Saray, AKP’ye yeni anayasa için iki kırmızı çizgi çekti

Yeni anayasa görüşmeleri başlamadan Saray'dan AKP'ye uyarı geldi. Erdoğan'ın danışmanı Mehmet Uçum, anayasanın ilk üç maddesi ve cumhurbaşkanı seçimi için gerekli yüzde 50+1 kuralının değiştirilemeyeceğini vurguladı.

KRONOS 29 Nisan 2024 GÜNDEM

Yerel seçim sonrası siyasetin bir numaralı gündemi yeni anayasa tartışmaları oldu. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel’in bu hafta görüşmesi beklenirken, AKP Genel Başkan vekili ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da diğer partilerle anayasa turuna başlayacak. Görüşmelerin yapılacağı haftaya girerken Erdoğan’ın Saray’daki danışmanı Mehmet Uçum’dan yeni anayasanın özelliklerine ilişkin iki kırmızı çizgi uyarısı geldi. Mehmet Uçum, anayasanın ilk üç maddesi ve cumhurbaşkanı seçimi için gerekli yüzde 50+1 kuralının “vazgeçilmez” olduğuna dikkat çekti.

Uçum, “Cumhuriyetin, Cumhuriyetimizin kurucu lideri Atatürk’ün, üniter yapının, adalet ve insan haklarına dayanan, demokratik, laik, sosyal devlet ve hukuk devletinin temel olduğu, resmî dilin Türkçe, bayrağın ay yıldızlı Al Bayrak, millî marşın İstiklal Marşı, başkentin Ankara olduğu bir anayasa (yani ilk üç madde) Milletimizin vazgeçilmezidir.

Yeni anayasada halk iradesinin temel kazanımı olan başkanlık sisteminin ve tüm kuvvetler açısından demokratik meşruiyet ilkesinin korunması ve geliştirilmesi, % 50 +1 kuralının devam ettirilmesi halkın demokrasi mücadelesinin kazanımlarının bir gereğidir” dedi.

Uçum bu çıkışıyla, yüzde 50+1 kuralının değiştirilmesini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha itiraz etti.

Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Uçum, “Yeni anayasanın ana ilkeleri neler olabilir?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Cumhuriyet ve demokrasi temeli üzerinde yükselecek ve 42 yıl sonra darbe anayasasından tamamen kurtulmamızı sağlayacak adıyla, felsefesiyle, çağımıza uygun içeriğiyle “yeni bir anayasa”.

Kurumsal yapıların ve seçkinlerin taleplerine ve iradelerine değil halkın talep ve iradesine göre hazırlanan “sivil bir anayasa”.

Türkiye’nin her ferdinin kendini asli unsuru olarak saydığı kapsayıcı Türk Milleti ve Türk Vatandaşlığı yaklaşımının esas olduğu “kuşatıcı bir anayasa”.

Kişinin her türlü hak ve özgürlüklerinin eksiksiz yer aldığı, yeni kuşak hak ve özgürlük alanlarının tanımlandığı, hak ve özgürlüklerin esas, sınırlamaların istisna olduğu “özgürlükçü bir anayasa”.

Kişilerin maddi ve manevi varlığını korumayı ve geliştirmeyi güvenceye alan, doğanın, çevrenin, iklimin, denizlerin, kıyıların, ormanların, su kaynaklarının, doğal kaynakların, yer altı zenginliklerin korumasını, doğru ve kamu yararına kullanılmasını güvenceleyen, doğal afetlere karşı insanı koruma amacına hizmet edecek hukuksal tedbirleri içeren “koruyucu bir anayasa”.

‘MİLLİ, SOSYAL BİR ANAYASA’

Herkesin gelir güvencesine sahip olması, genel olarak fırsat eşitliği, çalışanlar bakımından adil bir asgari ücret, ücretsiz sağlık hakkı, ücretsiz eğitim hakkı, eksiksiz sosyal güvenlik hakkı, hassas sosyal gruplara ilave destekler, farklı sosyal yardım ve sosyal hizmet imkanlarının geliştirilmesi, çalışma hakkının eksiksiz gerçekleştirilmesi, toplumda gelir grupları arasındaki farkları yukarıya doğru azaltacak adil bir gelir dağılımı sistemine geçiş gibi bir çok sosyal adalet yaklaşımına ve yeni sosyal politikalara imkan veren “sosyal bir anayasa”.

Elektronik demokrasi/birey inisiyatifli demokratik sistem işleyişinin geliştirilmesi için elektronik katılım hakkı, halkın milletvekilini geri çağırma hakkı, halkın yasa teklif hakkı, halkın itiraz edici referandum hakkı, halkın soyut norm denetimi için Anayasa Mahkemesine başvuru hakkı, yasama sürecine halkın katılım imkanlarının ve mecralarının çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesi, yargılama süreçlerinde halk iradesinin de etkili olacağı yapılar ve fonksiyonlar gibi kurumlar yoluyla “gelişkin demokrasiye imkân veren bir anayasa”.

Her egemen devlet pozitif hukukunu oluştururken ve uygularken beka esaslı bir politik hukuk anlayışıyla hukuk üretimini yapar ve beka anlayışıyla uygular. Nitekim pek çok batı devletinin yaptığı budur. Beka tehdidi oluşturacak ya da beka tehditlerine zemin ve güç kazandıracak bir hukuk uygulaması egemen bir devlet açısından meşru değildir ve asla kabul edilemez.Bu nedenle devletin maddi ve manevi varlığını korumayı ve geliştirmeyi güvenceye alan, ülkesel tam bağımsızlığı bütün boyutlarıyla korumaya ve güçlendirmeye imkân veren “milli bir anayasa”.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com