Balık ekmek bulamıyorsnız Monaco’da ıstakoz yiyin: AKP’li Bursalı kimdir?

Monaco'da yediği ıstakozla atış menzilimize giren AKP'li Şebnem Bursalı 'Monaco'ya orada yaşayan ailemi görmeye gitmiştim' diye girdi söze. Benim merak ettiğim şu? Monaco'da yaşayan ailesi kimler? Bildiğimiz kadarıyla ev hanımı anne ve esnaf baba uzun süre önce hakkın rahmetine kavuştu...

FİKRİ DOĞAN 14 Nisan 2024 PORTRE

Muhterem okuyucu; satırlarıma başlamadan önce bugünkü portre konuğumuz için hepinizden özür diler, affınıza sığınırım. Normalde bugün yazacağım isimle sizi meşgul etmek istemezdim. Ancak o kadar çok konuşuldu, o kadar çok gündem oldu ki, bana da affınıza sığınarak yazmak farz oldu. Ben birazdan konuğumuzun ismini yazacağım ama siz o ismi dikkate almadan AKP’nin 22 yıldır ülkeye saçtığı ‘gazeteci’ kılıklı zehirlerin tamamını düşünerek okuyun lütfen.

Daha önce da yazmıştım. AKP iktidara geldikten sonra bir toplantılarında ‘Medyada bizim cenahın söyledikleri yazdıkları gündem olmuyor. Buna bir çare bulmalı!’ sorusuna bir aklı evvel, ‘Karşı taraftan ılımlı isimleri transfer edelim. Hem daha geniş kitlelere ulaşırız hem de karşı cenahtan da desteklendiğimiz görüntüsü ortaya çıkar’ dedi. İşte ROK’lar, Nagehan’lar, Sevilay’lar, Yıldıray’lar, Barlaslar hem o fikrin ürünü olarak ortaya çıktı. Unutmadan, medya kuruluşları hile ve cebren ele geçirilince gönüllü olarak yeni güç odağına ‘yanlayan’ isim sayısı da az değildir hani.

SARAY-AKP SAVAŞINA MALZEME OLDU

Bu mecburi önsözden sonra gelelim konuğumuza. Eskinin afilli gazetecisi, yeninin AKP milletvekili Şebnem Bursalı, Monaco Yat Klubü’nde yediği istakozun fotosunu instagram hesabında paylaştı. CHP’li bir isim de fotoyu alıntılayıp, ‘Millet açlık sınırında sürünürken, bari paylaşım yapma’ diye gündeme getirince olay patladı biliyorsunuz. Şimdi malum ‘Saray’lı AKP’lilerle ‘Eski’ AKP’liler arasında yer kapma savaşı koptu yerel seçim hezimetinden sonra. Şamil Tayyar ve Mehmet Metiner gibi şimdinin gözden düşen AKP’lileri, makam ve konum kaptırdıkları Saray’ın yeni gözdelerine ateş püskürüyor bir zamandır. Bugünün görgüsüzü Şebnem Bursalı’ya en büyük tepki de AKP içindeki isimlerden geldi. Bursalı’ya verip veriştiren isimlerin başında Mücahit Birinci’nin olması ise olayı trajikomik boyutlara taşıdı resmen. (Hani bir basın açıklamasına binlerce dolarlık fuları ile çıkan Mücahit kardeşimizden bahsediyorum.) AKP’lilerin kavgasında biz ‘kavga’yı tuttuğumuzu belirtip devam edelim.

SARI SAÇLARIMDAN KİM SORUMLU ŞEBNEM

Yılmaz Erdoğan’ın geçmiş yıllarda yazdığı bir skeçten aklımda kalan bir bölüm geldi aklıma Şebnem Bursalı görgüsüzlüğünden sonra. Yılmaz Erdoğan diyordu ki skecinde, ‘Esmer bir kadının kocasının mal varlığı saçındaki sarı boyanın oranıyla direkt alakalıdır. Koca para kazandıkça eşinin saçındaki sararma uçtan başlar. Koca zengileştikçe sarının oranı da yükselir. Eğer kadının saçı sapsarı olmuşsa kocası parayı koyacak yer bulamıyordur.”

