Murat Sabuncu: Hapis hücreleri, koğuşları, Erdoğan iktidarının muhalifleri ‘ikna odaları’

İktidarın bir "düzen" inşa ettiğini söyleyen gazeteci-yazar Murat Sabuncu, "Geçmişin muhafazakârlar için kurulan 'ikna odaları' bugün kendini 'muhalefette konumlayanlar' için oluşturuluyor" diye yazdı. Savuncu'ya göre günümüzün "ikna odaları", mahkeme salonları, hapishaneler ve hücreler...

KRONOS 07 Eylül 2023 GÜNDEM

T24 yazarı, gazeteci Murat Sabuncu, AKP’nin inşa ettiği yeni düzende “ikna odaları” bulunduğunu belirterek, bu ikna odalarının mahkeme salonları, hapis hücreleri ve koğuşları olduğunu savundu.

Sabuncu’ya göre geçmişte üniversitelerde başörtülüler için kurulan “ikna odaları”, artık mahkemelerde, hapishanelerde kendini muhalefette konumlandıran herkese karşı kuruluyor.

Sabuncu yazısında, “İktidar bir düzen inşa ediyor. Kendini ‘vatanın, milletin bekasını düşünen’ olarak tarif ederken farklı düşüneni kriminalleştiriyor. Geçmişin muhafazakârlar için kurulan ‘ikna odaları’ bugün kendini ‘muhalefette konumlayanlar’ için oluşturuluyor” ifadelerini kullandı.

Murat Sabuncu’nun T24’te “Sanattan siyasete ve akademiye, AKP’nin ikna odaları: Mahkeme salonları, hapis hücreleri, koğuşları” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

‘DEMOKRASİ FOTOĞRAFI PEK ÇOK UTANÇ SAYFASIYLA DOLU’

Türkiye’nin demokrasi fotoğrafı pek çok utanç sayfasıyla dolu. Bak bak, çevir çevir bitmez sayfalar. İktidarı ele geçirenin ‘öteki’ne yaptığı eziyetler… Unutulmayanlardan birisi başörtülü öğrencilerin üniversiteye alınmaması. Kapı önünde polis şiddetinden medyada hedef gösterilmelerine… Ama belki de en beteri ‘ikna odaları’. İstanbul Üniversite’sinde başlayan, sonra kimi üniversitelere yayılan…Üniversitelerinin kapısının önünde başörtülü öğrencileri; bir öğretim görevlisi, bir psikolog eşliğinde bir odaya götürüp inancının gereğinden, yaşam biçiminden, tercihinden vazgeçirmeye çalışılması.

Bu konuda bir kitabı da olan Gülşen Demirkol Özer süreci şöyle anlatmış:

“Üniversiteden bir öğretim görevlisi, yanında psikolog ve bir de kameraman… Böyle çok yaşlı görünüyorsun ama başında örtü olmasa daha güzel görünürsün. Zaten o okula bu şekilde giremezsin. Başını açman gerekiyor. Eğer maddi imkanlarında zorlanıyorsan sana biz destek oluruz, burs veririz diyorlar.”

Bir de meşhur ‘T’ harfinden bahsediyor:

“Bu odalara giren pek çok kişi bunu fark etmiş. İsminin karşısında büyük harfle ‘T’ işareti var. Bu birçok şey olabilir, biz bunu hep söyledik. Türbanlı demiş olabilir, tesettürlü demiş olabilir, tehlikeli demiş olabilir, terörist de olabilir ama T harfiyle bir işaret konmuş.”

‘ŞİMDİ T HARFİ AKP’NİN KENDİNE MUHALİF GÖRDÜĞÜ İSİMLERİN YANINA KONULUYOR’ 

O günlerden bugünlere 25 yıldan fazla geçmiş. Şimdi ‘T’ harfi; bugünün ‘güçlüsü’ AKP tarafından siyasetçisinden sanatçısına akademisyeninden gazetecisine kendine muhalif gördüğü pek çok ismin yanına konduruluyor.

Bir zamanlar Tayyip Erdoğan’ın en yakınlarında olan sonradan uzaklaştırılan Yalçın Akdoğan, AKP’nin kuruluş yıllarında yazdığı makalelerde partiyi şöyle tarif ediyordu:

“Adalet ve Kalkınma Partisi İslamcı bir hareketin siyaset düzleminde devam ettirilemeyeceği kanaatiyle kendisini merkez sağa çekme çabasındadır. Adalet ve Kalkınma Partisi hedef kitlesi söylemi ve üslubuyla klasik Milli Görüş partileriyle farklılık taşımakta kendisini merkez sağda bir kitle partisi olarak tanımlamaktadır.”

O günlerde ‘İslamcı hareketin siyaset düzleminde devam ettirilemeyeceği’ düşüncesinden bugünlerde hayatın her alanına yerleştirilen-yerleştirilmeye çalışılan düzene… Dünün katı laik anlayışı yerine bugün muhafazakâr-milliyetçi baskıcı hâlin inşası.

Kadın voleybol milli takımının oyuncularının hedef alınmasından Feshane’de’ki sanat sergisi için ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla’ soruşturma başlatılmasına…

CAN ATALAY, DEMİRTAŞ, KAVALA… 

Uydurma delillerle hatta delilsiz hapse atılanlara… Bugün Gezi’den hapiste tutulan Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman, Mine Özerden’in 500. günü. Can Atalay milletvekili seçilmesinin üstünden 100 gün geçmesine daha önceki Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen hâlâ bırakılmadı. Osman Kavala 6 yılı bitirdi. Altı yıl sonra açılan Kobani Davası’yla Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel tutuklu… Üstelik Kavala ve Demirtaş için AİHM kararları var.

‘HAPSE YOLLANANLAR TOPLUM İÇİN DE MESAJ TAŞIYOR’

İktidar bir düzen inşa ediyor. Kendini ‘vatanın, milletin bekasını düşünen’ olarak tarif ederken farklı düşüneni kriminalleştiriyor. Geçmişin muhafazakârlar için kurulan ‘ikna odaları’ bugün kendini ‘muhalefette konumlayanlar’ için oluşturuluyor. Spor, sanat, kültür, medya üzerinde kurulan baskılar, açılan soruşturmalar, hapse yollananlar sadece ‘hedef alınanlar açısından değil’ toplum için de bir ‘mesaj anlamı’ taşıyor. Bugün mahkeme salonları, hapis hücreleri, koğuşları yeni ikna odaları denemeleri. Tarih haklının er ya da geç kazandığının örnekleriyle dolu… Ama zaman acıları yaşayanlar için ağır geçiyor. Bu ülkenin muhafazakârından laik dünya düzenini savunana her kimlik ve sınıftan bireylerin bir arada, demokratik-hukuk devletinde eşit vatandaşlar olarak yaşayacağı bir düzen mümkün… Buna inanıyorum…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com