Saraçoğlu’nda katliam gibi restorasyon

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın restorasyon projesine başladığı Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projesi olan Saraçoğlu Mahallesi’nin son hâli fotoğraflara yansıdı. Açılan davadaki bilirkişi incelemesi için mahalleye giren Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri tarihi mahalledeki yıkım karşısında şaşkına döndü.

KRONOS 29 Nisan 2021 KÜLTÜR

Restorasyon çalışmalarında Saraçoğlu Mahallesi'nin tarihi dokusu hiçe sayılmış.

Özgün değerlerinin korunmadığı, peyzaj bütünlüğünün parçalandığı ve restorasyon bilimine aykırı şekilde inşâ faaliyetlerinin devam ettiği Saraçoğlu Mahallesi’nde koruma amaçlı imar planı davası ve koruma kurul kararlarına karşı açılan davalar devam ediyor.

“Çevresel etki değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” kararına açılan davada, Saraçoğlu Mahallesi’nde bilirkişi keşfi incelemesi yapıldı. Davacı taraf olarak Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Cumhuriyet’in ilk toplu konut alanı olan Saraçoğlu Mahallesi’nde yürütülen inşâ faaliyetlerinin Saraçoğlu Mahallesi’ni katliam alanına dönüştürdüğünü bildirdi.

Mahkeme tarafından yerinde yapılan keşfe Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ve şube avukatı Gökçe Bolat katıldı.

“GÖZLERİMİZ TAHRİBATI, ACIMASIZLIĞI KÜLTÜR BİLMEZLİĞİ, KATLİAMI GÖRDÜ”

Keşif sırasında Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) yetkilileri “Fotoğraf çekilmesin.” diyerek, Saraçoğlu Mahallesi’ndeki yıkımın görüntülenmesini engellemeye çalıştı.

Keşif sonrası açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Cumhuriyet’in ilk toplu konutları ve Kentsel SİT alanı olan her bir taşı, binası, toprağı, ağacı, bitkisi ve varlık değerleri bir bütün olarak koruma altında olan Saraçoğlu Mahallesi’nde gördüklerimiz içler acısı idi. Yaptıkları bu vicdansızlığın görünmemesi için sürekli fotoğraf çekimine müdahale etmek isteyen Emlak GYO yetkililerinin tavrı ise ayıplarının kamuoyu tarafından bilinmemesi içindi. Saraçoğlu Mahallesi’nde gözlerimiz tahribatı, acımasızlığı kültür bilmezliği, katliamı gördü.” ifadelerini kullandı.

“ARKA BAHÇELERDEKİ BİTKİ VARLIĞI VE AĞAÇLAR YOK EDİLMİŞ”

Mahallede ciddi bir ağaç kıyımı ve biti varlığının da yaşandığını kaydeden Candan şöyle devam etti: “Keşif sırasında her bir metrekareyi dolaşırken, bir zamanlar altında Saraçoğlu Mahallesi’nde oturanlarla buluştuğumuz, önünde fotoğraflar çektirdiğimiz, gölgesinden yararlandığımız, Hıdırellez’i kutladığımız, dilek fenerlerini uçurduğumuz alanlar tahrip edilmiş, ağaçlar kesilmiş, peyzaj bütünlüğü bozulmuş, yollar açılmış, merdivenler yıkılmış, pencereler büyütülerek kapı haline getirilmiş, ağaçların altını çimenler ve toprak değil, çakıl taşları kaplamıştı.”

TAŞINACAK AĞAÇLAR NUMARALANDIRILMIŞ

“Dip sokağa çıkan depresyon atma sokağı dediğimiz merdivenli alan tahrip edilmiş, ağaçlar kesilerek arka bahçede yollar açılmıştı. Bir kapının önüne saksı içinde palmiye ağacı koyulmuştu.” diyen Candan, “Isı merkezinin olduğu alandaki kestirme yoldan geçerken, arka bahçelerdeki ağaçlardan bir ucunu göremediğimiz alanda, ağaçlar yoktu artık ve arka iç yollar açılmıştı. Çatılar sökülmüş, özgün malzemeler orta yerde, kırık dökük bir çoğunun da akıbeti bilinmiyordu. Ağaçların üzerinde numaralar vardı, en son 1674 sayısını görebildik. Neden numaralı diyen soranlara taşınacak ağaçlar denildiğini duyduk. Saraçoğlu Mahallesi’ne ‘sözde restorasyon adı altında’ telafisi mümkün olmayan zararlar veriliyor. Saraçoğlu Mahallesindeki sözde restorasyon işlemleri durdurulmalı, yerel yönetimler suskunluğunu bozmalı.” çağrısında bulundu.

 

“SOSYAL ETKİ VE SAĞLIK ETKİ DEĞERLENDİRMESİ GEREKLİ”

Saraçoğlu Mahallesinde hukuksal süreçler devam ederken, her bir işlem için ayrı ayrı davalar açılmışken Saraçoğlu Mahallesi’ndeki projeye ilişkin ÇED gerekli değildir kararının alınmasına ilişkin gerekçeler bir kez daha bilirkişilerin, tarafların ve mahkeme heyetinin önünde ifade edildi.

O gerekçeler şöyle sıralandı:

1. Proje Tanıtım Dosyasında devam eden hukuki süreçlere değinilmemiştir. Proje tanıtım dosyası eksiktir

2. Projenin etki alanı belirlenmemiştir. ÇED yönetmeliğine aykırıdır.

3. Proje tanıtım dosyasında proje alanında anıt ağaçların varlığından bahsedilmiş, ancak anıt ağaçların yerlerine ilişkin koordinat belirlemesi yapılmamış, anıt ağaçlarla ilgili alınacak önlemlere değinilmemiştir.

4.Yine yeni yapılanma projesi yapılacak alandaki (otel) bitki varlığından ve bitki varlığının taşınmasından söz edilmişse de bitki varlığının hangi bitkilerden oluştuğu, endemik olup olmadığı, kısaca statülerinin ne olduğu tanımlanmamıştır. Bitki varlığının nereye taşınacağı ve alınacak önlemlere değinilmemiştir.

5.Özellikle yeni yapılanma projesi uygulamasında çıkacak hafriyatın geçici depolama alanı ve taşınırken alınması gereken önlemlere yer verilmemiştir.

6.Projenin trafiğe etkisi ise bilimsel olarak incelenmemiştir. Sadece karayolu üzerinden bir değerlendirme yapılmış ancak projenin getireceği yoğun etkisi tamlanmamıştır. Karayolunun alana uzaklığı, proje alanında şehir içi yol olduğu tespit edilmemiştir.

7.Ankara’nın merkezinde yapılacak yapıma ilişkin inşai müdahalelere ilişkin hangi önlemlerin alınması gerektiği açıklanmamıştır.

8.Proje ile yogun kullanım planlanırken otopark ihtiyacının Belediyeden tahsis edilerek karşılanacağının ifade edilmesi gerçekçi değildir.

9.Restorasyon tadilat projelerinin onaylandığı ifade edilmişse de, anılan projelerin hepsi 660 sayılı ilke kararına aykırıdır. Projeler röleve, restitüsyon, restorasyon projesi hazırlama esaslarına aykırı olarak hazırlanmıştır.

10. Proje alanı bütüncül olarak ele alınması gerekmektedir. Bakanlıklar Güvenpark ve TBMM’ye kadar uzana hükümet kartiyesi ile birlikte UNESCO dünya miras listesine girme potansiyeli taşıyan alana parçacıl müdahale edilmiştir. Kamusal özelliğini yitirerek ticarileşen bu alanla Başkent UNESCO Dünya Miras listesine girme potansiyelini kaybetmektedir

11.Projenin çevresel etki değerlendirmesi açısından, iklimlendirmeye etkisine değinilmemiştir. Pandemi süreci de göstermiştir ki projelerin yaratacağı sosyal etki değerlendirmesinin ve sağlık etki değerlendirmesinin de yapılması gerekmektedir.

12.Saraçoğlu Mahallesi’nin proje müellifi Paul Bonatz’dır, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca değişiklik yapılması için mirasçılarının muvaffakati alınması gerekirken, alınmadan proje alanında müdahale başlamıştır. Mirasçı Brigitte Dübbers tarafından Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi nezdinde müdahalenin meni davası açılacaktır.

13.Öte yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bizzat “Saraçoğlu’nu Koruma, Yenileme ve Yaşatma Projesi” adı altında davaya konu ÇED Gerekli Değildir kararınına konu projeyi tanıtmakta ve projeye ilişkin tüm işlemleri Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı ile birlikte yürütmektedir. ÇED sürecinde ise Bakanlık kendi projesini ÇED mevzuatına göre denetleme işlevi de üstlenmiş olmaktadır.

Bu itibarla bu sürecin objektif ve tarafsız yürütülemeyeceği de tabidir. Raporu hazırlayan kuruluşa bakıldığında ise Kocaeli’de kurulmuş ve faaliyet gösteren Müşavirlik firması olduğu görülmektedir. Başkentin kalbindeki bu alana ilişkin Ankara’nın dışından bir firma üzerinden proje tanıtım dosyası hazırlatılması da tereddüt uyandırmaktadır.

 

Eksik incelemeler ve yetersiz değerlendirmeler ile “etki alanı” tamamı dahi yapılmamış olan proje tanıtım dosyası kapsamında verilmiş olan ÇED gerekli değildir karan açıkça ÇED Yönetmeliğine ve hukuka aykırıdır.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com