AYM Başkanı’ndan Yargıtay’a: Kararlarımıza uymak zorundasın

AYM Başkanı Zühtü Arslan, Can Atalay kararını yok sayan Yargıtay'a sert yanıt verdi: "Anayasa, hiçbir kurum veya kişiye AYM'nin kararlarını Anayasa’ya uygunluk konusunda denetleme görevi vermez. Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız."

KRONOS 12 Ocak 2024 GÜNDEM

Türkiye’de yaşanan yargı krizinin son hali Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında yaşanıyor. Yargıtay, tarihte ilk kez Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir karara uymadı ve yüksek mahkemeyi “yetkilerini aşmak”la suçladı. MHP ve iktidar çevreleri tarafından Anayasa Mahkemesi’ni hedef alan açıklamalar yapılırken, muhalefet cephesi de Yargıtay’ın kararını “yargı darbesi” olarak değerlendiriyor.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay’ın ikinci kez Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararını yok sayması üzerine ilk kez açıklama yaptı ve sert konuştu. Arslan, “Anayasa, hiçbir kurum veya kişiye AYM’nin kararlarını Anayasa’ya uygunluk konusunda denetleme görevi vermez” dedi.

Arslan, “Anayasa Mahkemesi’nin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz. Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız.” ifadelerini kullandı.

Anayasa Yargısı alanında staj yapan 25 farklı üniversiteden 60 öğrenciyle staj katılım sertifika töreninde bir araya gelen AYM Başkanı Arslan, törende bir konuşma yaptı.

Türkiye’de batılmış en önemli adımlardan birinin bireysel başvuru olduğuna dikkat çeken Arslan, Anayasa koyucunun biri ilkesel, diğeri de pratik olmak üzere iki temel gerekçeyle bireysel başvuruyu kabul ettiğini söyledi. Arslan, “İlkesel gerekçe temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması, bu konudaki standardın yükseltilmesiydi; pratik gerekçe ise hak ihlali iddialarının ülke sınırları içinde ele alınmasını sağlamak, bu suretle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ülkemiz aleyhine yapılan başvuru ve verilen ihlal sayısını azaltmaktı” dedi.

Arslan, bireysel başvuruyla birlikte Anayasa Mahkemesi’ne özgürlükleri koruma ve geliştirme misyonu yüklendiğini, bu misyonla Anayasa Mahkemesi’nin hak eksenli bir yaklaşımla bireysel başvuruları inceleme görevini en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içinde olduğunu belirtti.

‘KARARLARA UYULMAMASI BİREYSEL BAŞVURU HAKKINI ZEDELİYOR’

Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararlarının uygulanması konusunda genel olarak bir sorun bulunmadığını, bununla birlikte istisnai de olsa bazı kararlara uyulmamasının bireysel başvuru hakkını zedelediğini ifade etti.

Arslan bu konuya şöyle açıklık getirdi:

“Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararlarına uyulmamasının gerekçesi olarak sunulan iki hususa kısaca değinmek ve size öğretilenlerin doğru olduğunu göstermek isterim. Birincisi, adli ve idari yargı sisteminde nihai ve bağlayıcı kararları verme yetkisinin ilgili yüksek mahkemelere ait olduğu, dolayısıyla kesinleşmiş kararları ortadan kaldırmaya yönelik ihlal kararları verilemeyeceği ileri sürülmektedir. Açıkçası bu görüşün anayasal veya yasal hiçbir dayanağı olmadığı gibi bireysel başvuru kurumunun doğasıyla da bağdaştığı söylenemez.

Elbette, yüksek mahkemeler dâhil kamu gücü kullanan tüm organlar Anayasa’yı yorumlama yetkisine sahiptir. Dahası kamu gücü kullanan tüm organlar anayasal ve yasal hükümlere uygun olarak karar vermek durumunda olduklarından doğal ve zorunlu olarak Anayasa’yı yorumlamaları gerekebilmektedir. Ancak bu yorumların yol açtığı uyuşmazlıklar norm denetimi veya bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine taşındığında Anayasa’yı nihai ve bağlayıcı şekilde yorumlayarak uyuşmazlığı karara bağlama yetkisi Anayasa Mahkemesine verilmiştir.

‘KARARLARIMIZ KESİN’

Başkan Arslan, AYM kararlarının kesin olduğunu, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, kısacası herkesi ve her kurumu bağladığını vurguladı ve şöyle devam etti:

“Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız. Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir. Unutmayalım ki mahkeme kararları hatasız veya doğru olduğu yahut beğendiğimiz için değil, mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorundadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz.”

Anayasa ve kanunlarda uyuşmazlıkların nasıl karara bağlanacağının belirtildiğini dile getiren Başkan Arslan, “Bu çerçevede anayasal uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda Anayasa Mahkemesi’nin konumu uyuşmazlığı çözen karar mercii iken diğer kamu makamlarının konumu uyuşmazlığın tarafı olmaktan ibarettir. Herhangi bir yargısal uyuşmazlıkta tarafların yorumunun uyuşmazlığı çözen mahkemenin yorumundan üstün olduğu düşünülemeyeceği gibi bunun en temel hukuk mantığıyla bağdaştırılması da mümkün değildir” dedi.

Anayasa’nın hiçbir kurum veya kişiye AYM’nin kararlarını Anayasa’ya uygunluk konusunda denetleme görevi vermediğini ifade eden Arslan, Anayasa ve kanunların açık hükümleri karşısında Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının hiçbir gerekçesinin ve geçerliliğinin olamayacağını vurguladı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram