’28 Şubat’ın ’15 Temmuz’ sürümünde, toplumsal çözülmenin eşiğinde…

KRONOS 14 Mayıs 2020 GÜNDEM

Mehmet Bakır Özkan, Hukuk Penceresi: Artık herkesin kanıksadığı, her gün binlercesine tanıklık ettiğimiz hukuksuzluk ve insanlık dışı uygulamalar haber değerini bile yitirmiş durumda. İnsan hakları savunucularının temel haklara dair mücadelesi artık sağlık ve yaşam hakkını gündeme getirmekle sınırlandı ve onu da korumaya yetmiyor. Her biri için birkaç suç oluştuğu halde, failler hiçbir şey yapılamayacağının garantisi altında oldukça rahatlar. Başka deyişle, bu duruma zemin oluşturan bir neden de mevcut hukuk sitemi. Hukuk sisteminin nasıl bu kadar pespayeleştiğini araştırdığımızda aslında sosyal olguların burada da kendiği gösterdiğini görmek mümkün. 2008 yılından itibaren, mevcut iktidar kendisi ve partnerlerinin ihtiyaçlarına göre hukuk sistemiyle sürekli oynadı. 2013 yılında doğrudan büyük suçlamaların odağı olunca, bu kez öncekilere benzemeyen bir müdahaleye girişti. Bu müdahaleyi yaparken de devlet- toplum ilişkisini çok iyi okudu.

Dinçer Demirkent, Gazete Duvar: Yasak düşünceleri bir yerlerden edinirsiniz, çoğu zaman erken yaşlarda. Basittirler. Çocuklukta bu düşüncelerin konuşulması hoş bile karşılanır. İyiye yorulur eskilerin tabiriyle. Çünkü evrensel kabul görmüş “iyi”lerdir bunlar. Hırsızlık kötüdür örneğin, cinayet lanetlenir. İnsanlar eşittir. Bu genellikte, bu soyutlama düzeyinde ne rahatlatıcı şey. Ne iyi yapar insanı.
Hayat karmaşıklaştıkça, bu düşünceler bazı ruhları tedirgin etmeye başlar, bazıları için ise aynı basitlikte kalır, ileri yaşlardaki konfor arzusuyla. Bazı hırsızlıklar hoş görülebilir. Bazı cinayetler alkışlanır. Bazı insanların eşit olmadığı bağıra bağıra söylenir. Tabii bu konfor, tedirginliği tatmamış ruhlarda eşitliği, adaleti, barışı savunduğu fikrini de yok etmez. Daha akıllı olanlar kayıtsızlığı tercih eder, Daha az akıllı olanları ise orada burada “doğru”ları savunurlar. Bir cinayet yoktur örneğin bazı öldürmelerde. Bazı hırsızlıklar, toplumun çarkıdır, hırsızlık sayılmaz. Bazı ölüler gömülemez, bazısının cenaze namazı kılınamaz.

Kazım Güleçyüz, Yeni Asya: Bir iktidar kanalında 15 Temmuz üzerinden “50 kişiyi götürürüz” salvoları yapan kişinin kimliği ve geçmişine dair bilgiler nedense! bize 28 Şubat figürlerini hatırlattı. Vaktiyle tesettürden çok uzak kıyafetlerle İzmir’in gece hayatında boy göstermesiyle bilindiği söylenen bu kişi, bilâhare aşırı Gülen övgüleri içeren paylaşımlarda bulunmuş. Şimdi de “15 Temmuz şampiyonu” (!!!) Burada niyet gerçekten “15 Temmuz ruhu”na sahip çıkmak mı; yoksa o “ruh”u zaten fazlasıyla yıpratıp aşındıran istismarlara bir yenisi mi ekleniyor? Peki, bu atraksiyon 15 Temmuz için havanın artık döndüğünü gösteren bir “ters dalga”nın işareti olabilir mi?! Tunceli-Pülümür’de dağa “Ne mutlu Türküm diyene” yazılması ise, 90’lı yıllarda çok tartışılan, kimi Atatürkçülerin bile eleştirip karşı çıktığı ve artık gerilerde kalmış olduğu düşünülen bir resmî ideoloji dayatmasının AKP iktidarında, daha doğru Saray rejiminde tekrar hortlatılması anlamına gelmiyor mu? Fark, bu adımın “Türkler 1000 yıl İslama hizmet etti” argümanıyla savunulmasında. Resmî ideoloji “din maskesi”yle iş başında.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:

https://soundcloud.com/user-436877268/140520-kp

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com