Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu: Bildiğimiz Dışişleri Bakanlığı tarih oldu, nasıl mı?

Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu: "6 Nisan 2024 tarihinde yayınlanan bir kararnameyle bildiğimiz Dışişleri Bakanlığı tarih olmuştur. Şimdi bu nasıl, neden böyle oldu, nokta nokta bakalım…"

KRONOS 14 Nisan 2024 GÜNDEM

Eski MİT Müsteşarı, Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan (FOTOĞRAF: OZAN KÖSE / AFP)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzaladığı kararnameyle Hakan Fidan’ın başında olduğu Dışişleri Bakanlığı’nda önemli değişiklikler içeren yapısal düzenlemeler yürürlüğe girmişti. Geçtiğimiz 6 Nisan’da yürürlüğe giren kararnameye göre Dışişleri Bakanlığı’nın genel müdürlük sayısı artırıldı ve her coğrafyaya yönelik genel müdürlükler oluşturuldu. En dikkat çeken değişim ise Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü’nün İstihbarat ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü olarak güncellenmesi oldu. Peki, kararnamenin detaylarına bakıldığında bu değişiklikler ne anlama geliyor? Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu’na göre “Bildiğimiz Dışişleri Bakanlığı tarih oldu.”

Dışişleri Bakanlığı’nın nasıl tarih olduğunu tane tane anlatan bir yazı kaleme alan Faruk Loğoğlu’nun en çok dikkat çektiği başlık, bakanlıktaki genel müdürlük sayısının 25’e, genel müdür yardımcılığı sayısının da 21 olarak belirlenmesi oldu.

Gerçek Gündem‘deki yazısında Loğoğlu, “Yani, Türkiye’yi esip kavurmaya devam eden enflasyondan Dışişleri de böylelikle nasibini almış oluyor! Bu rakamlar daha da yükselir mi, doğrusu bilemiyorum! Bu birimlerin Kararnamede kaydedilen görev alanlarına baktığınız zaman, bunların çağımızın gereği olarak bir Dışişleri Bakanlığının ve diğer devlet kurumlarının meşgul olması gereken konulardır. Ancak her bir konu için ayrı bir Genel Müdürlük, altında da bir Genel Müdür Yardımcılığı oluşturmanın inandırıcı bir anlam ve gerekçesi de yok. Sanki “işe göre adam” değil, “adama göre iş” zihniyetiyle atılmış bir adım izlenimini vermektedir” ifadelerini kullandı.

‘KURUMSAL ZAAFİYETE YOL AÇAR’

“İktidar, dış politika gibi son derece hayati bir alanda, ilgili kurumların niceliklerini niteliklerinin önüne koymaktadır” diyen Loğoğlu, bu durumun kurumsal zafiyete yol açacağı uyarısında bulundu.

Loğoğlu bu uyarıyı şöyle yaptı:

“Dahası, merkez teşkilatında üst yönetimin bu kadar parçalı olması her şeyden önce ciddi bir koordinasyon sorunu yaratır. Eskiden gerekli koordinasyon Müsteşar ve ona bağlı yedi Müsteşar Yardımcıları düzeyinde sağlanır ve sonuçlar Bakana sunulurdu. Müsteşarlık makamı, eski adıyla Dışişlerinin özgün karakterini simgeleyen “Genel Sekreter”lik makamı, yani tüm devletin Genel Sekreterliği makamı kaldırılarak siyasi tayinlerin önü açıldı. Şimdi bu kadar çok birim arasında anlamlı bir işbirliği ve eşgüdüm sağlanması, Müsteşar ve Yardımcılarının yokluğunda, hiç de kolay olmayacaktır. Ve konular yeterince pişirilmeden Bakana götürülecektir. Ancak belki de olması istenen tam da budur. İrili ufaklı her konu kısa devre yoluyla doğrudan Bakana çıkacak ve kararı o verecektir. Diğer bir deyişle, başkanlık sisteminin tek adamlık vasfına uygun ve paralel olarak Dışişleri Bakanı da bu yeni yapılanmada tek adam konuma gelecektir. Diyeceksiniz ki “zaten kararları Bakan almaz mı?” Evet, ama önüne gelen önerinin pişmiş, eşgüdümü yapılmış olması gerekir. Oysa yeni yapılanmada her Genel Müdürlük işini doğrudan Bakanla yürütmeyi tercih edecektir ya da buna mecbur kalacaktır. Bu da kurumsal zafiyete yol açabilecektir.”

‘UZMANLARI DAR BİR ÇEMBERE HAPSEDECEKLER’

Kararname ve gerekçesinde, dış ilişkiler bağlamında izlenmesi gereken her konunun müstakil bir Genel Müdürlük haline getirilmesinin “uzmanlaşmanın” gereği olarak sunulduğunu anımsatan Loğoğlu, “Dışişlerinde uzmanlaşma gerektiren konularda gereği her zaman yapılmıştır. Örneğin, Ege sorunları için Denizcilik Havacılık Dairesi olmuştur ve bu birimde dışarıdan genelde asker kökenli bir uzman da görevlendirilmiştir. Ayrıca, teşkilatın çeşitli birimlerince yapılan işlem ve çalışmalar için ulusal ve uluslararası hukuka uygunluk bağlamında ihtiyaç duyulduğunda uzman bir hukukçu Hukuk Müşaviri olarak görev yapmıştır. Şimdi yapılan ise hemen her biri konuyu Genel Müdürlük yaparak o görevi yapan kişileri uzmanlık adına dar bir iş çemberi içine hapsetmek sonucunu doğuracaktır. Oysa dış ilişkiler büyük ve konuları birbiriyle bağlantılı bir bütündür ve diplomatların akışkanlık içinde meslek hayatları boyunca farklı konulara eğilmeleri ve geniş bütüncül bir bakış açısına sahip olmaları etkin diplomasinin gereklerindendir. Türkiye gibi dünyadaki birçok ülkeye kıyasla çoklu sorunlarla daha fazla meşgul olan ülkelerde, bu özellikle böyle olmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Yeni yapılanmada dikkat çeken bir başka husus da Cumhuriyet hariciyesinde gerçekten uzmanlık isteyen Kıbrıs ile Ege sorunları ilki “İkili İlişkiler Genel Müdürlüğü”, Ege sorunları ise “Uluslararası Hukuk ve Andlaşmalar Genel Müdürlüğü”nün görev tanımlarının birer alt başlığı haline dönüştürülerek adeta sıradanlaştırılmışlardır” diyen Loğoğlu, buna da şöyle karşı çıktı: “Oysa bu iki konu dış politikamızın iki egemen ve üst başlıklı konularıdır. Bu değişiklikten ne gibi sonuçlar beklendiğini bekleyip görmemiz gerekiyor. Ancak yıllardır bu konularla uğraşmış biri olarak bana göre bu değişiklikler hayra alamet değildir.”

‘TEK ADAM ÖZENTİLİĞİ ÖNDE’

Bakanlık içinde tek adam zihniyetinin öne çıktığına vurgu yapan Loğoğlu, özetle şöyle devam etti:

“Yeni yapılanmada öyle bir nokta vardır ki “tek adam Bakanlığı” özentisini açık seçik ortaya koymaktadır. Kararnamede her Genel Müdürlüğün görev tariflerine, görevler madde madde ayrıntılı bir şekilde belirtildikten sonra her defasında bir alt bent olarak “Bakan tarafından verilen diğer görevleri yapmak” ifadesi bulunmaktadır. Bu kaydın mantıklı ve anlaşılır bir gerekçesi olamaz. Bakan zaten istediği talimatı verir. Öte yandan, görevler bu kadar ayrıntılı bir şekilde listelendikten sonra, geriye bir şey kalmışsa onu da ilgili Genel Müdürlük kendiliğinden araştırır, yapar. Bu ibareden maksat herhalde Bakanın her seviyede her konuda son söz sahibi olduğunun, yani “tek adam” zihniyetinin altını çizmek ve hatırlatmaktır.

Yanlış varsayımlara dayanan, böyle köklü bir reform hamlesi için gereken araştırma ve değerlendirmelerin ürünü olmayan, tarihi gelişim ve birikimimizi göz ardı eden bu “değişiklik” iktidarın dış politika hataları zincirine kalıcı nitelikte yeni bir boyut daha kazandırmaktadır. Yetersiz dış poltikanın teşkilatta yapısal değişikliklerle yeterli hale getirilmesi ve onarılması mümkün değildir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com