‘Rejim, AKP’nin yenilgisini kabul etmez, elinde çok etkili imkânlar var…’

Akademisyen Ali Yaycıoğlu: "İlk akla gelen taktikleri geçelim. Rejimin elinde çok daha etkili imkanlar var. Beştepe’de Kürt illerinde yoğunlaşan yeni bir çatışma ortamının iktidarın ve rejimin erozyonunu engelleyebileceğini düşünenlerin harıl harıl çalışmakta olduğuna eminim."

KRONOS 05 Nisan 2024 GÜNDEM

Foto: Depo Photos

Türkiye’nin gündemi 31 Mart yerel seçimlerinde büyük bir yenilgi ile çıkan AKP. Yarım asır sonra CHP’nin birinci parti olması ve AKP’nin tarihinde ilk kez ikinci parti konumuna düşmesi sonrası rejimin bundan sonra bu sonuçlara nasıl yanıt vereceği merak ediliyor?

Stanford Üniversitesi akademisyeni Prof. Dr. Ali Yaycıoğlu, rejim için “Devletin içinde, iş dünyasında, yeraltı evreninde ve uluslararası arenada farklı ortakları olan bu rejim demokratik sistemi tamamen rafa kaldırmadan, onu farklı formel veya enformel, biçimsel olarak hukuki veya açıkça gayrihukuki mekanizmalarla kontrol ve manipüle ederek, kendini devam ettiren bir güç hiyerarşisi” tanımlaması yapıyor.

“AKP/Erdoğan iktidarı ya da Cumhur İttifakı ile rejimi biraz ayırıyorum” diyen Ali Yaycıoğlu, bu çok katmanlı, amorf yapının bundan sonra neler yapabileceğine ilişkin öngörülerini paylaştı.

“Demokratik kurallara göre, mesela genel seçimde bir iktidar değişimini rejim bileşenleri içlerine sindirebilecekler mi?” sorusunu yönelten Yaycıoğlu, “Rejimin topluca bu durumu kabul edeceğini sanmıyoruz, öyle değil mi? Peki ne yapacaklar? İlk akla gelen taktikleri geçelim. Rejimin elinde çok daha etkili imkanlar var. Beştepe’de Kürt illerinde yoğunlaşan yeni bir çatışma ortamının iktidarın ve rejimin erozyonunu engelleyebileceğini düşünenlerin harıl harıl çalışmakta olduğuna eminim. Hatta… neyse!” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE ERDOĞAN YORGUNU’

Ali Yaycıoğlu’nun Gazete Oksijen‘de yer alan yazısındaki dikkat çeken tespitleri şöyle:

“Türkiye Erdoğan yorgunu. Evet, Erdoğan’ın hala büyük bir kitlesi var, ama bu kitle her geçen gün küçülüyor ve taşraya sıkışmaya başlıyor. Bu küçülme, tabii ki Erdoğan’ın Türkiye’yi sürüklediği yoksullaşma ve ekonomik buhranla ilgili olduğu kadar onun artık bir siyasi gelecek tasarımı sunamamasıyla da ilgili.

Erdoğan Türkiye’ye çatışmacı (hatta belki imkân olsa yayılmacı) bir güvenlik rejimi kurma projesinden başka bir şey önermiyor. Bu projeyi sadece kaba bir İslami retorik ve tekno-milliyetçilikle süslüyor.

Erdoğanizm’in sonu bir yönüyle demografik bir zorunluluk zira bir gelecek tasarımı olmayan bu siyaset, genç ve üretici kuşaklar için sadece kurtulunması gereken bir yük.

2023’te belli ki kerhen AKP’ye oy vermiş seçmenlerinden ciddi bir oran sandığa gitmedi. Oy kullanmamak da siyasal bir tavır olarak düşünülebilir. Ama aynı zamanda büyük şehirlerde önemli bir AKP seçmeninin muhalefetin taşıyıcı partisi olan CHP’ye yönelebileceği ortaya çıktı.

‘ERDOĞANİZM SİYASETİN ÖTESİNDE ÇOK KATMANLI BİR REJİM’

Lakin Erdoğanizm bir siyasal hareketten ya da parti ve liderden ibaret değil. Erdoğanizm konvansiyonel siyasetin çok ötesinde çok katmanlı bir rejim.

Mesele şu: Evet, bir seçim oldu ve AKP/Erdoğan/Cumhur İttifakı büyük bir yenilgi aldı. O zaman rejim buna nasıl tepki verecek? Demokratik kurallara göre, mesela genel seçimde bir iktidar değişimini rejim bileşenleri içlerine sindirebilecekler mi?

Rejimin topluca bu durumu kabul edeceğini sanmıyoruz, öyle değil mi? Peki ne yapacaklar? Çok muhtemelen ellerindeki farklı mekanizmaları ve yöntemleri zorlayarak muhalefetin zaferini boğmak isteyecekler. Bunun birçok yolu var. Mesela CHP (özellikle Ekrem İmamoğlu) ve Kürtler arasında yakınlaşmayı bloke etmeye çalışacaklar. Ya da CHP’nin üç merkezli (İmamoğlu, Genel Merkez ve Mansur Yavaş) yapısıyla oynayıp, CHP’de bir iç çekişme yaratacaklar.

Bunlar hemen akla gelen taktikler. Ama rejimin elinde çok daha etkili imkanlar var. Beştepe’de Kürt illerinde yoğunlaşan yeni bir çatışma ortamının iktidarın ve rejimin erozyonunu engelleyebileceğini düşünenlerin harıl harıl çalışmakta olduğuna eminim. Hatta… neyse!

O zaman yıllar sonra birinci parti olmuş CHP’nin sadece iktidarla değil, rejimle de mücadele ettiğinin farkında olmasında büyük yarar var. Konvansiyonel demokratik siyasetin rejimle mücadele de ne kadar işe yarayacağını düşünmek gerekiyor.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com