Çiğdem Mater, cezaevini anlattı: En çok sıradan, normal bir günümü özledim

Gezi davasında verilen 18 yıl hapis cezası onanan Çiğdem Mater, cezaevinde en çok "normal"i özlediğini söyledi: "Normalimi özledim. Sıradan, normalde bir günümü. Sevgilimin, annemin, babamın ve şahane arkadaşlarımın olduğu, sıradan, normal bir günümü özledim."

KRONOS 04 Aralık 2023 GÜNDEM

Gezi davasında Yargıtay’ın 18 yıl hapse mahkum ettiği isimlerden biri olan Çiğdem Mater, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde neler yaşadıklarını, günlük rutinini ve dışarıda en çok neleri özlediğini anlattı.

T24’ten Murat Sabuncu’ya konuşan Mater, “En çok neyi özlediniz?” sorusuna, “En çok neyi özledim, bilmiyorum. Sürekli değişiyor bunun yanıtı. Ama en genel cevap sanırım şu: Normalimi özledim. Sıradan, normalde bir günümü. Sevgilimin, annemin, babamın ve şahane arkadaşlarımın olduğu, sıradan, normal bir günümü özledim” yanıtını verdi.

‘VASATIN EGEMENLİĞİNE KIZGINIM’

Kızgın ya da kırgın olduğu kimse olmadığını ancak “durum” olduğunu belirten Mater, “Vasatın egemenliğine kızgınım. İnsanlarla ilgili duygularım minnettarlık ve mahcubiyet. O kadar çok insanın gündelik hayatını etkiledi ki bu saçmalık ve tuhaflık. Annem, babam, sevgilim, arkadaşlarım, benimle birlikte hiçbirimizin hakketmediği saçma sapan bir sarmala girdiler, hem çok mahcubum hem de minnettarım” ifadelerini kullandı.

‘İNSAN GİRDİĞİ KABIN ŞEKLİNİ ALIYOR’

Çiğdem Mater, cezaevinde günlük yaşamı ise şöyle anlattı: “İnsan, girdiği kabın şeklini alıyor. Okuduklarımdan ve dinlediklerimden anladığım, kanıtlayamam ama eminim, kadınların cezaevinde ‘idare etme’ kapasiteleri erkeklerden daha yüksek, daha iyi. O yüzden, bence, gayet iyi idare ediyoruz. Benim gündelik yaşamımın belkemiği okumak ve yazmak. Rutini oturttuğunuz anda, günler geçiyor, bazen ‘yapılacaklar listesi’ne gün yetmiyor. Hükümle birlikte, avukat ve vekil görüşleri artık mesai saatleriyle sınırlı ve sadece vekaletli avukatlarımızı görebiliyoruz. Ayrıca ‘dava süreci bittiği için’ haftalık bilgisayar kullanım hakkımız da artık yok, oysa süreç henüz bitmedi, daha AİHM var. Mesai saatleriyle kısıtlı yeni düzene alışmak vakit aldı ama alıştım, insan her şeye alışıyor!”

‘KEŞKE BİZİ HUKUKÇULAR YARGILAMASAYDI’

Gezi davasını düşündükçe “Keşke bizi hukukçular yargılamasaydı” hissine kapıldığını söyleyen Mater, şunları kaydetti: “Çekilmeyen film, gidilmeyen toplantı, Gezi davası baştan ayağa yargılanan herkes için benzer suçlamalarla dolu. Pek nahif değilimdir ama bu tuhaf ve saçma sürecin her aşamasında, ‘Bir noktada durum anlaşılacak’ diye düşündüm hep, büyük yanıldım. Memleketin yargı tarihi, 100 yıldır hep çok kötü sınav verdi. İlk değiliz, umarım son oluruz diyeceğim ama o da nahif olacak, farkındayım. İnsan, hapse girince, mecburen hukuk üzerine daha çok okuyor, birbirine yakın zamanlarda İstiklal Mahkemeleri’ni ve cumhuriyetin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu’nun anılarını okudum. İstiklal Mahkemeleri’nde malûm, mahkeme heyetleri hukukçu değil, mebus. Süreyya Ağaoğlu kardeşi Samet Ağaoğlu’nun da sanıklar arasında olduğu Yassıada yargılamalarını anlatırken, İstiklal Mahkemeleri’ne atıfla, ‘Keşke hukukçular yargılamasaydı’ diyor, haklı. Bende de aynı his oluyor Gezi davasını düşündükçe. Tabii şöyle bir fark var, hem İstiklal Mahkemeleri hem de Yassıada yargılamaları ‘olağanüstü’ dönemlerdi, oysa şimdi?”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram