Araştırma: Konuştuğumuz dil düşünme şeklimizi etkiliyor

Birçok dilbilimciye göre farklı dilleri konuşan insanlar dünyayı farklı algılıyor. Sapir-Whorf hipotezi üzerinde çalışan uzmanlar, İngilizce ve bir Kızılderili dili olan Hopi üzerinden kıyaslama yaptı.

GÜLNUR HASESOĞLU 05 Mart 2023 YAŞAM

Anadilleri farklı olan insanların dünyaya karşı bakış açıları hep merak konusu oldu. Acaba konuştuğumuz dil düşünme şeklimizi etkiliyor mu? Dil, kültür ve düşünce birbirleriyle ilişkili mi? Dilbilimciler ise bu konu üzerinde birçok araştırma yaptı. Bunlardan bir tanesi ise 1940’larda ortaya çıkan Sapir-Whorf hipotezi. Dilbilimci Edward Sapir ve öğrencisi Benjamin Whorf’un dil, kültür ve düşünce ilişkilerini ele aldığı bu hipotez, farklı kültürdeki insanların dillerindeki farklılıklar nedeniyle farklı düşündüklerini iddia ediyor.

İki dilbilimci araştırmalarını İngilizce ve bir Kızılderili dili olan Hopi üzerinden yaptı. Hipotez bu iki dili konuşanların dünyayı birbirlerinden farklı gördüklerini söylüyor. Akamedik bir birlik olan Amerikan Dil Bilim Derneği bir makalesinde Sapir-Whorf hipotezini anlattı. İngilizce ve Hopi dilinin birçok farklılığı var. Bu farklılıklar sadece kelimelerle sınırlı da değil.

Araştırmacılar İngilizce konuşanların daha çok olayın zamanına odaklandığını, Hopi dilinde ise daha çok bilgi kaynağına baktığına inandılar. İngilizcede fiilin bir cümledeki şekli, geçmiş veya şimdiki bir olayı açıklayıp açıklamadığını belirtiyor, örneğin İngilizce ‘Mary walks’ veya ‘Mary walked’ gibi. Ancak Hopi dilinde fiillerin biçimleri konuşmacının bilgiyi nasıl öğrendiğini anlatıyor, ilk elden edilen bilgi ‘açım’ veya ‘gökyüzü mavidir’ gibi. İngilizce dilinde şimşek, dalga, alev, meteor gibi kelimeler isimken, Hopi dilinde fiil olarak kullanılıyor.

Zaman kavramı da İngilizce ve Hopi dillerinde farklı algılanıyor. Makale, araştırmacı Whorf’un iki dil arasındaki zaman kavramını anlatıyor. Whorf, İngilizce’de zamanın gün, dakika, saat gibi bir nesne grubu olarak ele alındığını söylüyor. Bu ise İngilizce’de zamanın kurtarılabilecek, boşa harcanabilecek veya kaybedilebilecek maddeler olduğunu düşünmemize neden oluyor. Hopi’de ise durum farklı. Hopi dilinde zaman hakkında bu terimlerle konuşulmuyor. Onlar için zaman sürekli bir döngü.

FARKLI DİLLER VE FARKLI BAKIŞ AÇILARI

Her dilin dünyaya karşı farklı bir bakış açısı olduğu yeni bir dil öğrenirken de anlaşılabiliyor. İspanyolca, Almanca veya Fransızca dillerinde kelimeler eril ve dişil olarak ayrılıyor. İngilizce’de cinsiyet belki de sadece “he” ve “she” zamirleri kullanılırken belirtiliyor. Ancak İspanyolca’da kitap kelimesi erilken, ay kelimesi dişil veya Almanca’da sandalye kelimesi erilken, gözlük kelimesi dişil. Bunlar dahi farklı dillerde konuşulurken farklı düşünülebildiğini gösteriyor.

Kültürün dile olan etkisine verilen bir örnek de “hemşire” kelimesi. Hemşirelik mesleği kültürel olarak erkeklerin olamayacağı bir meslek olarak öne sürüldüğü için erkeklere sadece hemşire yerine erkek hemşire deniyor. Türkçe’de son zamanlarda hemşir kelimesi de kullanıldı. Ancak Türkçe’de böyle bir kelime bulunmuyor. İngilizce’de de aynı durum söz konusu. Erkek birine sadece “nurse” değil “male nurse” deniyor. Bu da kültürün dile olan etkisini basitçe ifade ediyor.

Dünyada şu anda birçok işveren işe alımlarda çok dilli olanı tercih ediyor. Çünkü dil bilmek sadece iletişimi değil, insanın dünyaya karşı olan bakış açılarını da güçlendiriyor. İnsanlar farklı diller öğrendiklerinde farklı kültür ve yaşam tarzları hakkında da fikir sahibi oluyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com