün tüm dünyaya dağılsa da Ermeniler otokton (yerli) olduğu Anadolu’dan silindiler. Gizlenmiş gelenekleri, cılız çabaları saymıyorum.

Bugün, insanlar Vartavar’da birbirlerini ıslatmayı ve bazı yerlerde güvercin uçurmayı sürdürüyor. Özellikle Ermenistan’da bugün gerçek bir karnavala dönüşüyor. Çocuklar erken saatlerde, sokaklarda, mahallelerinde “cephaneliklerini” kuruyor. Kovalarla su, su tabancaları, su doldurulmuş torbalar, hatta hortumlar…

Bugün sizi ıslattığı için hiçbir çocuğa hatta yetişkine kızamazsınız Ermenistan’da. Çünkü bugün bayram! Tanıdık, tanımadık herkes birbirinin üstüne kovalarca su boca edebilir. Erkek çocukları özellikle sevdikleri kızı ıslatırlar, kızlar da çığlık çığlığa bağırır ıslanınca. Bayram sonuçta, flörtleşmek için güzel bahane!