Fincancı yargılanıyor: ‘Önlüğümüzün beyazını savunduğumuz için hedefteyiz’

Hakkında açılan avanın üçüncü duruşmasına savunma yapan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, "Önlüğümüzün beyazını savunduğumuz için hedefteyiz" dedi.

KRONOS 11 Ocak 2023 GÜNDEM

Hakkında 7 yıla kadar hapis cezası istenen Adli Tıp Uzmanı, insan hakları savunucusu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yargılandığı davanın üçüncü duruşması İstanbul Adalet Sarayı 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Karar çıkması beklenen duruşma katılma talebinde bulunan avukatların isimlerinin tutanağa geçirilmesiyle başladı.

Mahkeme Başkanı, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) avukatının davaya katılma talebi olduğunu tekrarladı. Mahkeme, daha önce belirtilen gerekçelerle katılma talebini reddetti.

AVUKATTAN SAVCIYA TEPKİ: TELEFONLA OYNUYORSUNZU 

Bianet’in aktardığına göre; İzmir Baro eski Başkanı avukat Özkan Yücel ise mahkemenin üç avukat sınırlanmasına ilişkin hükmü genişlettiğini ve kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini söyledi ve ekledi:

“Çağlayan Adliyesinin önü teslim alınmış durumda, neden Şebnem Korur Fincancı yargılanıyor diye… Bu korku niye? Beş ayrı giriş koridoru var ancak tek yere mahkum ediliyor insanlar. Duruşma salonunun koridoru duruşmaya girmek isteyen insanlarla dolu, Çağlayan Adliyesi’nde bundan büyük duruşma salonu yok mu? Bu durumun sebebi sizsiniz.”

Ardından telefonu ile oynayan savcıya seslenen Özkan, “Beni hiç dinlemiyorsunuz? Telefonunuzla oynuyorsunuz az sonra bir talepte bulunacaksınız fakat dinlemiyorsunuz.” dedi.

FİNCANCI: KORKU İKLİMİ YARATILMAK İSTENİYOR

Yücel’in ardından Şebnem Korur Fincancı beyanda bulundu. Prof. Dr. Nilgün Toker’den alıntı yapan Fincancı şunları söyledi:

“‘Yurttaşlık kolektif bir var oluş halidir’ diyor Nilgün Toker, bu dayanışma yurttaş olduğumuzu gösteriyor. Meslek örgütüm de tam da bu kolektif var oluşu sağlayan bir örgüt.

Geçtiğimiz duruşmada da söylemiştim bu davanın tabi ki bana dönük bir yanı var, adliye önündeki durum da bunu gösteriyor. Fakat aynı zamanda korku iklimi yaratılmak isteniyor. Ben kimyasal silah dedikten sonra, kimsenin kimyasal silahı ağzına almaması da bu korku iklimi bir sonucu fakat korkunun ecele faydası yok.

‘BEYAZ BİZİM REFORM ONLARIN OLSUN’ 

Ben tüm canlıların hakkını savunuyorum. İkizdere’deki kırmızı pullu alabalığın alabalığın hakkını savunmak için de bu ülkedeyim.

Biz üniversitelerin bağımsızlığı savunduğumuz için, kayyım rektörlere karşı çıktığımız için, Boğaziçi Üniversitesi’nde her gün direnen arkadaşlarımızın yanında olduğumuz için hedefteyiz. Sağlık hakkını savunduğumuz için hedefteyiz. Önlüğümüzün beyazını savunduğumuz için hedefteyiz. Şimdilerde beyaz reform yapıyorlar. Beyaz bizim reform onların olsun.

‘BİZE DÜŞMANLAŞTIRDIKLARI KİTLELER DE BİZE GÜVENİYOR’ 

Bu ülkede düşman ceza hukuku işletiliyor, TTB bu ülkede sadece en çok güvenilen kurum değil aynı zamanda en az güvenilen kurumların da sonunda geliyor. Yani bizlere düşmanlaştırdıkları o kitlelerde bize güveniyor.”

‘ASKERİ OPERASYONLARDA NELER OLDUĞUNU, SAVCILAR NEDEN MERAK ETMİYOR?’ 

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da savunma yaptı. Türkdoğan, Fincancı’ya yöneltilen “örgüt propagandası” suçlaması yönünden Anayasa’ya aykırılık talebinde bulunduklarını söyledi. Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini hatırlatan Türkdoğan, Fincancı hakkındaki suçlamaların, tutukluluk kararının ve üst dereceden ceza talebinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını belirtti. Avrupa Konseyi, AİHM ve AYM kararlarından örnekler veren Türkdoğan, 2019’da TMK 7/2’ye yapılan “düşünceyi açıklamak suç oluşturmaz” eklemesine değindi ve “Bu niye uygulanmıyor da Şebnem Korur Fincancı burada yargılanıyor?” diye sordu.

Türkdoğan, şöyle devam etti:

“Türkiye sınırları dışında askeri operasyonlarda ne oluyor, cumhuriyet savcıları neden merak etmiyor? İnsan hakları savunucuları bir iddiayı dile getirir, savcıların görevi bunları sorgulamaktır. Siz bir insan hakları savunucusunu beyanları nedeniyle sanık kürsüsüne oturtamazsınız, bütün bunlar önümüzdeki yıllarda Türkiye’yi çok zor durumda bırakacak.”

NE OLMUŞTU?

Medya Haber’e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirterek, “Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” demişti.

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor” dedi.

Fincancı bu açıklamalarının ardından iktidara yakın medya kuruluşlarınca hedef gösterildi. Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar da kimyasal silah iddialarını yalanlayan açıklamalar yaptı.

Ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında “Terör Örgütü Propagandası Yapmak”, “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamalarından soruşturma başlattı.

Fincancı’nın soruşturma kapsamında ifade vermesi bekleniyordu. Fakat 26 Ekim’de polisin evine yaptığı baskınla gözaltına alındı ve Ankara’ya götürüldü. Şebnem Korur-Fincancı, 27 Ekim’de “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı.

Savcı, hazırladığı iddianamede, Korur- Fincancı’nın “basın yoluyla örgüt propagandası /Terörle Mücadele Kanunu 7/2) yaptığı iddiasıyla üst sınırdan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep etti.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram