Erdoğan’a: AB’nin yolu Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan geçiyor

Kılıçdaroğlu, İsveç'in NATO'ya üyeliğine karşı çıkan Erdoğan'ın ABD Başkanı Biden ile konuşması sonrasında AB şartını öne sürmesine tepki gösterdi: "Biden telefon etti, Erdoğan 180 derece döndü."

KRONOS 11 Temmuz 2023 GÜNDEM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçaroğlu, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı İsveç üzerinden hedef aldı. Kılıçdaroğlu, İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı çıkan Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden ile konuşması sonrasında AB şartını öne sürmesine tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu, “Biden telefon etti, Erdoğan 180 derece döndü” dedi.

CHP lideri, “Demokrasinin, AB’nin yolu, Can Atalay, Osman Kavala, Merdan Yanardağ, Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, bunlardan geçiyor. Bunları serbest bırakacak mısın? Yine AB’nin yolu Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan geçiyor. Bunları yapacağına söz verdin mi? AB’nin yolu Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerden, Cumartesi Anneleri’nden geçiyor. Diyarbakır anneleri neyse, Cumartesi anneleri de odur. Bütün annelerin başımın üstünde yeri vardır” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Vatan sadece benim vatanım değil hepimizin vatanı. Benim sıkıntım varsa, benden daha zor durumda olan vatandaşın da sıkıntısı var. Bugün soykırım ekonomisi uygulayan siyasal iktidara, onlara oy verenlerin bir ders vermesi lazım. Onların seslerini yükseltmesi gerekir. Ak Parti’ye oy veren kardeşlerimin vicdan muhasebesi yapması gerrekir.

İklim krizi gösteriyor ki afetler bizi bırakmayacak. Karadeniz bölgesinde afet yaşandı. Oraya derhal büyükşehir belediyelerimiz yardım ekiplerini gönderdiler. Biz Karadeniz’deki vatandaşlarımızın en azından yaralarının sarılması için elimizden geleni yapıyoruz.

Haksızlık karşısında susan bir uygarlığı kabul etmiyoruz. Suriye’de kan gövdeyi götürürken seslerini çıkarmıyorlardı. ne zaman ki sığınmacılar gelmeye başladı, o zmaan konuşmaya başladılar. CHP’nin çizgisi, insanlık ve uygarlık çizgisidir. Asla ötekileştirme kavramı lugatımızda yer almadı, almayacak da. Türkiye’nin Srebrenitsa Soykırımı’nı Meclis’e getirmesi lazım.

Cezaevleri tıka bas dolu. Siyasi gücü olanlar adamını bulup çıkabiliyor. Hatay Milletvekili Can Atalay hala içeride. Merdan Yanardağ, hakkında yargılama kararı olamamasına rağmen cezevnde. RTÜK, TELE1’e ceza yağdırıyor. Basın hürdür, sansür edilemez. Dünaynın bütün demokrasilerinin kabul ettiği temel ilke budur. Dİyarbakır’da 18 gazeteci yargı karşısına çıkacak.

‘BÖYLE DEVLET YÖNETİLİR Mİ?’

NATO’da kararlar oy birliği ile alınır. İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda. Türkiye, İsveç’in üyeliğini kabul etmiyoruz, dedi. İsveç geri adım atmadı. Sonra ne oldu? Biden, telefon etti Erdoğan’a, Erdoğan 180 derece döndü.

Son seçimlerde Ak Parti’ye oy veren kardeşlerim, onuruyla varlığını büyüten bir devlet böyle yönetilir mi? Dün söylediğinizi bugün neden inkar ediyorsunuz? Bir devlet böyle yönetilmez. Bunlar teröristleri hala koruyorlar mı? Sen dün Hayır dedin, bugün neden evet diyorsun.

Dünyadan haberi yok orası NATO, Avrupa Birliği değil. Avrupa Birliği’ne seni yıllardır çağırmıyorlar. Bizi Avrupa Birliği’ne alacaklarsa demokratik standartlar var. Kendi ülkene demokrasiyi getiriyor musun?

Demokrasinin, AB’nin yolu, Can Atalay, Osman Kavala, Merdan Yanardağ, Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, bunlardan geçiyor. Bunları serbest bırakacak mısın?

Yine AB’nin yolu Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan geçiyor. Bunları yapacağına söz verdin mi? AB’nin yolu Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerden, Cumartesi Anneleri’nden geçiyor. Diyarbakır anneleri neyse, Cumartesi anneleri de odur. Bütün annelerin başımın üstünde yeri vardır.

Memleketi cehenneme döndürüyorsun, telefon geliyor koşa koşa gidiyorsun. Nass diyorsun, bütün söylediklerini inkar ediyorsun. Sonra İsveç’in NATO üyeliğini kabul ediyorsun. Meclis’te ne diyecekler merak ediyorum. Devlet adaletle yönetilir. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde haksızlıklar, hukuksuzluklar olur.

Bir Allah’ın kulu çıkıp bu memlekette adalet vardır diyorsa gelsin beni ikna etsin. Adım gibi eminim bu memlekette adaletin olmadığını herkes biliyor. Enflasyon. Türk Lirası’nın değerinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz ve görüyoruz.

Tek başlarına iktidar oldular, devletin Hazinesi, maliyesi en azından toparlanmış mıydı, toparlanmıştı. Fabrikaları sattılar.

2 binin üzerinde fabrikaları, bankaları sattılar. Bu paraları ne yaptılar hala hesabını veren yok. Daha sonra yetmedi, memleketi borç batağına soktular. Herkes borçlu. Devlet de gırtlağına kadar borçlu.

Dünyanın parasını alıyorsunuz, Türkiye’yi borç batağına sürüklüyorsunuz, Düyûn-ı Umûmiye kabinesi kuruyorsunuz sonra. Şimdi satacak bir şey kalmadı. THY var, Turkcell var, bunları pazarlamaya çalışıyorlar.

‘KÖRFEZ ÜLKELERİNDEN PARA DİLENİYORLAR’

Körfez ülkelerinden para dileniyorlar. Hiçbir uluslararası tefeci böyle bir ülkeye yatırım için gelmez. Buraya gelecek yabancı paranın aradığı iki konu vardır: Yüksek faiz olursa gelirim, yüksek kârlı şirketler varsa onları alırım.

Erdoğan uluslararası tefecilere teslim oldu ve faizi artırdı. Arkası gelecek. Yerel seçimlerden sonra faizler de pik yapacak. Uluslararası tefeciler Erdoğan’ın kaç kalibrelik birisi olduğunu gayet iyi biliyorlar. Hangi koşullarda kendi sözlerinden çıkmayacağını da gayet iyi biliyorlar. Önce borçlandırdılar, şimdi emir veriyorlar. Erdoğan’ın tekrar ettiği, ‘Borç alan emir alır’ noktasında.

Dolar baronlarından hepimizin görmesi gereken gerçekler var. Türkiye’yi teslim alan dolar baronları. Hükûmetin önüne, ekonomik soykırım programı koydular. 85 milyonu mağdur edecek ekonomik soykırım programı koydular. Bazıları merak eden bu program nedir diye. Bu program, Şili’de bir iktisatçıda kullandığı, Şili, bizimle aynı koşullarda kullandığı ekonomik soykırım programından söz eder.

Şili hala sırtını düzeltmiş değildir. Bu program, Türkiye’nin ekonomik anlamda bağımsızlığını büyük ölçüde kaybettiği programdır. Ekonomik bağımsızlığınız yoksa, siyasal bağımsızlığınız tehlikededir. Bunu Atatürk söylüyor.

85 milyonu bir avuç çeteye hizmet eder hale getirdiler. Zamlar her yerden yağmaya başladı. Her şeye zam geldi. Vatandaşlar neden sesiniz çıkmıyor diye bağırıyor. Asıl sizin sesinizin çıkması lazım.

Bu programın bir başka özelliği, yağmur gibi vergiler de gelecek. Bir yerden zam bir yerden vergi geldi. Vergilerin anayasaya uygun ve aykırı olmasına artık bakmıyorlar. Nasılsa benim parlamentoda kurşun askerlerim var, biz Cumhur İttifakıyız, milleti atın bir köşeye, biz artık uluslararası sermayeye çalışacağız diyorlar.


 

Deprem dolayısıyla bu vergileri alıyoruz diyorlar. Sen Türkiye Tek Yürek kampanyasını açıp para topladın mı? Niye parayı vermeyenlerin adını açıklamıyorsun? Ondan niye vergisini almıyorsun? Devlet neden gereğini yapmıyor?

Bu ekonomik soykırım deyimini kullanan Alman iktisatçı sosyolog. Bu ekonomik soykırım programı kimin işine yarıyor?

Bahçeli emekli zammıyla ilgili açıklama yapmış. Elinden tutan mı var? Verirsin kanun teklifi, biz de destekleriz. Getirir mi? Saray’dan izin alması lazım. Bakmayın biz ayrı partiyiz dediklerine. Milletçilik ayrı bir şeydir. Milliyetçilik sıradan bir kavram değildir. Kendi halkının hakkını savunmaktır milliyetçilik.

Döviz kurundaki 1 liralık artışın devlete yükü 145,5 milyar lira. O yüzden Türkiye ekonomik olarak teslim alınmış vaziyette. Bu parayı 85 milyon ödüyor, bir avuç kişi hariç. Bundan kim yaranıyor? Kimlerin çarkını sürekli dolarlar, eurolar akıyor sayayım:

1- Erdoğan’dan dolarla ihale alanlar, biz bunlara beşli çete diyoruz. Hepsi kâr ediyor.

2- Dolarla gelir garantisi verilenler.

3- Dolarla devlete borç para verenler. Biz buna ilk günah diyorduk. Kendi ülkesinin parasını göz ardı edip başka ülke parasıyla borç almak…

4- KKM sahipleri. Bunlara ayrıca vergi avantajı da sağlamış durumda.

5-Yurt dışından borç alıp, borca devlet hazinesini garanti gösterenler.

O yüzden bu, 85 milyonu etkileyen bir ekonomik soykırım programıdır. Bu 5’li grup, soykırım ekonomisinin baş aktörüdür, hamisi de Erdoğan’dır.

Böyle bir soygun düzenine siz nasıl evet dediniz ya? İnsan biraz vicdan sorgulaması yapar. Torunlarını, çocuklarını düşün kardeşim.

418 milyar doları geri getireceğim diye söz vermiştim. Sözümden dönmüş değilim. Tarih, o 418 milyar doların nasıl geri getirildiğini yazacaktır.

Erdoğan, hırsızlar çok demiş. Vallahi doğru. Sarayda sağına, soluna, önüne, arkana, aynaya bak, kesin göreceksin! Hırsızları temizlemek ve onları ifşa etmek benim görevimdir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com