Herkül Millas yazdı: Kriz, kimlik, terör ve önyargılarımız

Hamas’ın sivillere saldırılarını hoş görmeyenlerin, tasvip etmeyenlerin, İsrail’in Filistinlilere karşı saldırılarını yerme hakları doğar. Ama ilk yapılanların karşısında susmuşlarsa...Ben kendi hesabıma şu an susmayı kendime yediremedim.

HERKÜL MİLLAS 25 Ekim 2023 GÖRÜŞ

Bir kriz anında, iç dünyamız, bilinçaltında olan ve varlığından haberdar bile olmadığımız duygularımız ortaya çıkabilir. Gaza Şeridi’nde ve İsrail topraklarında yaşanan dram bu tür bir krizdir. Olaylar yalnız coğrafi bir bölge ve halkıyla ilgili değildir; gelişmelerin aynı zamanda her birimizin düşüncesi, algısı ve özellikle duygularıyla ilişkili bir yanı vardır. İsteyen aynaya bakıp kendini yeniden tanımlayabilir: isteyen ve buna cesaret edebilen demek istiyorum.

İsrail’in bombaları çocuk, kadın, yaşlı, asker sivil ayırımı yapmadan ölüm saçıyor. Binlerce insan dünyanın pek çok bölgesinde bu insanlık suçunu protesto ediyor. Öte yanda birileri İsrail’in “savunma hakkından” söz ediyor.

Ama Hamas tıpatıp aynı şeyi yaparken, yani çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapmadan, binlerce füzeyi İsrail evlerinin üzerine atarken, İsrail topraklarına aniden girerek, dans eden gençleri tararken, köylerde aileleri, çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapmadan yok ederken aynı protestocuları göremiyoruz. Seslerini duymadık. Hatta beş-on yaşlarındaki çocuklar, büyükanneler rehin alınırken – bunlara “esir” dendiğini dehşetle duydum – değil protesto etmek, çeşitli ülkelerde milyonlarca insanın sokaklara dökülüp sevinçlerini dile getirdiklerini televizyonlarımızda izledik. Bu toplu, vahşeti alkışlayan şenlik gösterileri bu gelişmelerin en moral bozucu yanıdır.

Ne oluyor? Sivillerin öldürülmesi kötü bir şey mi, yoksa kötü olan “bizim” sivillerin öldürülmesi midir? “Biz-ötekiler” diye bir karanlık çukur var. İçinde düşenler, etraflarına bakarlar ama farklı şeyler görürler. Bunun bir açıklaması bilincimizin dışında bizi yönlendiren kimliklerdir.

Hamas’ın sivillere saldırılarını hoş görmeyenlerin, tasvip etmeyenlerin, bunları protesto edenlerin, İsrail’in Filistinlilere karşı saldırılarını yerme hakları doğar. Ama ilk yapılanların karşısında susmuşlarsa, hele bayram etmişlerse, sıra “bize” gelince konuşmaları kimliklerden doğan karanlık çukurun kör dünyasında yaşadıklarını gösterir.  

Kimileri de, bu toplumsal kimlik isterisi günlerinde, konuşmaya cesaret edemeyip susmuşlardır. Anlıyorum bunu. Ama “eşit mesafede” kalmanın riskini de alamayıp arada, taraf olarak “bizden” yana mesajlar da veriyorlar. Malum, “mahalle baskısı”;  ama bu kez “milli baskı”. Ben kendi hesabıma şu an susmayı kendime yediremedim. Çocukları bile rehine alan anlayışı, sivillerin öldürülmesini yerdiğimi söylüyorum. “Haklı dava” açıklaması, gerekçesi ve bahanesi terörü meşru kılmaz. Dünyamızda şu an pek çok “haklı dava” iddiası var. Bir hak böyle “yöntemlerle” savunulduğunda zaten artık “haklılık ” söz konusu olmaz.

Bu çelişkiler yumağı bir fırsattır. Çelişkilerin çözümlenmesi olan bitene bir anlam verebilir. Bu tür “büyük” çatışmalara farklı nitelemeler verilmiştir: medeniyetler çatışması, Doğu-Batı kavgası, din gerilimler ve savaşları, sağ-sol ideolojik kavgalar gibi. Bunların ortak paydası, “genel ötekileştirmelerin” olmalarıdır.  Ve bunun arkasında da önyargıların oluşturduğu “biz-onlar”.

Önyargı, farkında olmadığımız duygularımızdır. Önyargımızı bilgi ve doğru değerlendirme diye yaşarız. Çelişkilerimiz ise, önyargılarımızın işaretidir. Nasıl ki, kan tahlilinde görülen bir yüksek sayının kanserin belirtisi olabileceği gibi. Bugün yaşanan çelişkiler, milli, dini, ideolojik önyargıların işaretidir. Görebilen için tabii.

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com