Tutuklu gazeteciler: ‘Gazetecilik suç değildir’ demek suç mu?

KRONOS 29 Mart 2017 GÜNDEM

Çoğu gazeteci olan 25’i tutuklu 29 kişinin yargılandığı davada ikinci gün savunmalar devam etti. Gazeteciler iddianamede kendilerine yöneltilen suçlara karşı kendilerini savundular: ‘Gazetecilik suç değildir’ demenin suç olduğu nerede yazıyor?

15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından girişilen operasyonlarda “Gülen Cemaati ile bağlantılı olmak” ve “terör” suçlamalarıyla gözaltına alınan ve önemli bir bölümü 8 aydır tutuklu olan 25 gazeteci ile 4 tutuksuz sanığın yargılandığı davanın ikinci günü de geride kaldı.

29 GAZETECİNİN DAVASI SADECE ÜÇ GAZETENİN BİRİNCİ SAYFASINDA

Bugünkü duruşma öncesi belki ilk dikkat çeken nokta “basın”ın konuya ilgisiydi. 25’i tutuklu 29 kişinin yargılandığı, birçok gazete ve medya kuruluşunda çalışmış, yazı yazmış insanların davasına sadece 3 gazete yer vermişti nitekim. Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün gazeteleri dışında, söz konusu davaya birinci sayfasından yer veren gazete yoktu.

Günün dikkat çekici bir başka yanı, sanıklarla yakınları arasında daha kolay iletişim ve ‘selamlaşma’ olanağı olmasıydı. Neredeyse tüm sanıklar gözleri arkadaki seyircilerin üzerinde gezinerek yakınlarını ararken, izleyici sıralarından bulundukları yerleri göstermek isteyenlerin hem fısıltıya hem çığlığa benzeyen o özel seslenişleri duyuluyor.

UZUN SAKALLAR VE HAPİSHANE SIKINTILARI

Sanıkların neredeyse tümünün moralli ve güleryüzlü olduğu görülüyor. Murat Aksoy’un gözü sürekli arkada; eşini, kızını, sevdiklerini, arkadaşlarını görmeye doyamıyor. Ünal Tanık gülümseyerek, tanıdığı tanımadığı herkese selam veriyor. Bazı sanıkların uzun sakalları “hapishane sıkıntıları”nı çağrıştırsa da daha çok dikkat çeken gülen yüzleri oluyor.

Pazartesi günkü ilk duruşmada 8 kişi savunmasını yapmıştı. Salı günkü ikinci gün de savunmalar devam ediyor. İlk savunmayı Emre Soncan yapıyor. Cezaevinde hazırlanmış kişisel savunmalarda bir lirizm, dünya düşünce tarihinin başlıca parlak yıldızlarının yardıma çağrıldığı bir “dert anlatma” gayreti var.

EMRE SONCAN: GAZETECİYİM, TERÖRİST DEĞİL

Emre Soncan da mahkeme heyetine “Siz hiç ölmek istediniz mi” diye sorarak başladığı savunmasında Dante’nin İlahi Komedya’sından, Sokrates’ten, Camus ve Sisyphos söylencesinden örnekler veriyor. “Gazeteciyim, terörist değil.” diye tekrar ediyor defalarca… Hukukçu olmadığı halde, bireysel savunmasıyla bir hayli yıpratıyor iddianameyi.

EMRE SONCAN

Zaman gazetesinde çalıştığı ve maaşlar o bankaya yattığı için bir Bank Asya hesabı var Soncan’ın; bu, iddianameye “terör şüphesi” olarak girmiş. Tane tane anlatıyor. Twitter mesajları, banka hesabı ve çalıştığı kurumlardan yola çıkarak “terörle” suçlanan bir gazeteci, bir saat boyunca tüm faaliyetinin “gazetecilik” olduğunu anlatıyor.

Kaçma şüphesiyle tutuklu kaldığını hatırlatıyor ve gözaltı kararını duyduktan sonra Bursa’da kendiliğinden karakola gittiğini, “Hakkında arama kararı yok.” diyen polisleri bizzat kendisinin “arandığına” ikna ettiğini anlatıyor. “Bu nasıl kaçma şüphesi?” diye soruyor. “Pişmanlık.” diye soruyor hakim; “Gazetecilik adına hiçbir pişmanlığım yok…” diyor Emre Soncan… “FETÖ” diyor hakim, “Gülen cemaatinin terör örgütü olduğunu düşünmüyorum.” diye yanıtlıyor.

CUMA ULUS: VEREMEYECEK HESABIM YOK

CUMA ULUS

Sonra Cuma Ulus’un savunmasına geçiliyor. Daha doğrusu geçilemiyor. Tecrübeli avukat Ömer Kavili ile mahkeme heyetinin usul tartışmasına dönüşüyor duruşma. Zaman zaman tansiyon yükseliyor; zaman zaman espriler ve gülüşmeler yumuşatıyor ortamı… Ve uzun müzakerelerden sonra Cuma Ulus savunmasını yapıyor. Attığı “Gazetecilik suç değildir” tweetinin iddianameye suç delili olarak girmesini vurguluyor. “Bir gazeteci olarak veremeyeceğim hesabım yok. Kaçma niyetim yok.” diyor, tutukluluğuna itiraz ediyor, beraatını istiyor Ulus…

GÖKÇE FIRAT: BU İDDİANAMEYİ NASIL KABUL ETTİNİZ?

GÖKÇE FIRAT ÇULHAOĞLU

Sonra bambaşka bir dünyadan Türk Solu dergisinden Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun savunmasına geçiliyor. “İddianame bana haber olarak gelse 5N1K standartlarına uymuyor diye reddederdim. Siz nasıl kabul ettiniz bilmiyorum!” diyor Çulhaoğlu… Aynı örgütte bulunmakla suçlandığı insanların hepsini ilk kez cezaevinde gördüğünü söylüyor.

Davut Aydın, Habip Güler, Halil İbrahim Balta… Savunmalar devam ediyor. Benzer suçlamalara karşı benzer itiraz ve isyanlar… Güneş yavaşça devriliyor dışarıda akşama. Duygu yoğunluğu ve yorgunluk… Sanıklar, avukatlar, izleyiciler, mahkeme heyeti… Zor bir gün geçiyor, ama bitmek bilmiyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram