Yoksa Akbank batacak mı?

HARUN ODABAŞI 07 Ocak 2019 GÖRÜŞ

Sabancı ailesinin Malta vatandaşlığına geçmesi geçen haftanın en çok konuşulanları arasındaydı. Sabah gazetesinde çıkan haber, New York Times’in Erdoğan’ın vizyonunu reddeden Türklerin Türkiye’den kaçtığı haberi ile birleşince farklı okumalara sebep oldu. Halbuki bildiğimiz kadarıyla Malta vatandaşlığı yeni bir trend değil. Hükümet tarafından kıskanıldığı söylenen ülkemizin pasaportunun itibarı yerlerde sürününce bir ayağı dışarıda olan Türklerin başka ülkelerin pasaportunu alma merakı epey eskilere dayanıyor. Sabancı haberinin AKP yanlısı Sabah gazetesinde çıkması kafaları karıştıran bir başka husustu. Çünkü bu tarz haberler bir silsileden onay almadan çıkmaz. Hatta onay için ekselanslarına kadar gitmesi muhtemel. Hele Güler Sabancı’nın Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yeni ekonomi planını açıkladığı toplantıda dudaklarda tebessüm oluşturan orantısız iltifatının ardından böyle güdümlü bir haber gelince perde arkasında neler olup bittiğini merak ediyor insan.

Sabancı Grubu Türkiye’de Koç ailesi ile birlikte en köklü ailelerin başında geliyor. Finans ve reel sektörde derinlemesine var olan bir grubun Türkiye’yi terk etmesi için epey bir nedenin birikmiş olması gerekir. Ben şahsen böyle bir nedenler yumağı görmüyorum. Ama işlerin grubun 2018 hedeflerini anlattığı basın toplantısında gösterildiği gibi iyi gitmediği biliniyor. Zaten şu kriz ve belirsizlik günlerinde reel sektörde olup kârına kâr katan varsa biz de tanımak isteriz.

Sabancı ailesinin Malta’dan vatandaşlık almasından ziyade geçen ay gruba ait en önemli şirketlerden Akbank’ın yüzde 30 bedelli sermaye artışına gitmesi, üzerinde daha fazla durmayı hak eden bir gelişmeydi. Büyük sermaye gruplarının nakitte kalmaya çalıştığı bir dönemde Sabancı ailesi yaklaşık 1,2 milyar TL parayı şahsi servetlerinden Akbank’a aktarma kararı alıyordu. Diğerleri ile birlikte bedelli artırımından beklenen toplam miktar ise 3 milyar TL. Kararın açıklandığı basın bülteninde ilginç bir noktaya dikkat çekiliyordu. Aynen şöyle diyordu bültende: “Beklenen toplam 3 milyar lira tutarındaki fon ile bankamızın halihazırda kuvvetli olan sermaye yapısı ile yasal sınırların oldukça üzerinde olan sermaye yeterliliği rasyolarının daha da güçlendirilmesi, global piyasa koşullarında oluşabilecek dalgalanmalara ve öngörülemeyen aktif bozulmalarına karşı bankanın kuvvetli finansal gücünün daha da artırılması, bankanın önümüzdeki dönemdeki büyüme stratejilerine yönelik olarak ilave kapasite yaratılarak uzun vadeli sürdürülebilir karlılığının devamlılığının sağlanması öngörülmektedir.”

Sermaye artırımındaki şifre kanaatimce ‘global dalgalanmalar ve öngörülmeyen aktif bozulmalar’ sözcüklerinde gizli. Global riskler herkesin malumu artık. FED’in faiz artırma kararları, Trump faktörü, ticaret savaşları ve Suriye bataklığı ilk akla gelenler. Peki öngörülmeyen aktif bozulma ne demek? Akbank’ın adı bundan birkaç ay önce batan Türk Telekom şirketi ile de gündeme gelmişti. Akbank, iflas eden Türk Telekom’a verilen 4,5 milyar dolarlık borcun Garanti Bankası ve İş Bankası ile birlikte en büyük (1,7 milyar dolar) paydaşıydı. Geri gelmesi en azından kısa vadede mümkün olmayan bu paranın adı Akbank bile olsa bilançoda büyük bir kara delik oluşturduğunda şüphe yok. Aynı zamanda piyasada birbiri ardına gelen konkordato ve iflasların bankalara ne kadar yük bindirdiği de henüz rakamlarla ortaya konamıyor. AKP hükümeti piyasada panik havasını kontrol etmek için bankaları adeta ablukaya almış durumda. Hiçbir banka kendisi gibi davranamıyor. Batması gereken şirketlere hükümet baskısı ile destek olmak zorunda bırakılıyor. Mart ayındaki yerel seçimlerin ardından baskılanan göstergelerin ötelenen iflasların şiddetini artırarak patlama yapacağı tahminimizi buraya yazmak muhalifliğimizin değil analizimizin bir gereği kabul edilmeli.

Bir de açık pozisyonlardaki son durum nedir bilemiyoruz. 2001 krizinden sonra bir daha aynı yerden sokulmamak için BDDK’nın bankaları çok iyi denetlediğini biliyoruz. Umarız bu döviz dalgalanmaları sırasında açık pozisyonda yakalanan, daha doğrusu tehlike eşiğinin üstünde yakalanan banka olmamıştır.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram