ÇHD davasında savunma yapan Kozağaçlı: Beni görünce önündeki evrakı bırakıp kaçanlar var

ÇHD davasının karar duruşmasında savunma yapan avukat Selçuk Kozağaçlı, 15 kez "kaçma şüphesi var" denilerek serbest bırakılmadığını hatırlatarak "Ben kaçmıyorum. Ancak beni görünce önündeki evrakı bırakıp kaçanlar var" ifadesini kullandı.

KRONOS 07 Kasım 2022 GÜNDEM

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 22 avukatın “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı dava bugün Silivri Hapishane Kampüsü duruşma salonunda görülmeye başlandı. Davada ÇHD Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, Avukat Barkın Timtik ve Avukat Oya Aslan tutuklu yargılanıyor.

Avukatların Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığı, savcı Adem Özcan tarafından hazırlanan 624 sayfalık iddianame 19 Temmuz 2013’te kabul edildi. İddianamede 22 avukat sanık olarak yer alırken, 9 avukat ise yaklaşık bir yıl kadar tutuklu kaldı.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan ikinci davada mahkeme, 20 Mart 2019’da karar verdi ve 18 avukata toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis cezasına hükmetti.

AVUAKATLARIN HEPSİ SALONA GİREMEDİ 

Çağdaş Hukukçular Derneği’nin Twitter hesabından yapılan bilgilendirmede, duruşmayı takip etmek isteyen avukatlara “salonda yer olmadığı” söylendi. Bunun üzerine başlayan tartışmaların ardından salona ek sandalyeler getirildi. Avukatlar duruşma salonuna giriş yaptı. Duruşma, avukatların tamamının giriş yapamamasına rağmen başladı.

Duruşmanın başında söz alan ÇHD Başkanı Kozağaçlı, “Dünya üzerinde hiçbir ceza davası bu kadar güvende değildir. Bu kadar kalabalık bir avukat heyeti tarafından güven altına alınmamıştır” dedi.

Selçuk Kozağaçlı sözlerine şöyle devam etti:

‘SON 15 GÜNÜMÜZÜ AMASRA MADEN FACİASININE VRAKLARINI İNCELEYEREK GEÇİRDİK’ 

“Bendeki listeye göre 20’den fazla avukat örgütünü temsilen 60’ın üzerinde yurtdışından temsilci buradalar. Onlara teşekkür ediyoruz. Mesleğimizin temsilcileri, baro başkanlarımız, avukatlarımız buradalar. Burada bulunan tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. 20 ülkeden 60 yabancı avukat gelince uluslararası bir komplo altında hissedebilirsiniz. Hayır sayın Başkan, biz buna enternasyonal dayanışma diyoruz.

Tahir Elçi dosya başladığından beri hep aramızdaydı. O da katledildi. Kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı anıyorum.
Bu dosyaya katılan ve katledilen avukat meslektaşlarımı anıyorum. Hepsi bu dosyanın avukatıydılar. İyi ki varlar, iyi ki bu işi yapıyoruz.

Dün ancak meslektaşlarımızla bir araya gelebildik. Biz son 15 günümüzü Amasra Maden Katliamı’nın evraklarını inceleyerek geçirdik. Bu dosyanın müdafileri Amasra’da mücadele ediyorlar. Onlarla gurur duyuyorum.”

’10 YILDIR BİRİKTİRDİKLERİMİ MAHKEME HEYETİNE ANLATMADAN VAZGEÇMEYİZ’

“Gelip bana dediler ki ‘ATK raporunu inceledik, bizce savunma yapmamalısın. Ortaya çıkan mesele, değil savunma yapmaya, bir yargılama yapmaya imkan vermiyor. Dosya çöktü tamamen. Dosyanın bu şekilde çökmesine benim rızam yok. 10 yıldır biriktirdiklerimi mahkeme heyetine anlatmadan vazgeçemeyiz. 2013’te şöyle söylemişiz: ‘Burada bulunmamızın, ölü veya sağ, yoksullarla ilgisi var. Biz avukatız: Kendimiz için asaleten ve konuşamayanlar için vekâleten konuşacağız’

2014’te sadece duruşmadaki beyanlarımızdan kitap bastırmıştık. Bu işlere çalışırken fark ettim ki, beyanlarımızın olduğu kitap Gaziantep 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından toplatma ve el koyma kararı verilmiş. Dosyasındaki sorgular yasaklanmış ve toplatılmış bir dava. Bu toplatma kararında, her şeyi toplatma kararı vermişler. Her şeyi toplatamazlar, sizin sorgunuz hala yerinde duruyor. Derneklerimizin, bürolarımızın ve evlerimizin basılmasından itibaren 2 ay eksikle 10 yıl geçmiş.

18 Ocak 2013 tarihinde Beyrut’tan yaptığım basın açıklamasında önce neden böyle bir saldırının hedefi olduğumuzu anlatıp; yaptığımız işleri, yürüttüğümüz davaları sıralayan bir liste sunduktan sonra şöyle söylemişim: ‘Bizi tutuklamak mı istiyorsunuz? Savcılıklarda ve mahkemelerdeki hukukçu profili bu iken elbette yapabilirsiniz. Ama biz tutuklandık diye bu işler yapılmaz sanıyorsanız çok yanılırsınız…’

‘BİZİ TUTUKLAYARAK MADENCİ ÖLDÜREMEZSİNİZ’

“Biz bir avukatlık kültürü, geleneğiyiz. Bizi tutuklayarak madenci öldüremezsiniz. Biz oraya gider onları tespit eder, cezalandırılmalarını sağlarız. Yine 2013’te Potansiyel davanın içeriğine ilişkin bir tahminde de bulunmuşum: ‘…değil bizi endişelendirecek ciddiyette bir suçlama, eli yüzü düzgün bir komplo bile kuramadıklarını zaten tahmin ediyorum… Geliyorum.’
O dönem neden oradaydım? 2013’ün Şam’ını hatırlayın. Suriye’ye saldıran 100 silahlı cihatçının 75’i Türkiye’den geçiyordu. Malvarlıkları, müzeleri, fabrikaları yağmalanıyordu. İmalat seri numaralarını Antep’te, Mersin’de bulduk. İnsanlar yardım istemek için, Suriye’ye dost olan kimse yok mudur diye sormak için bizleri çağırdılar. Yağmalanıp Türkiye’ye taşınmış malvarlıklarını gösterdiler. Kafa kesmeleri, çocuk kaçırmaları, tecavüzleri saymıyorum.”

‘ÇHD TÜM GÜCÜYLE AYAKTA’

“5 kere hakkımda yakalama kararı çıkarıldı. Yine büroma saldırdılar, özel harekat polisleriyle kapılarımızı kırdılar. O sırada Lizbon’daydım. Portekizli meslektaşlarım ‘gitme, kapı kıran sana ne yapmaz’ dediler. Teşekkür edip gelip büroma konulan mührü söktüm. Bir kere mühür vurulmasına izin verirseniz, bir kere o mührü kırmazsanız yaparlar. Kıracağız o mühürleri. Mühür vurulan Çağdaş Hukukçular Derneği’ne vurulan mührü de meslektaşlarımız söktüler. ÇHD tüm gücüyle ayakta. Mührü vuranların akıbeti nedir bilemiyorum. Dediler ki bir kez daha, adı evraklarda geçiyor, bir yakalama kararı daha. Atladım, adliyeye gittim ve İstanbul Cumhuriyet Savcılığı yetkisizlikle Ankara’ya gönderdi. Oradan da takipsizlik verildi. İtiraz bile edilmeden kesinleşti. Aynı evraklar.