Şimdi niye böyle dedim? Şebnem Bursalı’yı medyada 25-30 yılı deviren hemen herkes tanır. Hanım kızımız, medyaya ilk girdiği günlerden AKP’ye yanladığı günlere kadar siyaha yakın koyu kalıp gibi saçlarıyla dikkat çekerdi piyasada. Bursalı, Yeni Asır Yayın yönetmenliği ardından ATV Ankara Temsilciliği sonra da AKP milletvekilliğine sıçrayınca sararıp soldu resmen. Eşinin bilmeyiz ama Şebnem hanımın mal varlığının bir hayli kabarık olduğu uzun zamandır konuşuluyor Ankara kulislerinde.

Gelelim istakoz sevdalısı, Monaco’ya sıla-ı rahim yapmaya giden Şebnem Bursalı’nın kim olduğuna, nerelerden geçtiğine. Şebnem Bursalı 1972 yılının Haziran ayında İzmir’de dünyaya gelmiş. 2018’de ‘Tarım ve Orman Dergisi’ne verdiği röportajda, ‘Soyadım Bursalı ama yörük bir baba ile Selanik ve Priştine göçmeni ama bir tarafıyla da Trabzon Sürmeneli bir annenin kızıyım. Aydınlıyım. Aydın’da doğdum ve lise eğitimim dahil Aydın’da geçti.’ diyor. Yine kendi ifadesine göre annesi ev hanımı babası ise esnafmış. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü bitiren Bursalı, aslında hukuk okumak istiyormuş lisedeyken ama nasip olmamış işte. Okulunu bitirir bitirmez Reha Muhtar’ın TRT’de yaptığı ‘Ateş Hattı’ programının yapım ekibinde işe başlamış. Reha Muhtar’la iki yıl çalıştıktan sonra Sabah Grubu’na geçen Bursalı, Gün Gazetesi muhabirliği, Yeni Asır gazetesi köşe yazarlığı yapmış. Ardından da 1995 senesinde Yeni Asır Gazetesi Ankara Temsilciliği’ne terfi etmiş.

28 ŞUBAT’IN POSTALLI GAZETECİSİ

Şimdi burada bir es verelim. Bursalı, Yeni Asır Gazetesi Ankara temsilciliği görevini 2000’li yılların sonuna kadar sürdürdü neredeyse. Peki ben nereye dikkat çekmek istiyorum? Şebnem Bursalı-28 Şubat darbesi dönemine. Şimdi, Bursalı ilerleyen yıllarda Sabah Grubu’nda üst düzey görevler aldıktan sonra 28 Şubat dönemiyle ilgili ilginç yazılar kaleme alıyor. Mesela 14 Şubat 2022’de yani cumhurbaşkanlığı seçiminden 2 ay kadar önce ’28 Şubat tarihi tesadüf değil’ diye bir yazı kaleme alıyor hanımefendi Sabah’taki köşesinde. Peki ne diyor? Buyurun kendiniz okuyun:

Cumartesi akşamı ‘6+1 benzemez’ diye adlandırılan Millet İttifakı ortaklarının Çankaya Ahlatlıbel’deki buluşmasından çıkan sonuç; ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ adını verdikleri kendi icatları bir sistemin detaylarını 28 Şubat tarihinde kamuoyuna açıklamak oldu. Bazen öyle bir detay vardır ki ne bütüne bakarsın ne de diğer ayrıntılara! İşte; muhalefetin kendisi için ‘varlık-yokluk’ sebebi haline getirdiği sistem değişikliği birlikteliğini kamuoyuna açıklamak için seçtiği tarih de böyle bir detay: 28 Şubat.

Çok değil, 25 yıl öncesine gittiğimizde yakın tarihimizin en karanlık dönemini ifade eden bu tarihin seçilmesi, iddia ile söylüyorum: Kesinlikle ve kesinlikle tesadüf değildir. Siyaset bilmezlik hiç değildir. Tam tersine bile isteye ve tam da hizmet edilen amaç için seçilmiş bir tarihtir. Sözkonusu kişi ve siyasilerin işaret ve hizmet ettikleri, özledikleri Türkiye hayali için seçilmiş bir tarihtir.

Gelin 6+1’in özlediği ve işaret ettikleri 28 Şubat’ın ne anlama geldiğini hatırlayalım:
Askerler öne sürüldü, psikolojik harp tüm gücüyle yapıldı, medya üzerinden doğrudan ve dolaylı yıpratma kampanyası sürdü, bununla da yetinilmedi Batı Çalışma Grubu eliyle provoke edilen ve her geçen gün şiddeti arttırılan eylemler yapıldı. Üniversiteler ve yargı; işin içine tümüyle girdi. Özetle; 28 Şubat’ın gerçek anlamı vesayet sisteminin son direnişi olmasıydı….” diye gidiyor yazı.

Şimdi ‘Ne var bu yazıda? Vesayete karşı çıkmış bacımız!’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Durun acele etmeyin. Peki aynı bacımızın yöneticisi olduğu Yeni Asır, 28 Şubat sürecinde ne manşetler atmış bir de onlara bakalım mı?

YENİ ASIR’DAKİ MANŞETLERİ KİM ATTI

”Kur’an üzerine yemin edip dönenler’, ‘Menderes’ten Hoca’ya ‘ÇEKİLİN’, ‘Askerlerin görüştüğü DYP’li Bakanlar!’ manşetler böyle uzayıp gidiyor haliyle. 28 Şubat cuntacılarının Refahyol Hükümeti’ni istifa ettirdikten sonra oldu-bittiye getirip başbakan yapmaya çalıştıkları Yalım Erez’e ‘en yakın gazeteci’ olarak biliniyor Şebnem Bursalı. Her zaman dediğim gibi merak eden varsa Google’a girin gazete arşivlerine göz atın yeter. AKP’ye yanladıktan sonra 28 Şubat düşmanı kesilen Şebnem Bursalı, yine de arada ‘açık’ vermiyor değil. Bakın 23 Ağustos 2021’de yazdığı yazdıa ne diyor Bursalı 28 Şubat’ın tutuklu generalleriyle ilgili:

“Ben en ağır cezanın asıl şimdi verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yıllar önce millet vicdanında en ağır cezayı alanlara, yargı da cezalarını verdi. 90 yaşına merdiven dayamış bu cuntacıların hapiste ölmelerini beklemek yerine, devlet merhametini, şahsının yüksek merhametiyle temsil eden Başkan Erdoğan’ın af yetkisini kullanması en büyük ceza olacaktır. Yalanla dolanla hapse attırdıkları, milletvekili bile seçtirmedikleri Erdoğan tarafından affedilmek asıl onların ömür boyu vicdanlarına hapsedilmeleri olacaktır…” İşte böyle muhterem okuyucular. Şebnem Bursalı konu 28 Şubat olunca iki ileri bir geri vites yapıp eski ‘yoldaşlarını’ da unutmadığını gösteriyor her fırsatta.

‘ASIL MESELE AL-BAYRAK’TIR’

Yeni Asır’ın ardından Takvim Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi olan Bursalı, 2002’ye kadar bu görevde kalıyor. Ardından Sabah Grubu’nu Çalık Grubu’nun almasıyla kızımızın yıldızı yeniden parlıyor. Yeni yönetim tarafından eski gazetesine yayın yönetmeni yapılan Bursalı için yeni bir hayatın kapıları da açılıyor. Türkiye’nin ikinci kadın yayın yönetmeni olarak nam salan Bursalı, bir gün Erdoğan’ı, ertesi gün Emine Erdoğan’ı övdüğü yazılarla dikkati çekiyor. Bursalı, Erdoğan ailesini övmediği gün de patronları Albayrak’ları allayıp pulluyor gazetesinde. Hepsini unuttuğu gün de kendi fotoğraflarını bastırıyor gazeteye baştan sona. Vallahi abartmıyor ve şaka yapmıyorum. Üşenmeyin açın bakın ‘google’a. 23 Ağustos 2009 tarihli Yeni Asır Gazetesi tamı tamına 8 tane Şebnem Bursalı fotografıyla çıkıyor sayfalarında.

Daha da yazayım mı? Mesleğinde yükselmek için her türlü fedakarlığı göze alan Şebnem Bursalı, ”IMF kapılarına mahkûm olmayan, bölgesinde güç odağı durumuna yükselen, kurulan masalarda gösterilen yerlere oturan değil, kendi kurduğu masalara istediğini istediği yere oturtan Türkiye’dir asıl hedef. Yani, asıl mesele al-bayrak’tır.” diye yazı yazıyor köşesinde. Ne var bunda demeyin. Bursalı’nın çalıştığı gazetenin tepe yöneticilerinin Serhat ve Berat Albayrak olması dışında sorun yok! Erdoğan’ın kitabını ve Emine Erdoğan’ın yemek tariflerini köşesinde nasıl tanıttığına da bir zahmet siz bakıverin artık.

ROMANDAN ‘CHP’DE TACİZ VAR’ HABERİ

Durun daha komik bir şey daha anlatayım da Şebnem Bursalı’nın kim olduğunu iyice anlayın. Yazar Nazlı Eray, CHP parti meclisi üyesi de olduğu 2002’de ‘Sis Kelebekleri’ diye bir kitap yazıyor. Faruk Bildirici de Nazlı hanımla 2004’te kitabıyla ilgili bir röportaj yapıyor. Eray, röportajda siyasetteki kadınların yaşadığı zorluklardan bahsederken bir taciz olayından bahsediyor. Nazlı Eray’ın kitaplarında baş kahramanlarının yerine kendisini koyduğundan habersiz olaya dalan Bursalı, 2002’de yazılan kitap ve 2004’te yapılan röportajı birleştirip: CHP’de taciz skandalı diye haber yapıyor. Üstelik daha sonra ortaya çıkıyor ki, Nazlı Eray’ı haber için Sabah’ın İzmir bürosundan Fatih Ulaş arıyor. Haber ise Şebnem Bursalı imzasıyla çıkıyor.

BURSALI MONACO YAT KULÜBÜ’NE ÜYE Mİ?

İşte böyle böyle Ankara’nın en gözde isimlerinden birisi olduktan sonra AKP milletvekilliğine terfi eden Şebnem Bursalı, Monaco’da yediği istakozla atış menzilimize girmiş oldu sevgili okuyucu. Şimdi gelelim o meseleye. Bursalı, ıstakoz skandalından sonra ilk iş ne yaptı? Gazze güzellemesi yapan bir twet attı. Baktı ki kurtarmayacak, yine eskinin twitterı yeninin X’inden açıklama yayınlamak zorunda kaldı. Ancak yine delikanlılığa şey sürmeyen Bursalı, ‘Monaco’ya orada yaşayan ailemi görmeye gitmiştim’ diye girdi söze. Benim merak ettiğim şu? Ziyarete gittiği Monaco’da yaşayan ailesi kimler? Bildiğimiz kadarıyla ev hanımı anne ve esnaf baba uzun süre önce hakkın rahmetine kavuştu.

SADECE ÖZEL İSİMLER ÜYE OLABİLİYOR

Diğer konuyu da CHP’li Gürsel Tekin gündeme getirdi. Bursalı’nın ıstakoz paylaşımının ardından twet atan Gürsel Tekin, ”Kulübün 2 bin 500 üyesi var. Üyeleri tek tek Prens II. Albert seçiyor. Prens II. Albert Monako hükümdarı ve meşhur Grace Kelly’nin oğlu. Restaurant katı şekilde üyelere özel. Üyeler misafir getirebiliyor. Menüde Istakoz tabağı 2 bin 72 lira. 60 euro.

Kulübün üyeleri arasında Bourbon – İki Sicilya hanedanından Charles, İsveç konsolosu ve Monako Kralı danışmanı Patricia Husson, bir çok siyasetçi, iş insanı, sporcu ve sanatçı var. Kulüp gizliliğe çok önem veriyor. Özel bir törenle üyeleri kabul ediyor. Kulüp üyeleri ve hayatı hakkında kısıtlı paylaşımda bulunuyor. AKP’lilerin faturasını neticede millet ödüyorsa, milletin neye para ödediğini bilmeye de hakkı vardır diye araştırdım, dostlarıma sordum, paylaştım.” dedi.

Valla Tekin’in paylaşımından sonra aklıma herkes gibi şu sorular takıldı. Şebnem Bursalı Monaco Yat Kulübü’nün üyesi mi? Üyesi değilse hangi üyenin misafiri olarak oraya girebildi? Bu kadar iddiaya Şebnem Bursalı’nın cevabı ne oldu dersiniz? ‘Antalya’daki teleferik faciasını unutturmak için adım kullanılıyor’, ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın hedef alınmasına neden olduğum için özür dilerim…’ Bla bla bla…

Sözü gazeteci bir abinin yıllar önce söylediği veciz ifadelerle bitireyim: Ne diyelim arkadaş, gazeteci desek gazeteci değilsiniz, kadın desek kadın değilsiniz, insan desek insan değilsiniz. Suç sizde değil size bu payeleri verende…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com