‘Saray’daki Çakal’: Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum kimdir?

E ne oldu da AKP'liler Erdoğan'ın 'yeni anayasa' konularındaki 'akıl hocası' olan bir isme böyle saydırabiliyor? ya da 'Mehmet Uçum kimin kayığına bindi de böyle sağa sola atarlanıyor?' diyorsunuz değil mi? Buyrun...

FİKRİ DOĞAN 07 Nisan 2024 PORTRE

Çarşı pazar karışık. Saray’la parti, AKP belki de ilk kez bu kadar karşı karşıya geldi. İşte size son bir kaç gün içinde ortaya çıkan tepkilerden birkaç örnek: “Ak Parti’nin şimdi bir numaralı meselesi Külliye’deki Maocu-Carl Schmittçi danışmanın o karargâhtan kapı dışarı edilmesidir. Kan ve ruh bozulmasının kaynağı başka yerlerde aranmasın” dedi eski İzmir Milletvelili Hüseyin Kocabıyık.

O da bir zamanlar akıl hocalarındandı.

Dayanamadı, “Sizin üslubunuz ile söyleyeyim, haddinizi aşıyorsunuz.” dedi MKYK Üyesi ve Eski İstanbul İl Başklanı Aziz Babuşçu. Saray’dakineydi öfkesi.

Bir başka MKYK Üyesi ‘orta yolcu’ Orhan Miroğlu bile tepki verdi.

Ama hakkını yemeyelim AKP kanadında tepkiyi başlatan isimlerden biri Mehmet Metiner’di.

”Kibirli bir dille devlet adına AK Parti’mizin içinde sizin gibi düşünmeyen değerli kardeşlerimize parmak sallama cüretini nerden alıyorsunuz? Sahi siz kimsiniz de… parmak sallama cesaretini görebiliyorsunuz? Partimizde bir göreviniz var da biz mi bilmiyoruz? Sonuçta atanmış bir memursunuz.” dedi açık açık. Daha ağırları da vardı da Allah’tan ben insaflıyım hepsini almadım.

AKP’nin eski ve yeni üst düzey isimlerini çileden çıkartan ismi hepiniz biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum.

E ne oldu da AKP’liler Cumhurbaşkanı başdanışmanı ve ‘yeni anayasa’ konularındaki ‘akıl hocası’ bir isme saydırabiliyor? ‘Bu AKP’li arkadaşlar yürek mi yedi?’ diye kafa patlatıyorsunuz değil mi?

Önce kavgayı dışa vuran olaydan başlayayım Uçum’un hikayesine.

VAN’DAKİ HUKUKSUZLUK FİTİLİ ATEŞLEDİ

Mevzuyu hepiniz biliyorsunuz. 31 Mart seçimlerinde DEM Parti adayı Abdullah Zeydan, Van büyükşehir belediye başkanlığı seçimini yüzde 55 oyla kazandı. Zeydan mazbata beklerken il seçim kurulu Zeydan’la ilgili bir hapis cezasını gerekçe göstererek mazbatanın seçimi ikinci sırada bitiren AKP’li adaya verileceğini duyurdu. Sonra hem DEM Partililer hem de bu antidemokratik tavra tepki gösterenler bir araya gelip kararı protesto etti. Muhalefet milletvekilleri Zeydan’a destek için heyetler halinde Van’a gitti. Sokaklar karıştı. Sosyal medyadan tepkiler çığ gibi büyüdü.

Nihayet YSK, DEM Parti’nin itirazını kabul ederek, mazbatanın Abdullah Zeydan’a verileceğini açıkladı. Tam bu esnada AKP’de Erdoğan’a en yakın isimlerden birisi olan hukukçu Hayati Yazıcı, ”Van ilimizdeki belediye başkanı seçimi ile ilgili 1 Nisan günü zuhur eden cinnet hali durumunu, YSK verdiği isabetli kararla sonlandırdı” diye tweet attı. Kısa bir süre sonra da attığı tweeti hiç bir gerekçe göstermeden sildi.

Yazıcı’nın twetini silmesinin üzerinden daha saatler geçmişti ki, sahneye Mehmet Uçum çıktı.

‘DEVLET BUNU İYİ OKUDU’

Uzatmayayım Art arda tweetler atan Uçum özetle ”Ancak batıcı ve neo-liberal iç kesimlerin hevesleri kursaklarında kalacak. Bunu Devlet çok iyi okudu. Milli Devlet iradesi haddini bildirir” dedi, ardından da “İktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder” tweetleri attı.

İşte ”Devlet farkında! Devlet okudu! Not edildi! Kaydedildi! “Devlet haddini bildirir!” tehditleri sonunda AKP’li isimleri bile çileden çıkardı.

‘KRİZ BEŞTEPE’DEKİ ÇAKALIN ESERİ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski hukuk başdanışmanı Prof. İzzet Özgenç da dayanamadı ve adını kouarak ‘Van’daki kriz Beştepe’deki çakalın eseridir’ dedi.

AKP kurmaylarına had bildiren, ‘Devlet’ adına konuşan Mehmet Uçum kimmiş yakından bakalım.

Ankara’yı bilenler bilir. Başkentte siyasete yeni başlayanlara ya da siyasilerle çalışmaya başlayanlara ilk nasihat, ‘Ankara’da geleceğinizi kiminle fotograf verdiğiniz belirler’ dir. Anlamı şudur. ‘Kimin kayığına bindiğine dikkat et. Kimin siyasi ömrü ve gücü uzun olur bilemezsen silinir gidersin.’ Doğru (?) adamla yola çıkanlar bir eli balda bir eli yağda yürür gider. Yanlış ata oynayanlar tarihin tozlu sayfalarında bir anı olmaktan öteye gidemez.

Peki Mehmet Uçum kimin kayığına bindi de böyle sağa sola atarlanıyor?

Oraya da geleceğiz ama önce biraz kariyer özgeçmiş verelim.

Mehmet Uçum, 1965 Kars doğumlu. Öyle çok başarılı bir eğitim hayatı yokmuş liseye kadar ki Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun olmuş. Ama o azmetmiş, üniversite sınavında İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazanarak makus talihini değiştirmeyi başarmış. Kars’tan ilk çıkışı da üniversite bahanesiyle olmuş.

Kamuoyunda Kürt kökenli diye biliniyor ancak azıcık hakkında yazılanları okuyunca durum değişiyor. Mesela bir gönderisinin altına bir hemşehrisi, ‘Ne Türk ne de Kürt’tür Mehmet. Aynı mahhalede büyüdük. Terekeme’dir ailesi’ yazmış. Çok mu önemli etnik kökeni? Değil tabii bizimkisi durum tespiti.

‘Gençlik yıllarında abilerimizin ve amcalarımın etkisiyle TKP’ye girdim. Duvarlara yazılar yazar, eylemler yapardık. 12 Eylül’de kısa süre önce duvara yazı yazdığımız için gözaltına alındık. Araya 12 Eylül de girince uzunca bir süre içeride kaldım. İşkencenin her türlüsünü gördüm. Filistin askısı, elektirik, dayak her türlü işkenceye maruz kaldım’ diyor bir röportajında. Ama aynı mahalleli ‘Nerede işkence görmüş. Hepsi hikaye!’ diyor. Yazılanların yalancısıyım.

‘Biz bileyiz Devlet bilir işin doğrusunu’ deyip geçiyorum bu bahsi.

İstanbul Hukuk’u bitiren Mehmet Uçum’un uzmanlık alanını merak ediyorsanız onu da söyleyeyim: İş hukuku. Hatta bu konuda yayınlanmış bir de kitabı var devletlümüzün! İş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku, basın hukuku, ceza hukuku, tazminat hukuku analnında uzunca süre avukatlık yapan Mehmet Uçum, SGK uzmanı Ali Tezel’in azıcık hallicesiymiş aslında. Sonra birden gençliğinde TKP’li olduğu aklına gelmiş olmalı ki, fikri haklar ve Politik Anayasa Hukuku alanında ilerlemeye karar vermiş.

Sözü tam burada Sözcü Yazarı İsmail Saymaz’a bırakıyorum müsaadenizle. Uçum’un geçmişine çomak sokan Saymaz, ”7 Şubat 1989’da Öncü Hukuk Bürosu’na yapılan bir baskında gözaltına alındı; aynı zamanda Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nin (TBKP) yasal organı olan Adımlar Gazetesi’nin koordinatörüydü. 1994’te İstanbul Barosu Faili Meçhul Cinayetler ve Kayıplar Komisyonu’nun koordinatörü oldu. 2004 yılından itibaren PKK yanlısı gösterilerde, polise taş atarken yakalanan, tutuklanan ve ağır cezaya çarptırılan çocukların kurtarılması için çaba göstererek “Çocuklar için Adalet Çağrıcıları” adlı topluluğuna öncülük etti.” bilgisini veriyor.

Bitmiyor, ”Bir vakitler halk yararına bir düzeni savunduğunda, faili meçhul cinayetlerin hesabını sorduğunda, çocukları cezaevinde kurtarma davasını güttüğünde komünist diye, devlet düşmanı diye, dış bağlantılı diye, iç mihrak diye, bölücü diye ve terörist diye suçlanan bir hukukçu, iktidarı tadınca muhalefete parmak sallıyor. “Sen benim devletime ha!” diyor. İşte, Al Mehmet’ten Ak Mehmet’e böyle geçiliyor.” diye bitiriyor yazısını.

