İki bin gündür mahpus olan avukat Selçuk Kozağaçlı yazdı: Neden hapisteyim?

Kapatılan ÇHD'nin genel başkanı Selçuk Kozağaçlı, 2 bin gündür hapiste. "Tespih" başlıklı bir yazı kaleme alan Kozağaçlı, "Neden hapisteyim?" sorusunu yanıtlıyor.

KRONOS 05 Mayıs 2023 GÜNDEM

KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 2 bin gündür hapiste. Hakkında 12 yıllık hapis cezası bulunan avukat Selçuk Kozağaçlı, Bianet için bir yazı kaleme aldı.

“Tespih” başlıklı yazısında Selçuk Kozağaçlı, “Neden hapisteyim?” diye soruyor. Kozağaçlı’nın yazısından öne çıkanlar şöyle:

“Şimdi size -başınıza gelmiş kötülüklerin hesabını sormaktan vazgeçmeksizin- maruz bırakılmışlığınızı tesbih edip, kırılgan failliğinizi -daha doğrusu eylemli oluşun/ bilfiilin ta kendisini- tecbir edebileceğiniz bir tespih kullanım kılavuzu sunayım. Normalde daha sade konuşabiliyorum ama bu antika aksesuarın üç bin yıllık havasına girmiş durumdayım. Tespih, tesbih ve tenzihin anlamları üzerinde anlaşmıştık; tecbir ise kırık kemiği sarıp iyi etme anlamına gelir.

Tutsağın kırılan kemiği failliğidir.

Neden hapisteyim?

Kısa ve yetersiz cevap: Faşizm var. Yeni Sömürge ülkemize “parlamenter demokrasi” kılığında çöreklenmiş gizli ve sürekli faşizmin son on yılı boyunca, bir kısmı ipliği pazar çıkmış sahtekârlardan bir kısmıysa korkak ve çapsız memurlardan oluşan polis ve adliye bürokrasisi, hakkımda düzmece deliller ve kurgu tanıklarla dava yürütüp hüküm kurduğu için buradayım. Yani bir kötülüğe maruz kaldım: Passio. Kulağa yeterince melodramatik ve tatmin edici geliyor. Ancak bu saman kafalıların yaşamımdaki rollerini küçültecek gerçek bir cevaba duyduğum ihtiyaç azalmıyor.

13 YIL HAPİS…

Uzun -ve bence daha ikna edici- cevap için önce tespihin anatomisi hakkında birkaç bilgiye ihtiyacımız var.

Bendekinin ilk dikkat çekici parçası; ucuna, üstünde aralıklı yedi farklı parça taş dizilmiş uzunca bir kamçı bağlı İmame’si. Tek hattan ibaret olmasaydı püskül de diyebilirdik.

Dikey hiyerarşiye sahip klerikal payeler barındıran Hristiyanlığın aksine, İslam’da dini görevlerin yatay bir dizilime sahip olduğu kabul edilir. “İmam”, en yukarıdaki değil en öndeki anlamına gelir. Liderlik meziyetine sadece Allah’a yakınlıkla -yukarıya doğru- değil, ancak ümmetin önünde, sorumluluk ve tehlikeyi ilk elden göğüsleyerek sahip olunabileceğini ima eden hoş bir fikir. “Öncü”den ben de buna yakın bir şey anlıyorum; yol gösterenden çok yolu açan, kalabalığın üstüne kurulan değil önüne düşen. En öndeki üç boğumlu uzun taşın adı bu nedenle “İmame”.

13 yıl hapis. Yedi taşlı kamçı, üç boğumlu imame ve ilk etabı tamamladığımızı parmak uçlarımıza usulca hissettirecek küçük yassı ayraç taşına kadar art arda dizilmiş on bir boncuk. Üç, yedi, on bir, on üç. Asal sayılarla çalışmanın, Pitagorasçı mistik faydalarına inanmıyorsanız bile en azından düşüncelerimizi bir arada tutmaya, tam sayılara bölünerek yahut çarpanlarına ayrılarak dağılma tehlikesinden korumaya yaradığını kabul edin. Asal sayı, bir tür ideolojik netlik gibidir. Her neyse, tespih anatomisinin temeli yaklaşık olarak böyle; kalanı tekrar sayılır.

‘UZUN CEVABI ARIYORUZ’

Uzun cevabı arıyoruz dediysem, sizin için otuzüçlük bir versiyonum var; doksan dokuz veya dokuz yüz doksan dokuzluğunu evde kendiniz denemelisiniz. Hepsinin çalışma prensibi aynı, şöyle yapılıyor: Kötü hale dair bir soru sorup cevaplarınızı asal sayıların döngüsüyle sınırlayacaksınız.


 

Benim sorum: Niye hapisteyim? Tabii siz kendi sorunuzu kendiniz bulun ve size bağlı olmayan nedenlerin hepsini paranteze alın. Faşizmin ancak büyük, tombul, köşeli bir paranteze sığabileceğinin farkındayım ama yine de almalısınız çünkü mesele “bugünün” iktidarından çok sizinle ilgili ve diyelim ki sırf hükümet değişti diye değişmeyecek şeylere dair düşünmeye çalışıyoruz.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram