‘İktidarın neden kaybettiğini gösteren üç olay…’

Karar yazarı Taha Akyol, iktidarın neden kaybettiğini üç olay üzerinden anlattı. Birincisi Mehmet Uçum’un Beştepe’den, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’ya ‘haddini bildiren’ mesajı…

KRONOS 07 Nisan 2024 GÜNDEM

Yerel seçimlerde tarihinde ilk kez ikinci parti konumuna düşen AKP’nin neden büyük bir oy kaybı yaşadığına dair tartışmalar devam ediyor. Gazeteci-Yazar Taha Akyol, iktidarın neden kaybettiğine ilişkin kaleme aldığı yazısında üç sembolik olaya işaret etti. Akyol, iktidardaki güç zehirlenmesinin çeşitli boyutlarını yansıttığını belirttiği bu üç olayı şöyle sıraladı:

“Mehmet Uçum’un Beştepe’den, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’ya ‘haddini bildiren’ mesajı… AK Partili bir belediyenin, seçimleri kaybedince iftar çadırını kapatması… Özlem Zengin’e hücumlar ve KADEM’in savunmasındaki dil…”

Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum’un Hayati Yazıcı ve onun gibi düşünen AKP’li hedef alan açıklamasını anımsatan Akyol, şunları söyledi:

“Uçum’a göre ‘neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmiş’ olanlar devlet tarafından ‘kaydedilmiş’ti! Kim adına, hangi yetkiyle ve ne yapmak üzere kayıt? Tek Parti’nin maruf simalarından Recep Peker’i ve 28 Şubatçıların azarlama üslubunu hatırlatan bu dil, iktidarın devlet kibriyle nasıl özdeşleştiğini gösterir. Uluslararası raporlarda, ‘CB sisteminde parti görevlisi ile kamu görevlisi arasındaki çizgi belirsizleşti’ şeklindeki tespitin somut bir örneğidir bu. ‘Devlet partisi, parti devleti’ kavramlarının, yetmiş yıl sonra, CB sistemi döneminde yeniden kullanılır olması elbette sebepsiz değil… İşte, mesajını silmek durumunda kalan, Yazıcı oldu! Uçum’un bu tavrını eleştirebilenler ise eski partili veya eski milletvekili Hüseyin Çelik, Adnan Boynukara, Aziz Babuşçu, Orhan Miroğlu, Mehmet Metiner ve Orhan Atalay gibi isimler olabildi sadece. İktidarın kaybının birinci sebebi ‘parti devleti, devlet partisi’ çağrışımları yaptıran bu ‘devletlû’ tavrıdır.”

İKİNCİ OLAY

AKP’nin Kadıköy Rıhtım’da kurulan iftar çadırının seçimler kaybedilince kapatıldığını belirten Akyol, “Evet münferit bir olay fakat ‘oy yoksa hizmet de yok’ anlayışının bir tezahürüdür. Buzdağının görünen kısmındaki bir olay… Altında buz dağının büyük kısmı var: Kamu ihalelerinde, atamalarda, KPS mülakatlarında ‘bizden’ kayırmaları… 48 Saat İçinde CB Kararlarının değiştirilmesi, milletin vergileriyle yayın yapan ve tarafsız olmak zorunda bulunan TRT’nin partizan yayınları… Temel sebep yine aynı; parti-devlet ayırımının belirsizleşmesi!” değerlendirmesini yaptı.

ÜÇÜNCÜ OLAY

İstanbul Sözleşmesi’ni savunan AKP’li Özlem Zengin’in tetikçilerin ve tarikatların hedefinde olduğuna dikkat çeken Akyol, Karar‘daki yazısına şöyle devam etti:

“Avukatlar Günü münasebetiyle attığı X mesajında Zengin bir manifesto üslubuyla hukukun üstünlüğünü savunuyor, ‘hukuk hayattır’ diyor, önyargı yerine ‘kelimelerin matematiğini… merakın kıymetini’ vurguluyor, ‘tetikçiler’i eleştiriyordu. ‘Gidişattan’ memnun olmadığı belli.

KADEM, Zengin’i savundu. KADEM açıklamasındaki şu cümlesinin altını önemle çiziyorum: ‘Kendi konfor alanlarını, dini ve toplumsal gereklilik gibi göstermeye çalışan bu zihniyetin her fırsatta kadınlara saldırması manidardır. Oysaki toplumun ihtiyacı olan şey, suçu başkasında arayan değil özeleştiri yapabilen akıldır.’ Evet, bütün mesele bu: ‘Özeleştiri yapabilen akıl!’ Şimşek’in deyişiyle ‘rasyonel zemin!’ İktidar bundan uzaklaştıkça metropollerden, şehirlerden ilçe ve kasabalara çekildi, ikinci parti oldu. KADEM’in bildirisi, bu buzdağının üstünde, gözüken örneklerden biridir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com