Festival yasağı nedeniyle TBMM'ye, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanıtlaması istemiyle verilen önergeye yanıt veren Eskişehir Valiliği, söz konusu yasakların ‘yurttaşların güvenliği için alındığını’ savundu.
Türkiye genelinde peş peşe iptal edilen kültür aktiviteleri, festival ve konserler için alınan yasaklama kararları TBMM gündemine taşınmaya devam ediyor. Yasaklama kararlarında valilikler çeşitli gerekçeler öne sürerken, Eskişehir Valiliği, yasağın ‘halkın güvenliğini sağlamak için’ yapıldığını iddia etti. Birçok yasak ‘toplumsal ahlak’ gerekçesiyle yapılan şikayetlerden, ya da sosyal medyadaki hedef göstermelerin ardından gelmişti.
Eskişehir Valiliği, 9 Mayıs’ta 15 gün süreyle açıkladığı; yürüyüş, oturma eylemi, konser, festival gibi her türlü etkinliğe getirilen yasaklama kararına ilişkin TBMM Başkanlığı’na verilen önergelere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yönlendirmesiyle yanıt verdi.
FESTİVAL YASAKLAYARAK HUKUK DIŞI EYLEMİ ÖNLEMİŞLER
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre yasak kararının insanların yaşam tarzına müdahale olduğuna yönelik eleştirilere yanıt veren valilik, bütün etkinliklerin yasaklanmasından ziyade, usulüne uygun taleplerin değerlendirilerek hukuk dışı eylemlerin önlendiğini ve söz konusu yasaklamalarda etkinliklerin güvenli bir ortamda yapılmasının amaçlandığını savundu. Valilik önergeye verdiği yanıtta, bu kararların yaşam tarzına müdahale değil, yurttaşların yaşam tarzını korumak ve güvenliği için alındığını ileri sürdü.
‘BAŞKALARININ ÖZGÜRLÜKLERİNİ KORUMAK İÇİN’
Valilik, yasak kararının alındığı tarihlerde düzenlenmesi gereken Anadolu Fest’in neden iptal edildiğine ilişkin önergeye verdiği yanıtta ise kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için etkinliklerin izne bağlandığını ve festivali düzenleyenlerin gerekli izin süreçleri sonuçlanmadan bilet satmaya başladığını söyledi. Bu nedenle etkinliğe katılmak isteyenlerin festivali düzenleyenler tarafından mağdur edildiğini savunan valilik, dolayısıyla bu tür durumlarda dolandırıcılık gibi suçlara konu olabilecek hukuka aykırı eylemlere zemin oluştuğunu, iptal kararının da bu kapsamda alındığını savundu.
