Trabzonspor eski yöneticisi Atilla Dilaver: Kumpas Davası, ‘şikeci’leri aklama davasıdır

Trabzonspor Hukuk Kurulu Eski Üyesi Atilla Dilaver, 'kumpas iddiasıyla' açılan ve sonuçlanan şike davasına ilişkin yaptığı açıklamada, "Bu karar, şikenin yapılmış olduğu gerçeğini değiştirmeyecek... Şikede kumpas davası, 'şikeci'leri aklama davasıdır" dedi.

KRONOS 05 Haziran 2021 SPOR

‘Futbolda Şike Davası’nın kumpas olduğu iddiası ile açılan davada mahkemenin verdiği kararlar gündemdeki yerini koruyor. Trabzonspor Hukuk Kurulu Eski Üyesi Atilla Dilaver, ‘kumpas iddiasıyla’ sonuçlanan şike davasına ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu karar, şikenin yapılmış olduğu gerçeğini değiştirmeyecek” dedi.

KHK ile kapatılan Samanyolu TV Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’ya 1.406 yıl, dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç’a 1.972 yıl 10 ay ve soruşturmayı başlattığı iddiasıyla yargılanan eski polis memuru Lokman Yanık’a 161 yıl 8 ay hapis cezasının verildiği dava ile ilgili konuşan Dilaver, “şikede kumpas davası, ‘şikeci’leri aklama davasıdır” ifadelerini kullandı.

Trabzonspor Hukuk Kurulu Eski Üyesi Atilla Dilaver’in Vira Trabzon‘dan Muhammet Furkan Uzun’a verdiği söyleşideki açıklamaları şöyle:

“ŞİKEDE KUMPAS DAVASI ‘ŞİKECİ’LERİ AKLAMA DAVASIDIR”

Dün alınan karar hakkında ne düşünüyorsunuz? Fenerbahçe camiası, hukuki bir zafer kazanmışçasına açıklamalarda bulundu.

Gerekçeli karar henüz yayınlanmadığı için verilen bu kararla ilgili net bir yorum yapmak doğru olmaz. Şimdilik sadece kısa karar yayımlandı. Ancak, şikede kumpas davası, ”şikeci”leri aklama davasıdır. Şikeci’lere Türkiye’de ceza verilmedi. Bu mahkeme, şikecilere ceza verilmemesine bahane yaratmak için açılmış bir mahkemedir. Bu mahkemenin kanun ve hukukla herhangi bir ilgisi yoktur. 2014 Yılında UEFA-CAS ve İsviçre Federal Mahkemesinin kararıyla şike, geri dönülemez bir şekilde tespit edildi. Hatta o dönem Fenerbahçe CAS’ta yaptığı savunmada ‘’Türkiye’de bu dava henüz sonuçlanmadı, Yargıtay’ın kararı bekleniyor. Türk yargısının kesin kararını bekleyin’’ diye CAS’a savunma yaptı. CAS ise ‘’Biz Türkiye’deki yargı süreci ile ilgilenmiyoruz. Türkiye’de beraat etseniz dahi o karar bizim kararımızı etkilemez. Biz mevcut delileri en baştan mahkeme yaparak inceleyeceğiz ve karar vereceğiz’’ dedi. CAS’ta yapılan yargılamada mevcut deliller en baştan incelendi ve Fenerbahçe’nin şike yaptığına karar verildi.

“CAS FENERBAHÇE’YE VERİLEN CEZANIN AZ OLDUĞUNU SÖYLEDİ”

Hatta CAS, karar belgesinde UEFA’nın Fenerbahçe’ye verdiği cezanın az olduğunu vurguladı. Dolayısıyla CAS, bu kararı verdikten sonra çıkan sonuçlar, bu gerçeği değiştirmeyecek. Ama biz bu sürecin başından beri sürekli ‘’yapmayın, bütün dünyanın gözü önünde yapılan bu tarihin en büyük zincirleme şikesini Türkiye’de cezasız kapatırsanız genç insanlara Türkiye’de hukukun olmadığını, Türkiye’de mahkemelerden güçlünün adına karar çıktığını ispatlamış olursunuz ve bu acı durumu paslı çivilerle gençlerin beynine çakarsınız. Bu Türkiye tarihinin en büyük sosyolojik sorunu olur’’ dedik. Ancak dinletemedik.

“KARAR ŞİKENİN YAPILMIŞ OLDUĞU KARARINI DEĞİŞTİRMEYECEK”

Yıllar önce UEFA-CAS ve İsviçre Federal Mahkemelerinde kesinleşen kararla 2010-2011 sezonunda birçok maçta Fenerbahçe şike yapmıştır. Bu sadece Fenerbahçe ile de sınırlı değildir. Eskişehirspor, Gençlerbirliği, Sivasspor ve Beşiktaş’ında şikeye bulaştığı kesinleşmiştir. Bu nedenle alınan bu karar, şikenin yapılmış olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Sadece iç kamuoyuna karşı yapılan haksızlığı gerekçelendirmek adına bir tiyatro oynanıyor biz de bu tiyatroyu izliyoruz. Fenerbahçelilerin yaptığı yaman hırsız ev sahibini bastırır atasözüne benziyor. Aslında onlar da gerçeği biliyor.

“KARARIN ANLAMI VARSA UEFA-CAS VE İSVİÇRE FEDERAL MAHKEMESİNE GİTSİNLER”

Bu karar hukuki bir kararsa, uluslararası hukukta bir anlamı varsa buyursunlar UEFA-CAS ve İsviçre Federal Mahkemesine gitsinler bakalım şike kararını kaldırabilecekler mi. Hatta daha da ileri gidiyorum. UEFA ve CAS’a tazminat davaları açmaları gerekiyor, buyursunlar yapsınlar hodri meydan. Daha önce CAS’a açtıkları davayı “namus davamız” olarak belirttiler. Ama davayı yanlış açtıkları için geri çektiler.

Sizce, Trabzonspor’un hak etmiş olduğu şampiyonluk kupasını müzesine götürme adına bir umudu var mı?

Biz hukuksal açıdan yapılabilecek her şeyi yaptık. Dünyadaki tüm yetkili mercilerden Fenerbahçe’nin şike yaptığı kararını aldık. Gerisi Trabzonspor’un, hakkını ne kadar istediğine ve Türkiye’yi yönetenlerin hukuka ne kadar saygılı olduğuna kalmış. Kupayı gidip zorla alamayız. Türk mahkemeleri, UEFA ve CAS Fenerbahçe’nin şike yaptığını açıkladı. Bu kararların hukuka uygunluğunu İsviçre Federal mahkemelerinden aldık. Gezegende başka yetkili merci yok. Fenerbahçe’de kumpas dediği bu deliller ile Trabzonspor’u UEFA ve CAS’a şikayet etti. O davadan da beraat ettik. Fenerbahçe yetkilileri kumpas olarak gördükleri delillerle Trabzonspor’u şikayet etti. Şikeden dolayı Türkiye’de oluşan hukuksuz zemini meşrulaştırma gayreti içerisindeler. Fenerbahçe’ye sormak lazım bunların kumpas olduğuna inanıyorsanız niçin kumpas olarak gördüğünüz delillerle Trabzonspor’u şikayet ettiniz?

‘FENERBAHÇE’YE SORMAK LAZIM, HANGİ DELİLE İTİRAZ EDİYORSUNUZ”

Yine Fenerbahçe’ye sormak lazım bu dosyadaki hangi delilde ekleme, oynama var? Hangi delile, neden itiraz ediyorsunuz? Hiçbir delile itiraz etmiyorlar, hiçbir delilde oynama yok, hiçbirinde ekleme yok. Ama adına kumpas diyorlar, peki kumpas olsun… Kimi kandıracaksınız? Usulsüz dinlenmediler. Suç örgütü nedeniyle dinlendiler. Kaldı ki 6222 numaralı yasada da telefon dinlemesine izin var. Ayrıca zaten tek delil telefon konuşmaları da değil. Para alışverişi de var. İtiraflar var. Sadece telefon tapeleri hiçbir zaman tek başına delil olamaz.

“TRABZONSPOR, BU DAVAYI KAZANMAK İSTEMİYOR”

Çok net söylüyorum Trabzonspor, bu davayı kazanmak istemiyor. Bu davayı satan ne yazık ki Trabzonsporlular. PFDK’nın ‘’Fenerbahçe şike yapamaz, Trabzonspor’da şikenin mağduru olamaz’’ şeklinde aldığı kararda imzası olan kişi Trabzonspor asbaşkanı olan Mehmet Yiğit Alp’in kardeşi Yusuf Reha Alp! Trabzonspor hakkını almak istemedi. Bir hakim, sanığı hapse mahkum eder kolluk kuvveti de o mahkumu hapse götürür. Hakim kendisi götürmez. Hukuk kararını vermiş. Fenerbahçe şike yaptı, Trabzonspor ise temizdir. Hukuk daha ne yapacak? Trabzonspor’un yöneticileri, Trabzonspor’un önde gelenleri adaleti ve hukuku şahsi menfaatlerine kurban ettiler.

TRABZONSPOR SÜRECİ YÖNETEBİLDİ Mİ?

3 Temmuz süreci boyunca Galatasaray ve Bursaspor taraftarları Trabzonspor’a, Trabzonspor taraftarlarından daha çok destek verdi. Rahmetli İbrahim Yazıcı, Trabzonspor başkanlarının yapmadığını yaptı. TFF Fenerbahçe aleyhine pankart asılmasını yasakladığı zaman İbrahim Yazıcı taraftarlarına ‘’siz bu pankartı asın ben cezayı kendi cebimden ödeyeceğim’’ dedi. Trabzonspor’un yöneticileri ise o pankartları kendi stadyumuna dahi sokturmadılar!

Şike süreciyle beraber Trabzonspor’un hakkını savunan avukatlardan biriydiniz. Sürecin başlangıcından bu yana Trabzonspor’da 4 başkan değişti. Sizce Trabzonspor, bu süreci doğru yönetebildi mi?

Trabzonspor süreci hiç yönetemedi ki. Atılan tüm adımlar hukuk kurulunun zoruyla atıldı. Bütün bunlar o zaman ki hukuk kurulunun yaptığı işler. Onun dışında Trabzonspor bir şey yapmadı. Hatta yapılmasını dahi engelledi.

Sadri Şener, davadan beraat edene kadar bu dava işe çok samimi uğraştı, mücadele verdi. Hatta bu iş için pek çok kaynak yarattı. Beraat ettikten sonra Sadri Şener için şike davası bitti. Hacıosmanoğlu, dava ile uğraşmaya samimi bir şekilde başladı. Fakat gerçekleri bilmiyordu. Bu davayı kimin engellediğini, hukuksuzluğun arkasında kim olduğunu başta biz ona söyledik ama o bize inanmadı. Sonunda durumun farkına vardı ama iş içten geçmişti. Yine de bugün geldiğimiz aşamaların bir çoğunu İbrahim Hacıosmanoğlu yönetimi zamanında yapılan hamlelere borçluyuz.

“TARAFTAR SİYASİ ARGÜMANLARLA HUKUKSUZLUĞA BOYUN EĞDİ”

Muharrem Usta, Karadenizli gibi davrandı ‘’her şeyi ben bilirim’’ şeklinde yaklaştı. Başta samimiydi sonra yine o da arkadaki gücün farkına varınca süreci oyalamakla yetindi. Ahmet Ağaoğlu ise bu işle hiç ilgilenmedi. Zaten Ahmet Ağaoğlu başkan olmadan önce de bu işle hiç ilgilenmiyordu. Ayrıca yönetimler ilgilenmedi evet ama taraftarlarda yönetimleri zorlayıcı bir tutum içerisinde olmadı. Taraftarların önemli bir kısmı da siyasi argümanlarla bu hukuksuzluğa boyun eğdi.

“MEVCUT YÖNETİM ŞİKE OLAYLARINI KAPATMAK İSTİYOR”

Trabzonspor’un mevcut yönetiminin şike sürecine olan yaklaşımını nasıl buluyorsunuz? Trabzonspor cephesinden uzun bir süredir bu konuyla alakalı bir açıklama yapılmıyor. Konunun kapatıldığını düşünüyor musunuz?

Mevcut yönetimin şikeye yaklaşımı ‘’bu işi kapatın başımızı belaya sokmayalım’’ şeklinde. Taraftara ve bu işle uğraşanlara bu mesajı vermeye çalışıyorlar. Verdikleri mesaj da şu; ‘’Bu işi kapatın, bizi derde sokmayın, işimize gücümüze bakalım.”


 

DAVA 2016’DA BAŞLADI, 88 KİŞİ YARGILANIYOR

İstanbul 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce 2016 yılından beri devam eden Şike Davası’nın son duruşması, İstanbul Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki duruşma salonlarında görüldü. Sanık savunmaları ve taraf avukatlarının beyanlarının alınması tamamlandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Fetullah Gülen’in 35 yıldan 85 yıla kadar, kapatılan Zaman gazetesinin genel yayın müdürü Ekrem Dumanlı’nın 35 yıldan 78 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.

Eski milletvekili İlhan İşbilen ve işadamı Muammer İhsan Kalkavan’ın 35 yıla kadar 85 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında da 35 yıldan 80 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.

İddianamede, dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer, Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Prof. Dr. Suat Yıldırım, Avukat Cemalettin Mutlu, Avukat Orhan Erdemli ile diğer 95 sanık hakkında da çeşitli sürelerle hapis cezası talep edildi.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram