Eski İstanbul Baro Başkanı Kazan, Erdoğan'ın 28 Şubat'la ilgili açıklamalarını eleştirerek, yargılama sürecinde görevden alınmadığı, yerine de kayyum değil belediye meclisinin seçim yaptığını hatırlattı. Kazan, Erdoğan'ın infazının savcı destekli, garsonlu/şefli, balıklı/etli ziyafetlerle geçtiğine işaret etti.
Eski İstanbul Baro Başkanı Turgut Kazan, 28 Şubat süreciyle ile günümüzdeki uygulamaları karşılaştırdı. Kazan, Erdoğan’ın 28 Şubat’ta yargılama süresi içerisinde görevden alınmadığı ve yerine kayyım atanmadığını, yerine belediye meclisi oylarıyla başkan seçildiğine işarete etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şiir okuduğu için cezaevinde kaldığı yönündeki açıklamalarını değerlendiren Kazan, “Sayın Erdoğan, 28 Şubat’ı eleştirirken, şiir nedeniyle mahkûm edilip siyasetten yasaklandığını söyledi. Bu değerlendirme, demokrasi açısından doğrudur, ama bugüne bakınca eksiktir. Çünkü, yargılama boyunca kendisi görevden alınmamıştı, karar kesinleşince de yerine kayyum atanmadı. Belediye Meclisi oylarıyla Gürtuna başkan vekili seçildi” değerlendirmesinde bulundu.
Çünkü, yargılama boyunca kendisi görevden alınmamıştı, karar kesinleşince de yerine kayyum atanmadı. Belediye Meclisi oylarıyla GÜRTUNA başkan vekili seçildi. Bugün yaşadıklarımıza bakınca, bu birinci farktır
— Turgut Kazan (@turgutkazan) March 1, 2021
Erdoğan’ın kısa süren infazında, savcı destekli, garsonlu/şefli, balıklı/etli ziyafetlerle geçtiğini ifade eden Kazan, şöyle devam etti: “Oysa şimdi, bir tweet, haber, makale, gösteri, her türlü eleştiri için önce tutuklanıyorsunuz. Sonra, Kavala örneğindeki gibi, bırakın ziyafeti, eşiniz / çocuklarınızla yüz yüze görüşmesiz, üstelik yıllarca süren bir işkenceyi yaşıyorsunuz. Bu ikinci farktır. Siyasi yasağa gelince, CHP’nin önerisi ve desteği ile Evren anayasasının 76. maddesi, 27.12.2002’de sayın Erdoğan için değiştirildi.
Ve dahası, 78. maddeye bir fıkra eklenerek hemen milletvekili olması sağlandı. Oysa bugün tam tersi yapılıyor. Başta CHP, bütün muhalefeti engelleyebilme yolları aranıyor. Bu da üçüncü farktır. Elbet 28 Şubat eleştirilmelidir. Ama bu farkları görmemiz ve yaşadığımız günlerin çok daha baskıcı olduğu kabul etmemiz gerekir.”