‘Artık Erdoğan kendisine kolay kolay müttefik bulamayacak’

Gazeteci Ruşen Çakır, "Artık Erdoğan’ın önümüzdeki dönemde kolay kolay kendisine müttefik bulabileceğini sanmıyorum — ne içeride ne dışarıda. Çünkü artık kazanan değil, yenilmez değil; kaybeden, yenilmiş bir Erdoğan var..."

KRONOS 14 Nisan 2024 GÜNDEM

Kuruluşundan bu yana ilk kez bir seçimde büyük hezimet yaşayarak ikinci parti konumuna düşen AKP’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyor. Gazeteci Ruşen Çakır, Erdoğan’ın yeni dönemde kendisine müttefik bulamayacağı görüşünde. Ruşen Çakır, “Artık Erdoğan’ın önümüzdeki dönemde kolay kolay kendisine müttefik bulabileceğini sanmıyorum — ne içeride ne dışarıda. Çünkü artık kazanan değil, yenilmez değil; kaybeden, yenilmiş bir Erdoğan var ve dolayısıyla birileri ittifak yapmak istese bile, onunla bir alışverişe girmek istese bile az verip çok almak isteyecekler. Erdoğan buna ne derece razı olur?” yorumunu yaptı.

Ruşen Çakır, Medyascope TV‘deki yazısında “Erdoğan yeni dönemde ne yapabilir?” sorusuna yanıt aradı.

“İlk akla gelen YRP’yi yeniden ittifaka dahil etmesi” diyen Çakır, “Fakat anlaşılan Erdoğan, Fatih Erbakan’ı doğrudan muhatap almanın, onun önünü iyice açmak anlamına geldiğini düşünüyor ki yerel seçimler öncesi kendisiyle baş başa görüşmeye yanaşmadı. Bundan sonra belki geri adım atmak isteyebilir, ne var ki YRP yönetimi 31 Mart ile çok büyük bir fırsat yakaladıklarının bilinciyle ve yakın zamanda bir seçim de olmadığı için iktidarla birlikte fotoğraf vermeye çok gönüllü olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Bir diğer seçeneğin 27 Nisan’da olağanüstü kongreye gidecek olan İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na katmak olduğuna dikkat çeken Çakır, şunları söyledi: “Fakat son seçimlerde iktidardan çok muhalefete, daha doğrusu CHP’ye muhalefet etmek İYİ Parti’ye çok pahalıya patladı. Yine de kongre sonuçlarından hareketle böyle bir yakınlaşma gündeme gelebilir ancak bunun iki tarafa da fazla hayrı dokunacağı söylenemez.

Varolan diğer siyasi aktörlere, partilere baktığımızda Erdoğan’ın çok da fazla seçeceği olmadığı anlaşılıyor. Gelecek, DEVA ve SP’den bazı milletvekillerinin AKP’ye katıldığını varsayalım: Ne değişecek? Hatta, olacak şey değil ama bu partilerden herhangi biri veya tümü birden Erdoğan’a destek verse onun hangi yarasına merhem olabilirler? Sonuçta, beş yıl önceki “birileri ittifak yapmak istese bile, onunla bir alışverişe girmek istese bile az verip çok almak isteyecekler. Erdoğan buna ne derece razı olur?” sorusu bugün de gündemde.”

‘AKP-MHP İTTİFAKININ GELECEĞİ BELİRSİZ’

“Erdoğan-Devlet Bahçeli ittifakının geleceği bu sefer sahiden belirsiz” yorumunu yapan Çakır, şöyle devam etti:

“Bahçeli’nin “Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır” sözünü, yani milli iradenin karşısına devleti çıkarmaya çalışmasını bu bağlamda okumak gerekiyor.

Erdoğan’ın, Mehmet Uçum gibi danışmanlarının ve Bahçeli’nin “seçimli otoriterlik”ten totaliterliğe geçiş çağrılarına onay vermesi, en azından şu aşamada zor görünüyor.

AKP içerisinden gelen, demokratikleşmeye dönüş ve Kürtleri yeniden kazanma gibi önerilerin önünde MHP ciddi olarak engel teşkil ediyor.

Girişte uzun bir alıntı yaptığım beş yıl önceki yayını şöyle bitirmiştim:

‘Her şeyi tek başına kendinde toplayan, otoriter bir rejim inşa eden Erdoğan, bir yığın birbirinden farklı faktörün bir araya gelmesiyle beraber derin bir krizin içerisine girdi. Artık ülkeyi yönetemiyor; uzun zamandan beri böyle, ama bu artık görünür hale geldi ve krizi derinleştikçe, yenilgisi derinleştikçe iyice yalnızlaşıyor. Bir zamanlar kendi tercihi olan yalnız hareket etme, şu ânda onun bir kaderine dönüşüyor. Şu ânda yanına birilerini almak istese bile, yanına koyabileceği, gerçekten sorununa derman olabilecek isimler bulabilmesi, onları ikna edebilmesi, onlardan fonksiyonel bir şekilde yararlanabilmesi ve buradan da krizini çözebilmesi mümkün gözükmüyor. Sonuçta kendi kaderini kendi belirledi her insanın yaptığı gibi.’

Beş yıl sonra aynı şeyleri tekrarlamak istiyorum: Erdoğan bu ülkeye çok büyük bir kötülük yaparak tek adam rejimini seçti. Bunu önce AKP’de, sonra tüm Türkiye’de gerçekleştirdi. Ne var ki tek adam rejimini güçlendirdikçe yalnızlaştı, yalnızlaştıkça -ve tabii ki zaman geçtikçe- sorunları çözme kapasitesini büyük ölçüde kaybetti. Bu saatten sonra çoğulluğu önce yakın çevresi ve partisinde, sonra tüm ülkede yeniden kurabilmesi mümkün değil. Zaten pek istediği de söylenemez. Örneğin parlamenter rejime dönmek isteyeceğine de çok ihtimal vermiyorum.

Kendisi yerine ve kendisinden sonra AKP’yi toparlayabilecek herhangi isim de ortalıkta yok, ortaya çıkacağa da benzemiyor. Özetle 31 Mart’ta ilk kez birinci parti olmayı kaybeden AKP ve Erdoğan Türkiye’nin geleceğini belirlemekte temel aktör olma özelliklerini kaybettiler.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com