UÇUM İÇİN DOĞRU FOTOĞRAFI VERME ŞANSI… 

Mehmet Uçum için ‘doğru adamla fotograf verme’ şansı 2009’da doğuyor. ‘Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları’ faaliyetinde TMK Mağduru çocuklarla ilgili çalışmalar yürüten Uçum, çocukların mağduriyetinin giderilmesi için çalışmalar yaparken, dönemin Başbakanı Erdoğan’la tanıştırılıyor. Uçum’un çalışmaları Erdoğan’ın hoşuna gidiyor olacak ki, Uçum’u Akil İnsanlar Heyeti’ne davet ediyor çözüm süreci döneminde. ‘Akil’ insan olarak süreçte aktif rol alan Uçum, Haziran 2025 seçimlerinde AKP’den milletveliki adayı oluyor ve seçiliyor. Ancak vekilliği 7 Kasım’daki erken seçime kadar sürüyor Uçum’un. 7 Kasım’da aday gösterilmeyen Uçum, Erdoğan’ın A Takımı’nda buluyor kendini.

Şimdi burada bi nefes alalım. 2015’i hatırlayın biraz. 17-25 Yolsuzluk operayonlarının gündemde olduğu, Erdoğan’ın hem Bahçeli hem de Perinçek’le yakınlaştığı, Meral Akşener’in hile hurda ile MHP’den gönderildiği, çözüm sürecinden sonuç alınamadığı için silahların yeniden ateşlendiği, her yerde bombaların patladığı o günler işte. ‘Huzur içinde 400’ü vermediğimiz için’ cezalandırıldığımız o günler… İşte tam bu ortamda Uçum, Erdoğan’ın en gözde adamlarından birisi oluveriyor. İnsanın devreleri yanıyor değil mi? Geçmişi TKP’li, devlet karşıtı, eylemci bir hukukçu ve Erdoğan. Şimdi burada ‘Kimleeeeeer kimlerle beraber’ dediğinizi duyar gibi oluyorum.’

Siz şaşıradurun. Hakkını teslim etmek lazım. Erdoğan’la tanıştıktan sora Uçum, yeni velinimetinin önünü açacak her türlü atraksiyona giriyor Allah var. Çözüm süreci döneminde ‘Demokratik Açılıma Yurttaş Katkısı Platformu’ diye bir oluşum kuruyor hemencecik. Ardından Anayasa Çalışma Grubu diye bir örgütlenmeye daha gidiyor Uçum ve Erdoğan’ı can evinden yakalıyor aynı zamanda. Yeni Anayasa Platformu diye ayrıca bir platform kurup üstelik sözcülüğünü yapmaya başlıyor. ‘Yeni Anayasa’ konusu Erdoğan’a yetiyor zaten. Erdoğan, hayallerini gerçekleştirecek bir hukukçu bulmanın sevinciyle Uçum’un önünü açıyor.

Haaa unutmadan ekleyeyim. Bütün bu çalışmalardan önce Mehmet Uçum Devletlümüz uzunca süre TESEV’le çalışıyor. TESEV üyesi olan Uçum, daha orada Anayasa İzleme Raporları’nın yazarları arasına yazdırıyor adını. Zaten 2009’dan itibaren Erdoğan’la förtleşip yeni Türkiye’de yerini hazırlarken mesela ‘2012 Marksist Bahar’ çalıştayında konuşmacı olarak katılabiliyor aynı zamanda. Yani Uçum için çok farketmiyor anlayacağınız. Zirveye giden her yol mübahtır düsturundan hareketle bütün tuşlara o dönemde basıyor Uçum.

CÜBBELİ GİBİ UÇUM DA HABERTÜRK EKRANLARINDA PATLIYOR

7 Kasım 2015 seçimlerinde aday gösterilmeyen Uçum, aralık ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a başdanışman oluyor önce. Yeni Anayasa ve Başkanlık sisitemi için sahaya çıkan Uçum, her platformda
parlamenter sistemin ne kadar kötü işlevsiz olduğundan bahsedip kamuoyu oluşturuyor. Burada dikkatimi çeken bir konuyu da arz etmeden geçemeyeceğim; geçen haftaki yazdığım Cübbeli Ahmet konusunda da dikkatimi çekti. Bugünün tartışmalı ve sıkıntılı bütün isimlerinin ilk piyasaya sürüldüğü dönemde ilk çıkışlar hep Habertürk üzerinden yapılıyor. Cübbeli Ahmet gibi Mehmet Uçum da yeni anayasa konusunda ilk progralarını Habertürk ekranlarından yapıyor.

Çıktığı programların birinde, yeni anayasada ‘kurucu’ sıfatı dışında Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına atıf yapılamayacağını söyleyerek Atatürkçüler’i yerinden zıplatıyor. Türk tipi başkanlık sisteminin ülkeyi uçuracağından falan bahsediyor. Sonra da diyor ki, ‘Referandumda hayır çıkarsa başkanlık sistemi projesini rafa kaldırmayacağız, bazı düzenlemeler yapıp yeniden halkın karşısına çıkaracağız.’ Bitmiyor, “Sessiz değil halkımız gümbür gümbür bir devrim yapıyor farkında mısınız? Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor, 16 Nisan kutlu olsun.” diye tweet atıyor. Buradan da anlıyoruz ki devletlümüz Mehmet Uçum aslında bir demokrasi havarisidir ancak tek adam demokrasisine inanmaktadır.

Bir TV programında Anayasa Mahkemesi’ne direnen yerel mahkemenin ne kadar haklı olduğunu ispatlamaya çalışıyor, diğerinde 24 Haziran seçimlerinde, muhalefetin meclis çoğunluğunu alması halinde yeniden seçimlere gidilebileceğini söylüyor. 16 Nisan 2017 referandumu için “faşizan-kurumsal egemenliğin tamamen tasfiyesi” de diyebiliyor, 15 Temmuz için de “milli demokratik halk devrimi” sözlerini kullanabiliyor Mehmet Uçum. Bu kadar örneği adamınızı tanıyın diye verdim kıyağımı da unutmayın. Hele 2015’te Berat Albayrak’a yazdığı ‘Sayın Başkanım, kıymetli Hocam’ diye başlayan bir mail var ki, internetten bulup okumazsanız hatırım kalır.

‘AYM ANAYASAYI TANIMIYOR’MUŞ

Şimdi AKP’lilerin bile şikayetçi olduğu Yüzde 50 artı 1 seçim barajı konusunda Şamil Tayyar-Mehmet Metiner ikilisinin tepkisiyle karşılaşan Uçum, AYM’nin Can Atalay kararı ile ilgili de karşı safta yer alacaktı normal olarak. Anayasa mahkemesini ‘sınırlarını’ aşmakla suçlayacak kadar ileri giden Uçum’un attığı twetleri şuraya ekleyeyim de not olarak düşülsün tarihe:

“Anayasa mahkemesi, mahkumiyeti olan milletvekillerinin dokunulmazlığına ilişkin verdiği kararlarda ısrarla anayasa’yı tanımıyor. Anayasa’nın 14. maddesini yok sayıyor. Oysa dokunulmazlığa ilişkin 83. madde 14. maddedeki durumları hariç tutar. Anayasanın bu amir hükmüne rağmen aym anayasaya aykırı kararlar vermeye devam ediyor.’

”Yargıtay’ın kararı turnusoldur, kim milli yargıdan yana kim değil belli olur. Türkiye, milli yargısını batıcı ve neo liberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır, kimsenin bundan şüphesi olmasın.”

SALİM ŞEN’DEN HUKUK AYARI YEDİ

2023 seçimleri öncesi İmamoğlu ve Yavaş için “Anayasaya göre vesayet makamı ile belediye başkanlığı asla birleşemez. Aynı kişinin hem cumhurbaşkanı yardımcısı hem belediye başkanı olması anayasanın açık ihlalidir. Küresel sömürgecilerin planları ve dar çıkarlar için hukuk dışı ve abes çözüm arayışları boştur. Halk hesabını sorar.” diye twetler atan da aynı Uçum’du. Hukukçu Salim Şen’in, ‘Siz 56 belediyeye vali ve kaymakamları kayyum atadınız. Atanmış amirler seçilmişlerin koltuğuna oturdu. O zaman anayasayı ihlal etmiş olmuyor muydunuz?’ cevabıyla ortadan kaybolan da Uçum’du. Hülasa, daha bundan bir ay kadar önce AKP’yi gerçek solcu parti, lideri Erdoğan’ı da gerçek solcu ilan eden de Uçum’du. Adamımız böyle birisi muhteremler.

Gelelim AKP kurmaylarına ayar verme cüretine…

O ayarı sadece AKP’ye mi veriyor sizce Uçum. ‘Van kararı’ndan geri adım atan Erdoğan’a ayar veriyor olmasın ‘devlet’ -Bahçeli değil- adına. Sizce seçim üstüne seçim kazanan bir Erdoğan’ı tercih eder -ne kadar kaldıysa- o devlet, yoksa seçimden korkar hale gelmiş bir Erdoğan’ı mı?

Bakın iyi günüme geldi. Uçum’un avukat akrabalarıyla İstanbul Çekmeköy’de çöktüğü 113 dönümlük Hazine arazisi konusunu -ya da Alman gazeteci Deniz Yücel hakkındaki davanın düşmesi 200 bin Euro istediği iddasını-  açmadım burada. Çünkü Uçum’un 15 yıldır verdiği zararın yanında Çekmeköy’deki 113 dönüm, saksı toprağı kadar kalır.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com