İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye raporu: MİT’in adam kaçırmaları devam etti, AİHM kararları hiçe sayıldı

İnsan Hakları İzleme Örgütü “2023 Dünya Raporu: Gülen taraftarı on binlerce kişi keyfi olarak cezalandırıldı. MİT hukukun olmadığı ülkelerle işbirliği içinde adam kaçırmaya devam etti. AYM'nin hak ihlali kararları hiçe sayıldı."

KRONOS 11 Ocak 2024 DÜNYA

Dünyanın önde gelen sivil toplum örgütlerinden İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch – HRW) “2023 Dünya Raporu”nda, Türkiye’de yaşanan hukuk mağduriyetleri sıralandı. Gülen cemaati mensubu on binlerce kişinin ihraç edildiğine ve keyfi cezalar aldığına dikkat çekilen raporda, MİT tarafından Gülen taraftarı olduğu iddia edilen kişilerin kaçırılmasına da yer verildi.

AİHM’in Yüksel Yalçınkaya kararı, Yargıtay’ın yok saydığı AYM’nin Can Atalay kararı, Osman Kavala ve Kürt siyasetçilerin yaşadıkları mağduriyetlerin tek tek ele alındığı raporda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından siyasi saiklerle alınan mahkeme kararları nedeniyle, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesinin ortadan kalkması tehlikesinin doğduğuna dikkat çekildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu yıl 34’üncüsü yayınlanan 740 sayfalık raporunda, 100’den fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarını inceledi. Raporda, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında, medya sansüre maruz kalırken, bağımsız haber kuruluşlarının keyfi para cezaları ve kovuşturmalarla boğuştuğuna vurgu yapıldı. En az 43 gazeteci ve medya çalışanının gazetecilik faaliyetleri veya medya ile ilişkileri nedeniyle terör suçlarından tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu hatırlatıldı.

‘SUSTURULMUŞ MEDYA, CEZALANDIRILAN SİYASİ MUHALİFLER’

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Erdoğan’ın seçim zaferinin ardından yargıdaki güç mücadeleleri ve mahkemelerin kararlarını siyasi saiklerle vermeleri hız kazandı ki bu da ülkede insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün uğradığı erozyonun ne kadar derinleşmiş olduğunu gösteriyor” dedi. Williamson, “Türkiye’nin yüzüncü yılındaki insan hakları karnesinde, susturulmuş bir medya ve sürekli hedef alınarak, cezalandırılan siyasi muhalifler bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Raporda 2016’dan bu yana polis ve jandarma gözetiminde cezaevinde işkence ve kötü muamele yapıldığına ilişkin iddiaların soruşturularak faillerin yargılanmasının nadiren gerçekleştiği belirtildi. Gülen cemaati mensubu olan veya olduğu iddia edilen onbinlerce kişinin, adil olmayan yargılamalarla karşı karşıya kalmaya devam ettiği, pek çoğunun kamu görevlerinden toplu olarak ihraç edildikten sonra, etkili bir hukuk yolu olmaksızın uzun süreli ve keyfi hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldığı da raporda vurgulandı.

‘MİT TARAFINDAN KAÇIRMALAR DEVAM ETTİ’

MİT tarafından Gülen cemaatiyle bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerin kaçırılması da raporda yer alan hususlar arasındaydı. Bu konu, raporda şu ifadelerle aktarıldı:

“Mayıs seçimlerinden sonra, Türkiye istihbarat teşkilatı (MİT) hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu ülkelerdeki yetkililerle işbirliği içinde, Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerin kaçırılmasını ve Türkiye’ye gönderilmesini organize etme uygulamasına devam etmiştir. Temmuz ve Eylül aylarında Tacik yetkililer Emsal Koç ve Koray Vural’ı yasal iade süreçlerini gözardı ederek alıkoyup Türkiye’ye vermek üzere tutukladılar.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Yüksel Yalçınkaya hakkında verdiği hak ihlali kararı ve Osman Kavala ile Can Atalay’ın uğradığı hukuk mağduriyetlerine de raporda şöyle yer verildi:

“Eylül ayında AİHM, Türkiye’de Gülen hareketi ile ilişkili oldukları iddiasıyla takibata uğrayan on binlerce kişiyi etkileyecek bir karar (Yalçınkaya v. Türkiye) verdi. Mahkeme, insanların Gülen cemaati tarafından kullanıldığı iddia edilen ByLock adlı bir cep telefonu uygulamasını indirdikleri gerekçesiyle “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılanmalarının ve mahkum edilmelerinin, kanunilik ilkesini ihlal eden keyfi bir uygulama olduğuna hükmetti. Kararda ayrıca adil yargılanma ve örgütlenme özgürlüğü haklarının ihlal edildiği tespit edilmiş ve binlerce benzer davanın AİHM önüne gelmesini önlemek için Türk hükümetinin genel tedbirler alması gerektiğine hükmedilmiştir.”

‘CAN ATALAY KARARI HİÇE SAYILDI’

İnsan hakları savunucusu Osman Kavala ile birlikte dört kişinin daha İstanbul’daki Gezi Parkı’na yönelik imar planını protesto etmek amacıyla 2013 yılında düzenlenen gösterilerde üstlendikleri rol nedeniyle aldıkları mesnetsiz mahkumiyet kararlarının Eylül ayında Yargıtay tarafından onanmasıyla, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını hiçe sayan tavrı katmerlenmiş oldu. Yargıtay Gezi davası sanıklarından Can Atalay’ın Mayıs ayında yapılan seçimlerde milletvekili seçilmesi üzerine cezaevinden tahliye edilmesini engelleyerek, Anayasa Mahkemesi’nin bu yönde verdiği kararı hiçe saydı.”

2023’te endişe yaratan diğer uygulamalar ise medya üzerindeki kısıtlamalar, internet sansürü, gösteri yasakları ve gazeteciler, insan hakları savunucuları, siyasetçiler, sosyal medya kullanıcıları ve diğer kişilere yönelik cezai kovuşturmaların kötüye kullanılması olarak sıralanabilir. Ülkenin güneydoğu illerinde 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ölümcül depremlerin ardından polisin ve jandarmanın faili olduğu işkence ve kötü muamele vakalarında artış görüldü. Hükümet, Mayıs ayındaki seçimler yaklaşırken LGBT bireylere karşı nefret söylemleri kullandı, Kürt siyasetçileri siyasi saikli suçlamalarla cezaevinde tutmayı sürdürdü ve mülteci ve göçmenlerin sınır dışı edilmelerini arttırdı.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram