Üniversite bahçesinde uluslararası bir ‘ibadethane’: Sessizlik Evi

Sessizlik Evi'ni ilk gördüğümde aklımdan geçen şuydu: Eskiden böyle bir yer İstanbul Üniversitesi'nin bahçesinde yapılsa, 'Şeriat geliyor' diye ülkede kıyamet kopardı. Bugün yapılsa -evin konseptinden ve adından dolayı- yapanlar 'İslam düşmanı' diye nitelenir. İki zihniyet arasında fark yok.

SEVİNÇ ÖZARSLAN 26 Aralık 2023 GÖRÜŞ

Almanya’nın Frankfurt şehrinde bulunan Goethe Üniversitesi’nin Westend kampüsünün bahçesinde küçük ve ahşap bir yapı var. İlk gördüğümde ne olduğunu anlamamış, bir modern sanat eseri sanmıştım. Zaten kimsenin buranın bir ‘ibadethane’ olduğunu anlaması imkansız. Adı da Sessizlik Evi (Haus der Stille).

5 Ekim 2010’da açılan Sessizlik Evi’nin içinde semavi dinlere ait hiçbir resim ya da sembol bulunmuyor. Amaç; evin tüm inananlara açık olması ve kimsenin kendini dışlanmış hissetmemesi. Bunun üzerinde özellikle duruyorlar ve bu modelin de Almanya’daki diğer üniversitelere örnek olabileceğini söylüyorlar. Yanı başında Evangelische Kilisesi’ne ait öğrenci yurdu bulunan evde bütün dinlerden öğrenciler ibadetlerini yapıyor, ne karışan ne görüşen var. Yoga ve meditasyon grupları da isterse mekanı kullanabiliyor.

ŞADIRVAN BİLE VAR

Daha çok Müslüman öğrencilerin girip çıktığı, üç kattan oluşan binanın en alt katında Müslümanlar için özel bir lavabo ve şadırvan bile var. Evet aynen bildiğiniz şadırvan. Abdest almak isteyenler burada abdestini alıyor. Daha sonra da dolaptan namazlığını, eteğini ya da feracesini alıp istediği yerde namaz kılabiliyor. Kadınlar genelde oval şekilde tasarlanan üst kata çıkıyor, erkekler alt katta.

GELECEĞE GÜVENLE BAKMAK İÇİN

Üniversitenin dil kurslarına gittiğim dönemde birçok kez uğradığım Sessizlik Evi’ni yapanlara o kadar çok dua ettim ki… Hıristiyan bir memlekette, uluslararası bir üniversitenin kampüsünde Müslümanları da düşünerek böyle bir yer açmaları gerçekten çok ince ve nazik bir davranış, çok güzel bir jestti…

2016’dan bu yana Almanya’daki birçok üniversitedeki mescitler kullanım kuralları ihlal edildiği için kapatılmış, ancak Sessizlik Evi açık, hatta geçen yıl 10. yıl nedeniyle (pandemi nedeniyle iki yıl gecikmeli olarak) üniversitede bir kutlama yaptılar. Üniversitenin eski başkanı, mütevelli heyeti başkanı ve kurumun ortak kurucularından biri olan Prof. Rudolf Steinberg, Sessizlik Evi’nin Almanya’da benzersiz olduğunu düşünüyor.

Steiberg’in bir röportajda söylediği şu cümlesi bence önemli: “Bir anayasa hukukçusu olarak bu dindarlık biçiminin laik bir üniversitede de yeri olduğuna inanıyorum, bu yüzden geleceğe güvenle bakıyorum. Evet, zaten dine açık ama burası bir sessizlik evi; cami yok, kilise yok. Bu, yalnızca inananlara değil, aynı zamanda üniversite hayatında huzur dolu bir an yaşamak isteyen herkese yönelik olduğu anlamına gelir.”

Sessizlik Evi’nin bazı kuralları da var tabi ki… Namazlıkların ya da ibadet materyallerinin ortalıkta bırakılması yasak. İşiniz bittikten sonra katlayıp dolaba kaldırılmanız lazım. Başkalarının inanç ve duygularına saygı duyulması önemli. Yemek, içmek, sigara içmek, duvarlara bir şey yapıştırmak ya da delmek yasak. İzin alınarak etkinlikler yapılabiliyor. Temiz bırakılması önemli, kullanım kurallarında bunu hatırlatıyorlar.

“ŞERİAT GELİYOR… DİN ELDEN GİDİYOR…”

Sessizlik Evi’nin ilk gördüğümde, aklımdan geçen düşüncelerden biri, böyle bir yer bir zamanlar ikna odalarının kurulduğu İstanbul Üniversitesi’nin bahçesine yapılsaydı, ‘Şeriat geliyor’ diye ülkede kıyamet kopardı. Şu anda yapılsa bu sefer de evin konseptinden ve adından dolayı ‘Din elden gidiyor’ diye kıyamet kopar. İki zihniyet arasında hiçbir fark yok.

İki gündür Kadir Has Üniversitesi’nde devam eden mescit tartışmaları da bunu gösteriyor. Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışan Zeliha Gizem Sayın ile öğrenciler arasında, ayakkabıların mescit önüne değil de ayakkabılığa bırakılması talebiyle başlayan gerilim büyüdü büyüdü ve Sayın’ı hedef göstermeye, ifadeye çağırmaya, İslam düşmanı, Türkiye düşmanı, PKK yandaşı olmaya kadar vardı… Yine seçim öncesi, şehitler, cenazelerde CHP yuhalatmalar, üniversitelerde ibadet engellendi haberleri… Senaryo hep aynı. Bakalım, seçim öncesi toplumu daha da ‘kutuplaştıracak’ hangi olaylar yaşanacak..

Sessizlik Evi’nin üst katı. Tüm inançlardan insanlar için kutsal bir alan olması amaçlanan, yaklaşık 100 metrekarelik binanın kapladığı alan köşeleri yuvarlatılmış bir üçgeni andırıyor. Evin altın renginde ilginç bir aydınlatma tasarımı var, bunun sebebini altın renginin tüm dinlerde dini çağrışım rengi olarak algılanması diye açıklıyorlar.

Sessizlik Evi’nin alt katı.

Müslüman öğrenciler için yapılan şadırvan ibadethanenin en alt katında bulunuyor.

Bir ibadethaneye gösterilmesi gereken saygı sadece ‘ayakkabı ile girdin, girmedin’den mi ibaret? Peki, siz o görüntülerde hiç zerafet, huzur, sukünet ve sessizlik gördünüz mü?

Oysa, Prof. Rudolf Steinberg’in dediği gibi geleceğe güvenle bakmak için Sessizlik Evi’ne, evlerine ihtiyacımız var.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com