‘ŞAMDAN GELDİM KAÇMA ŞÜPHESİ VAR DEDİLER’ 

Meslektaşlarımı gözaltına alırken, büromun kapısını kırdılar, evraklarımıza el koydular. Beni niye almıyorsunuz dedim, ‘Seni alınca çok gürültü kopuyor, seni sonra alacağız’ dediler. Normalde Ankara’da yaşıyorum. 61 gün boyunca Çağlayan’ın kapısı önünde yattım. Savcılara buradayım dedim. 61. günün sonunda kaçma şüphesi var deyip tutukladılar. Şam’dan geldiğimde de kaçma şüphesi var dediler. Ben geldim, beni mi arıyorsunuz, hayırdır dedim. Mahkeme heyetinin kendisi kaçtı, ertesi güne sahte bir heyet oluşturup ertesi gün beni tutukladılar.

Ben kaçmıyorum. Ancak beni görünce önündeki evrakı bırakıp kaçanlar var. Bunları tescilli ahmaklık olduğu için anlatıyorum.
Bu evraklar yok hükmünde olduğuna göre, benim sürekli yanınıza geliyor olmam da tescilli ahmaklık. Bütün bu hikayenin üzerine 15 kez kaçma şüphesi var diyorsanız, burada ne olduğu da açık, burada çalışmayan bir şey var.”

’10 YILDIR AYNI SAÇMALIĞI SÜRDÜRÜYORSUNUZ’

“Uçağa atlayıp ülkeye dönmeden önce yaptığım her iki tahmin de tutmuş görünüyor. Üyesi olmaktan büyük onur duyduğum ve halen genel başkanlığını yürüttüğüm Çağdaş Hukukçular Derneği, hâlâ bu ülkenin en büyük bağımsız gönüllü avukat örgütü; arkadaşlarım önlerindeki her işi bizden güzel yapıyorlar ve dava dosyası diye önümüze koydukları şeyi görüyorsunuz, artık sizin önünüzde. Bu toplatılan sorgumuzu okudum hazırlık yaparken. 11.5 ay tutuklu kalmışız metni kaleme aldığımızda. Çok öfkeliymişiz o dönem. Şimdi 76 aydır tutukluyuz, geriye bakınca gülümsüyorum ne öfkeymiş diye.”

‘NEDEN BİR DAVA 10 YIL SÜRER’ 

“Bu saçmalığı hangi raddeye vardırabileceğiniz hakkında öngörüm tutmamış. 10 yıldır aynı saçmalığı sürdürüyorsunuz. Tutturdum dersem gerçek olmaz. Neden bir dava 10 yıl sürer sayın Başkan? Mesela şu yukarıda görülen çok sanıklı dosya. Dosyaya bakın, 200 sanık, 3 gün dahi ara veremiyorlar. 35 gündür üst üste duruşma yapıyorlar. Ne kadar sürdü biliyor musunuz yukarıda sürdürülen dava? Bozmadan sonra 6 ay içinde bitecek. Bu dava neden 10 yıl sürer? Çünkü tuttuğunuz dal çürük, elinizi attığınızda elinizde kalacak. Kimse bu dosyayı bitirecek kişi olmak istememiş.

Çok iş yaptık deseniz, tanıklarımızı dinlemediniz. Savcı kendi tanıklarını bile dinletmek istemiyor. Çünkü gerçek insan bile değiller. Sorsalar, polis ‘biz bulamadık öyle bir kişi’ diyecek. Hazırlığa 14 tanık yazıp, 6.5 yıl tutuklu tutacaksınız ama tanıkları dinlemeye gelince, ‘Gerek yok’ diyeceksiniz. Bunları dinlemeye bile cesaret edemiyorsunuz, akıbetini dahi soramıyorsunuz tekit müzekkerelerinizin. Ama bitireceğiz diyorsunuz. Bitirmek kolay, zor olan bu kadar heyetin 10 yılda neden dosyayı bitiremediğini çözebilmenizde.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com