Tiranlar ve modern köleliğin yükselişi

Kendi topraklarında iç ya da dış savaş çıkaran tiran ve zorbalar hala iyi eğitimli, kaliteli, özgür düşünceli muhaliflerini ya öldürerek ya da esir ederek bertaraf etmektedir.

ŞENGÜL ÇELİK 11 Ekim 2022 GÖRÜŞ

Kendi döneminin anayasalarını incelediği Politika kitabında Aristo bir şehirde yaşayan insanları üç başlık altında toplar. Aşırı derecede soylu, zengin, kuvvetli, güzel olanlar ilk grubu oluştururken karşıtları olan aşırı derecede fakir ve iyi bir soydan gelmeyenler ikinci grubu oluşturur.

Üçüncü grup ise klasik dönemin her konuda en çok beğenileni, malda, soyda ve güzellikte altın ortanın bulunduğu sınıftır. Orta sınıfın yüceltilmesinin basit bir temeli vardır. Aristo’ya göre çok zengin ve güçlüler tıpkı sahip olduklarının aşırılığı gibi kötülükte de büyük çaplı şiddet suçlarını işler. İkinci grupta olan aşırı yoksullar da güçlerinin yetebileceği küçük serserilikler ve kötülükler yapar. Aşırı güçlü ve zenginler birbirlerini kıskanıp birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışırken aşırı fakirler ise aşırı güçlü ve zenginleri kıskanıp kötülük ve serserilik yapar. Dahası bu iki grup da iyi bir devlet yönetimiyle uyumsuzdur. Soy, kuvvet, zenginlik ve başarının aşırısına sahip olanlar üstün oldukları zannına öyle tutkundurlar ki henüz okul çağında dahi kendilerine söylenenleri yapmaya bir türlü yanaşmazlar.

İlerde de emirlere uymaz, kuralları takip etmezler. Bu halleri ile hiçbir rejime uymaz, ancak efendi-köle ilişkisinde buyruk vererek barınır. İkinci gruptakiler ise aşırı yoksulluk ve yoksunluktan sürekli boynu büküktür bu yüzden de buyruk vermekten aciz ancak bir rejimi köle gibi takip etmeyi bilir. Bu iki aşırı grubun çok olduğu yerlerde kendi başına düşünebilen, her rejim için ideal, özgür insan ya çok az olur ya da hiç bulunmaz böylelikle sadece efendi ve kölelerin olduğu rejimler ortaya çıkar. Halbuki, Aristo için devlet, benzer ve eşit insanlardan oluşmayı amaçlamalıdır. Ancak böyle bir yerde insanların birbirinden hoşlandığı, dostluğun temel taşı paylaşmanın bulunduğu bir toplum mümkündür. Efendi-köle tarzı bir devlette ise zenginler, soylular kendilerine benzemeyenleri aşağılarken aşağılananlar da hırs, kıskançlık ve öfke ile dolar sonuç olarak dostluk ve paylaşım kaybolur. Tam da bu yüzden bu iki aşırı tip insan iyi yönetimlere en büyük tehdittir. Orta sınıfın her iki aşırı sınıftan çok ve güçlü olması toplumları dengede tutarken aşırı grupların çok olduğu toplumlarda er ya da geç tiranlık doğar.

Aristo’nun var olan yönetimleri inceleyip analiz ve sentezlerle anlatmaya çalıştığı yönetim aksaklıklarını ve tiranların doğuşunu; Platon, Sokrates’in talebeleri ile yaptığı diyaloglarda, masallar, benzetmeler, tarihi olayları hatırlatarak anlatır. Türk, Moğol, Slav, Japon geleneklerinde kurt korkusuzluğu, belirli güçleri temsil eder. Hatta Türk, Moğol, İran kültürlerinde soylarının kurta dayandığı inancına rastlanmaktadır. Platon da ise kurt bir yırtıcıdır. Sokrates’in ağzından koyunları gözetleyen bir köpeğin fıtratı bozulur vahşileşirse kendi sürüsüne saldıran tehlikeli bir kurt olacağından bahseder.

Öğrencilerine kurban bağırsakları arasına karışan insan bağırsağını yiyen birinin de kurt olacağına dair bir halk masalından örnek vererek tiranların özelliklerini anlatır. Halkın başına geçen adamın etrafındakilerin kendisine kul köle olmasından etkileneceğini ve o hızla tıpkı bir vahşi kurt gibi kendi halkının kanına girmekten kaçınamayacağını söyler. Böyle bir yönetici “onu bunu suçlandırıp mahkemelere sürükler, vicdanını kirletip, canlarına kıyar, ağzını, dilini hısım akrabasının kanıyla boyar; kimini sürer, kimini öldürtür” Yaptığı kötülükleri destekleyen “halka borçların bağışlanacağı, toprakların yeniden dağıtılacağı umudunu verir.” Sokrates’e göre böyle bir yönetici için iki sondan biri kaçınılmazdır. “Ya düşmanlarının eliyle ölecek ya da zorba bir kurt olacaktır.”

Aristo’nun tiranı gibi Platon’un Sokrates diliyle tanımladığı zorbası da iyiymiş gibi başlar işe. İlk günlerinde kendini iyi göstermek için her yere selamlar gönderir, gülümsemeler dağıtır. Özellikle “yakınlarına ve halka bol bol umutlar verir, borçluları avutur, herkese, hele kendi adamlarına topraklar dağıtır, dünyanın en cömert, en tatlı adamı gibi görünür” Sonra daha da büyümek için dış düşmanları hedef alır. Bazen düşmanları ile anlaşsa da fakirleşen halkı boyunduruğu altında tutabilmek için sürekli savaşlar çıkarmak zorundadır. Artık yavaş yavaş rengi belli olur ve başlarda kendini desteklemiş olsa bile sözünü esirgemekten korkmayan bazı yiğit adamlar zorbanın yüzüne karşı yaptıklarının kötülüğünü söyler.

Böyle bir durumda zorba tüm iyi insanları yok etmeye başlar. Bunun için her yerde gözü kulağı olmak zorundadır. Kimde “yürek, üstünlük, akıl, kudret olduğunu” öğrenip onları yolundan kaldırır. Kendince devleti temizler hepsinden. Sokrates bu temizliği doktorların yaptığı temizliğin tam tersi olarak yorumlar. Doktorlar vücuttan kötü parçaları temizlerken zorbalar devletten iyi insanları ayıklar. Sonuç olarak, ya iyi insanlardan arındırdığı seviyesiz bir toplumda çevresindeki aşağılık insanlarla yaşayacak ya da kendi ölümünü kendi gerçekleştirecektir. Kendini ne kadar tehdit altında hissederse o kadar çok bekçi tutacaktır. Sokrates talebelerine, zorbanın bekçilerinin, ya yabanarısı gibi kendi toplumu dışından paraya koşarak gelenlerden ya da kendi ülkesindeki en alt seviyedeki kimselerden oluşacağını söyler. Yani bir zorbanın düşüp kalkacağı kişiler onun kendi seviyeli yurttaşlarından çok para ile dışardan getirdikleri ve en alttan yükselttikleri olacaktır.

Platon ve Aristo’nun, tiran ve zorba tanımlarının günümüzde de geçerli olduğunu görmek pekala mümkündür. Kendi topraklarında iç ya da dış savaş çıkaran tiran ve zorbalar hala iyi eğitimli, kaliteli, özgür düşünceli muhaliflerini ya öldürerek ya da esir ederek bertaraf etmektedir. Bu sonlardan kurtulanları çaresiz bırakıp başka topraklara göçe zorlamaktalar. Zorunlu göçler büyük problemleri de beraberinde getirmektedir. Bunlardan sadece birisi ise vatansızlık, göçmen, asyl statüsü gibi nedenlerden ya da yeni yerleşim yerlerinin dilinden, kültür farklılığından kaynaklı vasıfsızlaştırılmış vasıflı insanların, asgari ücretin bile altında çalışmak zorunda bırakıldığı modern kölelik sisteminin yükselişidir.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram