‘Türkiye’nin inandırıcı olması için Gazze davasına müdahil olması gerekir’

Hukukçu Rıza Türmen, "En olası neden Türkiye'nin Ege kıta sahanlığı sorunun bir UAD kararıyla çözümlenmesinden duyduğu geleneksel endişe. Türkiye, bu konudaki bir UAD kararının aleyhine olacağını düşünüyor. Ancak Türkiye'nin Gazze konusunda söylediği sözlerin inandırıcı olabilmesi için davaya müdahil olması gerek."

KRONOS 03 Mart 2024 GÜNDEM

Gazze... (© Mahmoud Ajjour/Quds Net News via ZUMA Press Wire - Depo Photos)

Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail’e karşı açtığı soykırım davasına Türkiye’nin henüz müdahil olmaması tartışmalara neden oldu. Uluslararası Ceza Hukuku uzmanı Rıza Türmen, Türkiye’nin bu davaya müdahil olması gerektiğini belirttiği yazısında, Ankara’nın Ege kıta sahanlığına ilişkin yaşadığı endişeye dikkat çekti.

Rıza Türmen, “Bu çelişkiye yol açan en olası neden Türkiye’nin Ege kıta sahanlığı sorunun bir UAD kararıyla çözümlenmesinden duyduğu geleneksel endişe. Türkiye, bu konudaki bir UAD kararının aleyhine olacağını düşünüyor. Güney Afrika/ İsrail davasına müdahil olmasının UAD’ın yetkisini tanıdığı gibi yorumlanmasından çekiniyor” dedi.

Ankara’nın bu endişesinin yersiz olduğunu belirten Türmen, “Türkiye’nin Gazze konusunda söylediği sözlerin inandırıcı olabilmesi için somut bir eylemle desteklenmesi gerekir. Her şeyden önce yapılması gereken Türkiye’nin Gazze ile ilgili olarak UAD’ın önündeki davaya müdahil olmasıdır” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE SÖYLEDİKLERİYLE ÇELİŞİYOR’

Rıza Türmen’in T24‘teki yazısında öne çıkanlar şöyle:

“Güney Afrika İsrail’e Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği savıyla dava açtı. Almanya davaya İsrail’den yana müdahil olacağını açıkladı. Türkiye de Soykırım Sözleşmesi’ne taraf devletlerden biri. Dolayısıyla Statü’nün 63/2 maddesi gereğince taraf olmaya hakkı var. En azından Gazze sorununa verdiği önemle tutarlı olmak, bu konudaki beyanlarına inandırıcılık kazandırmak için müdahil olma hakkını kullanmalı. Ancak Türkiye’nin davaya müdahil olacağını gösteren bir işaret yok. Bu durum Türkiye’nin Gazze konusunda söyledikleriyle yaptıkları arasında bir çelişki yaratıyor.

Bu çelişkiye yol açan en olası neden Türkiye’nin Ege kıta sahanlığı sorunun bir UAD kararıyla çözümlenmesinden duyduğu geleneksel endişe. Türkiye, bu konudaki bir UAD kararının aleyhine olacağını düşünüyor. Güney Afrika/ İsrail davasına müdahil olmasının UAD’ın yetkisini tanıdığı gibi yorumlanmasından çekiniyor.

‘GEREKÇESİ BUYSA YERSİZ’

Müdahil olmak konusundaki isteksizliğin gerekçesi buysa, bu endişeye yer olmadığını belirtmek gerekir. Bir kere, bu davada Soykırım Sözleşmesi’ne taraf olmaktan doğan bir hakkın kullanılması söz konusu. Bu Sözleşme’ye taraf olmakla Türkiye UAD’In yetkisini zaten tanımış durumda. Ama bu sadece Soykırım Sözleşmesi’nden doğan anlaşmazlıklarla sınırlı. Bu Sözleşme’den doğan hakkın kullanılmasının, Ege Kıta Sahanlığı sorunuyla ilgili olarak UAD’ın yetkisini tanıdığı gibi bir yoruma yol açması olanaksız.

Ayrıca Ege Kıta Sahanlığı sorununun Türkiye ve Yunanistan’ın anlaşmasıyla UAD’a getirilmesi ve UAD’ın “hakkaniyet” ölçütüne göre bir sınırlandırma yapması durumunda kimin kazançlı çıkacağı çok tartışmalı. Büyük bir olasılıkla iki tarafın da kazançlı çıkmayacağı bir çözüm olacak.

‘İNANDIRICI OLMASI İÇİN MÜDAHİL OLMALI’

Türkiye’nin Gazze konusunda söylediği sözlerin inandırıcı olabilmesi için somut bir eylemle desteklenmesi gerekir.

Her şeyden önce yapılması gereken Türkiye’nin Gazze ile ilgili olarak UAD’ın önündeki davaya müdahil olmasıdır. Burada Türkiye’nin sahip olduğu bir hakkın kullanılması söz konusudur. Türkiye bu hakkı kullanmadığı sürece söylenen sözler inandırıcı olmaktan uzak kalacaktır.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com