AKP, taşra üniversitelerine de çağ atlattı: Davranışsal Biyoloji dersine veteriner giriyor

Gazeteci Tuğba Tekerek, sekiz yıl süren titiz bir çalışmayla AK Parti döneminde sayıları hızla artan taşra üniversitelerinin röntgenini çekti… Sonuç; iktidarın arka bahçesi konumuna gelen üniversitelerde lisans ve lisansüstü eğitim niteliksizleşti, “outlet üniversiteler”de her hoca her dersi vermeye mecbur bırakıldı…

ÖZEN EVREN 30 Ocak 2023 GÜNDEM

Gazeteci Tuğba Tekerek'in İletişim Yayınları’dan çıkan “Taşra Üniversiteleri / AK Parti’nin Arka Kampüsü” kitabı bakışları yeni kurulan üniversitelere çevirdi. (FOTOĞRAF: TUĞBA TEKEREK)

“Nöroloji dersine fizik tedavi hocası giriyor…”, “İnsan maketi olmadığı için kalp masajını ‘teorik olarak’ öğreniyorduk”… Bu düşündürücü sözler Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi ile aynı üniversitenin İlk ve Acil Yardım Önlisans Programı’ndan 2019 yılında mezun olan bir başka öğrenciye ait.

Gazeteci Tuğba Tekerek, İletişim Yayınları’dan çıkan “Taşra Üniversiteleri / AK Parti’nin Arka Kampüsü” kitabında taşra üniversitelerinin akademik ve sosyal hayatını, amfilerden kampüs camilerine, kafelerden yurtlara, ayrıntılı bir şekilde resmetti. AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye’nin 40 ilinde 53 olan devlet üniversitesi 129’a çıkarken, vakıf üniversitelerinin sayısı ise 24’ten 75’e yükseldi. “Her ile bir üniversite” politikası kapsamında kurulmuş olan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi ve Yalova Üniversitesi’ni odağına alan Tekerek, son aşamada Munzur Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü de çalışmaya dahil ederek 150’den fazla derinlemesine mülakat yaptı.

MANEVİ REHBERLER

Tekerek yaptığı çalışmayı kitabında şu cümlelerle özetledi; “Yaptığım araştırmada, psikoloji hocası olmayan psikoloji bölümleriyle, kadınları arka tarafa atan kampüs paravanlarıyla, ilçeye gelir olsun diye dağ başına kurulan yüksekokullarla, öğrencileri başörtüsü konusunda ikna etmeye çalışan manevi rehberlerle, üniversitelerde böcek arayan Gülenci kadrolarla, sivil polislerin takibindeki Kürt gençlerle karşılaştım. Bugün Türkiye’de üniversite, üniversite olmaktan çıkıyor, bir ülke üniversitesizliğe doğru gidiyor.”

Üniversite sayısında yaşanan patlama ile bilimsel ve nitelikli eğitimin çıtasının aynı oranda düştüğünün kanıtı olacak nitelikteki başlıklardan birkaçı şöyle;

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜNE HEMŞİRE BAŞKAN

Munzur Üniversitesi’nin Psikoloji Bölümü’ne kurucu başkan olarak bir psikiyatri hemşiresi atandı. Akademik kadroya ise onun dışında atanan tek öğretim üyesi ise bir felsefeci oldu. Psikolojinin temel derslerinden olan “Davranışsal Biyoloji” ise meslek yüksekokulunun veterinerlik bölümünde görevli bir akademisyene teslim edildi.

JOKER HOCALAR

“İnsan hakları ve Demokrasi”, “Ortaçağ Tarihi”, “Antropoloji”; “İslam Öncesi Türk Tarihi ve Kültürü”, “Öğretmenlik Uygulaması”, “Bilim Tarihi”… Bu şekilde devam eden tam 16 ders… Bir akademisyen, tüm bu dersleri aynı dönemde verebilir mi? Bir akademisyen bu konuların hepsi hakkında üniversite düzeyinde eğitim verecek kadar yetkinleşmiş olabilir mi? Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin (AİÇÜ) 2021-2022 güz ders programına göre tüm bunları yapabilen bir akademisyen var.

Giresun Üniversitesi’nin Espiye ilçesindeki Meslek Yüksekokulu’nun kütüphanesi.

Bu hocanın herhangi bir lisansüstü eğitimi de bulunmuyor. Sadece tarih alanında s-lisans eğitimi almış, bir süre Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı okullarda görev yapmış, yıllardır üniversitede öğretim görevlisi olarak ders veriyor.

Yalova Üniversitesi İletişim Sanatları Bölümü öğrencisi Erkin’in anlattıkları ise yaşanan sorunların benzerliğini gösteriyor; “En önemli sorunumuz, mesela psikoloji dersine psikoloji hocasının gelmemesi. Yabancı dilden mezun olmuş, halkla ilişkilerde yüksek lisans yapmış biri geliyor, bize psikoloji anlatıyor. Hoca da herhalde dersten önce kitabı okuyor, geliyor, sunuyor. Benle aynı zamanda kitabı okuyorsa bunun bir anlamı yok ki.”

Taşra üniversitelerinde akademisyenlerin her dönem 8-10 farklı ders anlatıp 30 – 40 saat derse girmesi sıkça rastlanan bir durumdu. Giresun Üniversitesi Öğrencisi Sinan her derse giren hocalara için yeni bir tabir buldu; “Tüm Dersler Kitabı vardı ya, onun gibi; Tüm Dersler Hocası.”

İLKOKUL ÖĞRETMENİ DERS ANLATTI

Giresun Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü’nden 2014 yılında mezun olan bir gencin anlattıkları ise oldukça vahim; “Bildiğiniz ilkokuldan bir öğretmen geldi bize, fizik dersi anlattı! Hem de modern fizik diye çok önemli bir alan dersi. Notlarda da 30 alanı 70 yaptı, hepimizi geçirdi. Biz sadece dersi geçmiş olduk, ama dersle ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum şu an.”

MODA EĞİTİM VAR, KUMAŞ YOK

Giresun Üniversitesi’nin ilçelere dağıttığı yüksekokullardan olan Şebinkarahisar’daki Moda Tasarımı Bölümü’nde yaşananlar da oldukça düşündürücü. Karşı çaprazda komando üssü var. Öğrenciler, “Aynı yaşlardayız. Onlar da gurbette biz de.” Diyor. Öğrenciler için olduğu gibi öğretim elemanları için de zor bir hayat var Şebinkarahisar’da. Dolayısı ile buraya gelecek akademisyen bulmak zor. Pek çok bölümün kadrosunda ciddi eksikler var. Bir öğrencinin verdiği bilgiye göre; İngilizce dersine bir lise öğretmeninin girmişliği var.

Moda tasarımı eğitiminin de benzer nedenlerle sınırları var. Öğrencilerin ders için koleksiyon hazırlamaları gerekiyor ama ilçede gerekli malzeme bulunamıyor. Mücahit isimli öğrenci durumu şöyle özetliyor; “Trend olan kumaşları, aksesuarları, renkleri, ekstra malzemeleri buradan temin edemiyoruz. Arkadaşlar İstanbul’a gidiyorlar. Bursa’ya gidenler oluyor. Malzemeleri oralardan temin ediyorlar.”

HİÇBİR MALZEMEMİZ YOKTU

Üniversite yıllarını Şebinkarahisar’da geçirmiş bir başka genç de Pelin. O Şebirkarahisar’ı “mağduriyet ve mahrumiyet bölgesi” diye anlatıyor. Mezun olduğu Şebinkarahisar Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu içinse “Lisenin devamın gibi, üniversiteyle pek alakası yok” diyor. İlk ve Acil Yardım Önlisans Programı’ndan 2019 yılında mezun olan Pelin, imkansızlığı şöyle anlatıyor; “Kalp masajını bir maketin üzerinde öğrenmemiz gerekiyor. Hocalarımız çeşitli meslek liselerindeki maketleri ödünç alıp getiriyordu ya da teorik olarak söylüyorlardı nasıl olması gerektiğini. Birinci sınıfta laboratuvarımız bile yoktu. Hiçbir malzememiz yoktu açıkçası.”

“SINIF KAPATIP MESCİT AÇTIK”

Türkiye’de son 16 yılda akademik kadrolara eklenen 100 binden fazla akademisyenin önemli kısmı AK Parti’nin kadrolaşma hedefi doğrultusunda alınanlardan oluşuyor. Onların dışında kalanların sayısı taşrada bazı fakültelerde çok az, bazen neredeyse numunelik. Onlardan biri olan Deniz; “Kazara üniversiteye alınmış gibi duruyorum. Sürekli bir kuduz köpek muamelesi gördüm. Sürekli taşlanıp kovalandım” diye anlatıyor ötekileştirilmesini. Deniz’in yükseköğretimin geldiği noktayı özetleyen bir başka örnek daha var; “Biz sınıf kapatıp mescit yaptık! Bir tek bir dindar arkadaş dedi ki; ‘Namazı her yerde kılarsın ama ders için sınıf lazım.’ Biz sınıf kapatıp mescit açıyoruz, kimse de yadırgamıyor.”

ÜNİVERSİTEDEKİ AK PARTİ

Kitapta dikkat çeken başlıklardan biri de ÜniAK… Pek çok üniversitenin öğrenci toplulukları ya da öğrenci kulüpleri listesine baktığınızda Gezi Topluluğu, Edebiyat Topluluğu ya da Yeşilay Kulubü’nün yanında ÜniAK Topluluğun da görmeniz mümkün. ÜniAK’lar sanki öğrencilerin inisiyatifiyle kurulup faaliyet yapan gruplar gibi görünüyor. Ancak AK Parti Gençlik Kolları Üniversiteler Birimi’nin adı da ÜniAK. Ve aslında üniversitelerdeki ÜniAK öğrenci toplulukları, AK Parti’deki ÜniAk teşkilatının parçası olarak faaliyet gösteriyor.

ÜNİVERSİTE CAN ÇEKİŞİYOR!

Kitaba yönelik son söz ise; Türkiye’deki yükseköğretim sistemini ve taşra üniversitelerini mercek altına alan Tekerek’e ait olsun: “Bugün iktidar sahipleri, üniversiteyi üniversite yapan unsurları yok etmeye çalışıyor. Gençlerin canlılığını ezmeye, akademisyenlerin özgürlüğünü boğmaya, üniversiteye kendi istedikleri bir gömleği dikmeye çalışıyorlar. Üniversite bu şartlar altında fena halde can çekişiyor!

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com