SETA uluslararası medyayı fişleyip ‘denetim’ istemişti: RTÜK harekete geçti

RTÜK, uluslararası medyaya 'denetimi' esas alan bir "lisans" süreci başlatarak, Euronews, Amerikanın Sesi ve DW Türkçe'ye 72 saat süre tanıdı. RTÜK'ün uygulaması 2019'da SETA'nın hazırladığı ve hem uluslararası medyayı hem de gazetecileri fişleyen raporunu akıllara getirdi.

KRONOS 09 Şubat 2022 GÜNDEM

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ilk kez uluslararası haber siteleri için denetim yetkisini kullandı. Oy çokluğuyla alınan kararla, Amerikanın Sesi,  DW Türkçe ve Euronews internet sitelerine lisans için 72 saat süre tanındı. Bu sürede başvurmayanların erişimleri engellenecek.

RTÜK Üyesi Okan Konuralp, Temmuz 2019’da yayınlanan SETA raporuna dikkat çekerek, “RTÜK, VOA, DW ve Euronews’e lisans başvurusu için 72 saat süre tanıdı. Oy çokluğuyla alınan karar SETA’nın 2019’daki fişleme niteliğindeki uluslararası medya raporunun bir uygulaması” yorumunda bulundu. Peki Konuralp’in dikkat çektiği o SETA raporunda neler vardı?

Hükümete yakınlığıyla bilinen, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA), “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlığıyla Temmuz 2019’da yayımladığı ‘rapor’da gazetecileri fişleme niteliği taşıyan izleme paylaşımlarını bir araya getirerek yayımlandı.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

Raporda, BBC Türkçe, DW Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkçe, Independent Türkiye ve CRI Türk (Çin Uluslararası Radyosu) çalışanlarının özgeçmişleri ve daha önce çalıştıkları kurumlar listelenirken, gazeteciler “mesleki kriterler”le ilgisi olmayan ölçütlerle yargılandı, “basın/ifade özgürlüğü”ne vurgu yapan sosyal medya paylaşımları üzerinde bile kuşku yaratmaya yönelik ifadeler kullanıldı. Pek çok gazeteci ve siyasetçi rapora tepki gösterirken ‘internet andıcı’ benzetmesi yaptı.

GAZETECİLER TEK TEK FİŞLENDİ

İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker imzalı 196 sayfalık raporda, ‘inceleme’ altına alınan medya kuruluşları ve gazetecilerin, “Türkiye için kritik olaylardaki tavrının ölçülmeye çalışıldığı” iddia edildi. Dış basını inceleme iddiasıyla hazırlanan raporda, adı geçen kurumlarda çalışan tüm gazetecilerin özgeçmişleri, sosyal medya etkileşimleri ve daha önce çalıştıkları kurumlar yer aldı. Ayrıca, gazetelerin yayın politikalarının eleştirildiği raporda, bu kurumlar “algı çalışması yürütmekle” suçlandı.

Raporda, gazetecilerin Twitter paylaşımları için “Daha çok hangi yayın kuruluşlarını paylaştıkları ve siyasi bir tavır ortaya koyup koymadıkları mercek altına alınmıştır. Bu noktada BBC Türkçe, DW Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye ve Euronews Türkçe çalışanlarının eski çalıştıkları kurumlarla sosyal medya paylaşımlarında öne çıkardıkları kurumlar arasında bir paralellik olduğu ve mecraların Türkiye’nin Kemalist sol ve seküler merkez medyasına ait gazeteler etrafında birleştiği görülmüştür. Bu bağlamda adı geçen medya organlarının yayın ilkeleriyle çelişecek şekilde tek sesli bir yayın diline sahip oldukları söylenebilir” yorumunda bulunuldu.

Gazetecilerin Twitter hesaplarından retweet yaptıkları paylaşımlara da yer verilen raporda birden çok kez “BirGün, T24, Bianet, Evrensel, Cumhuriyet, Diken, DW Türkçe ve Sınır Tanımayan Gazeteciler gibi hükümet karşıtı söylemleriyle ön plana çıkan mecraların haberlerine yer verdiği görülmektedir” ifadesi kullanıldı.

ULUSLARARASI MEDYAYA DENETİM İSTENDİ

Gazetelerde yayımlanan ve hükümeti eleştiren içerik barındıran haberlerin de eleştirildiği raporda “HDP’li milletvekillerinin terör örgütüyle bağlantısı ve daha önce devletin terörle mücadelesi hakkında bölge halkında tepkiye neden olacak yalan ve spekülatif haberler aktardıkları defalarca kanıtlanmış olsa da BBC Türkçe HDP milletvekillerine güvenilir haber kaynağı muamelesi yapmıştır” gibi ifadeler yer aldı.

Raporun son bölümünde “Uluslararası Medya Kuruluşlarına Öneriler” başlıklı bölümde “Mecraların yayın ilkelerinde çalışanlarının siyasi kimliğini belli edecek kamusal paylaşımlarda bulunmaması kuralı yer alırken bu kurala uymayan birçok çalışan olduğu görülmüştür. Medya aracının çalışanlarını bu noktada denetlemesi ve haber diline siyasi kimliğinin yansımamasına özen göstermesi gerekmektedir” denildi.

Raporda ayrıca “Global mecraların Türkiye uzantıları bağlı oldukları ana kademe tarafından denetlenmelidir. Zira zaman zaman medya organının ana haber birimiyle Türkiye uzantısının farklı haber politikaları takip etmesi söz konusu olabilmektedir” görüşü kaydedildi.

‘YAYIN TAKİP VE RAPORLAMA OLUŞUMU KURULMALI’

“Türkiye’nin uluslararası kamu yayıncılığını yürüten TRT World gibi başarılı örneklerin sayısı artırılmalıdır” önerisinde bulunulan raporda “Türkiye’de yayın yapan yabancı medya kuruluşlarının güvenilirliği ve tarafsızlığı takip edilip kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bu maksatla bir yayın takip ve raporlama oluşumu kurulmalıdır. Medyanın tabiatı gereği oluşumun devlet tarafından kurulması isabetli olmayacaktır. Sivil toplumun kuracağı bu oluşum desteklenmeli ve teşvik edilmelidir” denildi.

SETA’nın raporuna çok sayıda gazeteci sosyal medyadan tepki gösterdi. Rapor için birçok gazetecilik örgütünden tepki açıklamaları yapılmıştı.

SETA RAPORU SAVUNDU

Rapora dönük sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine bir paylaşımda bulunan dönemin SETA Direktörü İsmail Çağlar raporu, “Tamamen açık kaynaklardan toplanan bilgileri kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bilgilerde herhangi bir hata varsa bizimle paylaşın. Düzeltir, özür dileriz. Gerisi ideolojik yargılarınızdır, bizi ilgilendirmez” diyerek savundu.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram