Onların ahı yakacak sizi: Hapiste kansere yakalanan Betül’ün ardından…

'Doktorlar yapılacak bir şey kalmadı artık, diyor. Benim çok büyük bir Rabbim var deyip O'na bırakıyorum her şeyi. Yoksa dayanılacak gibi değil." demişti. Coğrafya öğretmeni Betül Aygün dün Nürnberg'te hayatını kaybetti. Betüllerin ahı yakacak sizi...

SEVİNÇ ÖZARSLAN 23 Şubat 2024 GÖRÜŞ

Betül Aygün 24-25 yaşlarında, Ödemiş M Tipi Cezaevi, 2017.

En son geçen hafta konuştuk Betül’le. “Kemoterapi alıyorum ama doktorlar yapılacak bir şey kalmadı artık, diyor. Benim çok büyük bir Rabbim var deyip O’na bırakıyorum her şeyi. Yoksa dayanılacak gibi değil.” demişti.

Sonra biraz tedavi sürecinden bahsetti: “Çok farklı yerlerden çok farklı alternatif tıp önerileri geldi. Çok pahalı Sevinç. Seans başına 600-700 euro isteyen vardı.”

Telefonu kapatmadan önce son cümle olarak da “Seni ziyaret etmeyi çok istiyorum. Eşimle birlikte size bir kahve ısmarlayıp tekrar teşekkür etmeyi.” dedi. Dilimin ucuna gelmesine rağmen “Veda eder gibi konuşma Betül” diyemedim. Onun da benim de bir kez daha yüz yüze görüşmek için umudumuz vardı. Çok güçlü bir kadındı Betül. İkinci kez bu hastalığı yeneceğine inanıyordum ama olmadı.

Türkiye’de maruz kaldığı hukuksuzluklardan ve cezaevindeki hak ihlallerinden canını zor kurtarıp Kasım 2020’de Almanya’ya iltica etmek zorunda kalan coğrafya öğretmeni Betül Aygün (32), 4 yıldır yaşadığı Nürnberg’te dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Cenazesi bugün öğle namazından sonra kılınıp ailesinin yanına gönderilecek.

“BEN ALMANYA’YA GELDİM”

Betül’ün “Ben Almanya’ya geldim” diye bana mesaj gönderdiği o günü hiç unutamıyorum. Hemen aramıştım, uzun uzun konuşmuş, nasıl geldiğini sormuş ve hemen buluşmaya karar vermiştik. Bir kişinin daha hukuksuzluktan kurtulmuş olması büyük bir sevinçti benim için.

Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından TBMM’de gündeme getirilen ve oluşan kamuoyu baskısı nedeniyle 2 Şubat 2020’de tahliye edilmiş, Türkiye’yi Yunanistan üzerinden terk edip eşiyle birlikte Almanya’ya başarmıştı.

Yeni bir hayatının olduğuna inanamıyordu. Nürnberg’teki mülteci kampında kalırken ilk karşılaştığımızda çok mutluydu. Hastalığı büyük ölçüde atlatmıştı. Hayat enerjisine, yaşadıklarını soğukkanlılıkla anlatmasına hayran kalmıştım. Bir an önce evini kurup çocuklarının olmasını istiyordu. Çünkü gözaltına alındığında daha iki aylık evliydi. Ancak geçen yıl mayıs ayında hastalığı yeniden nüksetti, tümör bu sefer ciğerlerinde ortaya çıktı.

YOĞUN BAKIMDAN SEDYEYLE ÇIKARILIP KOĞUŞA GÖTÜRÜLDÜ

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Coğrafya öğretmenliği mezunuydu Betül Aygün, Abdurrahman Aygün ile 30 Temmuz 2016’da Afyonkarahisar’da evlendi. İki ay sonra 12 Ekim 2016’da gözaltına alındı ve tahliye olduğu tarihe kadar o kadar çok hak ihlaline maruz kaldı ki…

Hapiste kansere yakalanması, hem safra kesesi, hem meme kanseri olmak üzere iki ameliyat geçirmesi, sedyeyle yoğun bakımdan çıkarılıp koğuşa götürülmesi, ameliyatlı olmasına rağmen defalarca çıplak aramadan geçirilmesi, lağım pisliğinin taştığı bir ortamda farelerle yaşamak zorunda kalması, koğuşun avlusunda ip gibi yağan yağmurun altında sırılsıklam olana kadar bekletilip itirafçılığa zorlanması…

2 Aralık 2020 tarihinde Nürnberg’te sabahtan akşama kadar çekim yapıp bunları konuşmuştuk Betül’le. Kah İnsan Hakları Bildirgesi’nin 27 maddesinin beyaz sütunlara yazıldığı insan hakları sokağına gittik, kah Hitler’in insanlığa yaptığı zulmün izlerini takip ettik. (Bold Medya için yaptığım röportajı merak edenler buradan izleyebilir.)

TEDAVİSİ GECİKTİRİLDİ

Betül Aygün, 3 yıl 4 ay kaldığı Ödemiş M Tipi Cezaevinde önce safra kesesi ameliyatı geçirdi. Test yapılmadan içilmemesi gereken ilaçları ‘ağrısı geçsin’ diye içirdiler. Safra kesesi ameliyatından sonra cezaevine gönderildiğinde ilaçları verilmedi. Gardiyana “İlaçlarımı verin” diye yalvarmak zorunda kaldı.

Sonra kansere yakalandı. Kanser teşhisi konulması ve tedavi sürecinin başlaması tam 6 ay sürdü. Ölümcül bir hastalıkta bir gün bile çok önemliyken haftalarca biyopsi sonucunu bekledi. Ameliyata girerken de yoğun bakıma alındığında da başında hep asker vardı. “Mahrem olan her şeyinizi asker görüyorlar.” demişti.

Hastane koğuşu diye demir parmaklıklı, kepenkleri olan bir odaya kapatıldı. Doktor ‘cezaevinde ölürsün’ demesine, hatta ‘cezaevinde kalamaz’ raporu vermesine rağmen tahliye edilmedi. Kemoterapi sürecinde mamayla beslenecek hale geldi, yine tahliye edilmedi.

Tahliye olduktan sonra kemoterapi alırken.

Betül’ün cezaevinde defalarca hastalanmasının, acile kaldırılmasının nedeni hapiste maruz kaldığı insanlık dışı şartlardı. Her sabah nemden yeşillenen bir tavana gözlerini açtı. Gündüz o tavanı siliyordu, sabah tekrar aynı… Yağmurdan sonra taşan kanalizasyonu koğuş arkadaşlarıyla birlikte temizlemek zorunda kaldılar. Temizlemekle de sorun bitmiyordu. Kanalizasyon nedeniyle koğuşları fare basıyordu. Kullandıkları giysi dolapları dahil her yerden üzerlerine fare sıçrıyordu.

Kitap yok, el işi yasak. Yazmaların kenarındaki oyaları söküp tekrar işledikleri için cezaevine yazma almayı dahi yasakladılar. Çanakkale E Tipi, Ödemiş M Tipi ve İzmir Şakran cezaevlerinde toplam 40 ay kalan Betül, Türkiye’deki binlerce kadın gibi defalarca çıplak aramadan da geçirildi. Kanser ameliyattan çıktığında bile bunu yaptılar.

DELİL: EVLİLİK İLMİHALİ

Peki neden? Suçu neydi Betül’ün? 7 yıl 6 ay hapis cezası alacak kadar ne yapmış olabilirdi?

12 Ekim 2016’da gözaltı için evine geldiklerine delil diye ne götürdüler biliyor musunuz? Evlilik ilmihali. Evet, şaka değil. Yayınevi yasaklı olduğu için evlilik ilmihali Betül’ün dosyasına delil diye girdi. Üniversite okurken öğrenci evinde kalmakla suçlandı. ByLock kullanıp kullanmadığı sorgulandı. Bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Kanunsuz suç olmaz” dediği ne varsa; Bank Asya’ya para yatırmak, derneğe üye olmak gibi nedenler yüzünden hapse atıldı.

“HEM DARBE, HEM DÜĞÜN YAPMIŞSINIZ”

İfadesi alınırken yöneltilen ithamlar ise ibretlikti. 15 Temmuz’dan 15 gün sonra evlenen Betül’ün o anın şokunu anlatırken kullandığı cümleleri tarihe not olması için buraya bir kez daha düşüyorum: “Tutuklandığımda ‘Ne cesaretle darbeden sonra düğün yaptın? Hem darbeyi yapıp hem düğün yapmışsın’ dediler. Benim darbeyle ne alakam var? İfademi alırken de beni öyle suçladılar. Korkmadınız mı evlenirken dediler.”

15 Temmuz bahane edilerek Betül ve onun gibi birçok masum insanın hayatlarıyla oynadılar ve şimdi de hiçbir şey olmamış gibi, sanki insan hayatı çok basit bir şeymiş gibi “AKP darbe yapılacağını 4 ay önceden biliyordu” itirafları ortalığa saçılmaya başladı.

8 yılda Abdülhamit Gül, Bekir Bozdağ ve Yılmaz Tunç Adalet Bakanı olarak o koltuğa oturdular. Sadece onlara değil, tüm yetkililere, çıplak aramaya uğrayan kadınları onursuzlukla suçlayan Özlem Zengin gibi AKP milletvekillerine, AKP’li kadın yazarlara, gazetecilere defalarca bu hukuksuzlukların durdurulması için herkes çağrıda bulundu. Zerre kadar umurlarında olmadı. Üç günlük dünyada hayatları boyunca masumların veballerini boyunlarında taşıyacaklar. Betül’ün ahını almaya değer miydi?

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com