AYM Başkanı Arslan’dan Erdoğan ve Yargıtay Başkanı’nın yüzüne…

AYM Başkanı Zühtü Arslan, Can Atalay krizi sonrası ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın yüzüne konuştu: "Görüş farklılıklarının bulunduğu gerekçesiyle AYM kararlarının uyulmamasının hiçbir anayasal ve yasal zemini yoktur."

KRONOS 08 Şubat 2024 GÜNDEM

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, iki kez hak ihlali vermelerine rağmen Yargıtay tarafından yok sayılan Can Atalay kararı sonrası ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın da katıldığı yemin töreninde açıklama yaptı.

Arslan konuşmasında “Bireysel başvuru Türk yargı tarihinin en büyük yargı reformlarından biridir. Temyizden geçerek kesinleşmiş yargı kararlarından sonra AYM’nin verdiği karar ve yaptığı yorumdan sonra görüş farklılıklarının bulunduğu gerekçesiyle AYM kararlarının uyulmamasının hiçbir anayasal ve yasal zemini yoktur” dedi.

‘AHDE VEFA İLKESİ ZEDELENDİ’

Zühtü Arslan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“AYM yeliğine Danıştay kontenjanından seçilen ve bugün yemin edecek olan Yılmaz Akçil’i tebrike diyorum. Bu törenin benim için ayrı bir önemi var. Sayın Akçil burada bu salonda cübbesini giydireceğim son yemiz olacak. Dolayısıyla ettiğimiz yemine giydiğimiz cübbeye dair görüşlerimi sizlerle son kez paylaşacağım. AYM olarak göreve başlarken anayasayı ve temel hak ve özgürlükleri koruyacağımıza, büyük Türk milleti önünde söz veriyoruz. Verilen sözün tutulması anlamına gelen ahde vefa ahlaki ve hukuki bir ilkedir. Günümüzde ahde vefa ilkesinin yaşlanan ters dalgalarla zedelendiğini görüyoruz.

Adaletin sembollerinden biri hiç kuşkusuz cübbedir. Cübbelerimiz adaleti ve onun omuzlarımıza yüklediği ağır sorumluluğu temsil etmektedir. İnsanlar o cübbe karşısında haksızlıkların giderileceğine inanırlar.

Bireysel başvuru Türk yargı tarihinin en büyük yargı reformlarından biridir. AYM toplumun her kesiminden yapılan başvuruları özenle incelemekte ve karara bağlamaktadır. Tüm bu kararlarla birlikte Anayasa koyucunun öngördüğü gibi bireysel başvurunun sorunu ülkemizi hukuk düzeni içinde çözme işleri önemli derecede yerine getirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanım bireysel başvuruyla ilgili olarak yanlış anlaşılan bu vesile ile bir kez daha ifade etmek istiyorum.

İlk olarak AYM anayasa şikâyeti olarak da anılan bireysel başvuruda temyiz incelemesi değil anayasaya uygunluk denetimi yapmaktadır. Bu anlamda norm denetiminde olduğu gibi bireysel başvuruda da Anayasa Mahkemesi’nin baktığı herhangi bir anayasal hak veya özgürlüğün ihlal edilip edilmediği hususudur. Ancak norm denetiminden farklı olarak bireysel başvuruda normların yorumu ve uygulanması sonucu tesis edilen kamu günü işlemlerinin anayasallık denetimi yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan anayasallık denetiminin de kanun yolu denetiminden farklı olduğu açıktır. Diğer yandan norm denetiminde olduğu gibi bireysel başvuruda da AYM önündeki bireysel başvuru yoluyla getirilen anayasal uyuşmazlığı anayasanın hükümlerini yorumlamak ve uygulamak suretiyle karara bağlamaktadır. Kuşkusuz bireysel başvuru sürecinden önce temyiz mercileri dahil tüm mahkemeler anayasayı yorumlayabilmektedir.


 

Bireysel başvuruya konu uyuşmazlıkla ilgili aşamalarda ilk derece mahkemesi, istinaflar, temyiz mercileri anayasayı yorumlamakla da yükümlüdürler esasen. Ancak anayasanın 148. Maddesine göre bireysel başvuru olağan kanun yolları tüketildikten sonra yani kural olarak karar temyiz aşamasından geçip kesinleştikten sonra bireysel başvuru ile AYM önüne gelebilmektedir. Kesinleşen bire karara karşı bireysel başvuru yapıldığında da artık anayasayı yorumlamak ve uygulamak konusunda nihai yetki anayasa mahkemesine verilmiştir. Bu bağlamda temyizden geçerek kesinleşmiş yargı kararlarından sonra AYM’nin verdiği karar ve yaptığı yorumdan sonra görüş farklılıklarının bulunduğu gerekçesiyle AYM kararlarına uyulmamasının hiçbir anayasal ve yasal zemini yoktur.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram