‘Erdoğan, İsrail’le ticareti sürdürerek ABD’ye bağlılığını gösterdi, şimdi karşılık bekliyor’

Gazeteci Fehim Taştekin: "Filistin davasında hamaset deryası Erdoğan İsrail’in silahına demir, sanayisine elektrik, araçlarına yakıt, halkına gıda ve tekstil, ordusuna bilumum teçhizat temin etmeyi sürdürerek Amerikan ortaklığına bağlılığını gösterdi. Şimdi karşılık bekliyor."

KRONOS 07 Mart 2024 GÜNDEM

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında Filistin davasının yanında olduklarını her fırsatta açıklayan ve Tel Aviv hükümetine sert açıklamalarda bulunan hükümetin, İsrail ile olan her türlü ticareti sürdürmesi eleştirilere ve tartışmalara neden olmuştu. Gazeteci Fehim Taştekin bu kapsamda kaleme aldığı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail ile ticareti sürdürerek ABD ortaklığına bağlılığını gösterdiğine dikkat çekti ve “Şimdi karşılık bekliyor” dedi. Taştekin, Erdoğan’ın beklediği bu karşılığın da Suriye ve Irak meseleleri olduğuna işaret etti.

Gazete Duvar yazarı Fehim Taştekin, “Filistin davasında hamaset deryası Erdoğan İsrail’in silahına demir, sanayisine elektrik, araçlarına yakıt, halkına gıda ve tekstil, ordusuna bilumum teçhizat temin etmeyi sürdürerek Amerikan ortaklığına bağlılığını gösterdi. Şimdi karşılık bekliyor” dedi.

ABD’nin Suriye ve Irak’taki askeri varlığını gözden geçirmek zorunda kalırken Amerikan çıkarlarına gardiyanlık yapacak Türkiye’den daha münasip bir ortak bulamayacağını belirten Taştekin, “Erdoğan’ın tercihi Kürtler Şam’la uzlaşmadan önce Esad’la el sıkışmak” ifadelerini kullandı ve Türkiye’nin Suriye’den aşamalı olarak çekilmesi için Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’den arabuluculuk istendiği iddiasını gündeme getirdi.

ABD için “Çekilme bugün olmasa da seçimden sonra kaçınılmaz hale gelebilir” diyen Taştekin, “Her halükarda Suriye ve Irak ısınıyor. Gazze’de ateşkes sağlanırsa gündemin buraya kayacağı anlaşılıyor. Irak tarafındaki operasyonlarda ABD ile sorun yaşanmasa da Washington’la yakaladıkları yeni ivmeyi Suriye tarafında bir rızaya dönüştürme beklentisi artıyor” yorumunda bulundu.

Taştekin’in yazısı özetle şöyle:

“Erdoğan’ın tercihi Kürtler Şam’la uzlaşmadan önce Esad’la el sıkışmak. Şam da SDG’nin özerk statüsünü koruyarak orduya eklenmesini Amerikan hesabına ‘Truva Atı’ olarak görüyor. Rusya’nın kurduğu, İran’ın da sonradan eklendiği dörtlü masa, Erdoğan, Suriye’den çekilme şartına yanaşmadığı için tıkandı. Fakat aşamalı çekilme takvimiyle Şam yolunu açma seçeneği üzerinde durulduğu, bu minvalde Erdoğan’ın Kahire’ye yaptığı ‘tarihi takla’ ziyaretinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi’den arabuluculuk istediği öne sürülüyor. İddiaya göre TSK’nin kontrolündeki bölgelerin aşamalı olarak teslim edilmesi ve Türkiye sahasının muhaliflere kullandırılmaması konusunda Sisi temin edildi. İddiayı Mısırlı kaynaklardan aktaran Aydınlık yazarı Mehmet Yuva. Benzer bir rol Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve BAE Başkanı Muhammed bin Zayid’den bekleniyor.

‘2019’DAN FARKLI BİR DENKLEM VAR’

Beri tarafta Türkiye tarafında Fırat’ın doğusunda IŞİD’lilerin tutulduğu hapishane ve kamplardaki kontrolün Türk ordusuna bırakılması yönündeki önerisiyle Kürt-Amerikan ortaklığını bitirme fikri yeniden ısıtılıyor. Erdoğan’ın Amerikalılara IŞİD’e karşı Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile değil Türkiye ve ÖSO ile gidilmesi önerisini anımsatıyor. Erdoğan bu teklifle eski ABD Başkanı Donald Trump’tan “Tamam Suriye senindir” sözünü koparmış ve Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmıştı. Fakat bu hamlenin önünü kesen yine ABD ve Rusya olmuştu. Bu süreçte SDG de Rusya ile girdiği müzakere ile sınır bölgeye Suriye ordusunun dönmesinin önünü açmıştı. Şimdi 2019’dakinden farklı bir denklem var. Fırat’ın doğusunu Türkiye’ye bırakma önermesinin muhatabı sadece Amerikalılar değil.

‘ERDOĞAN GÜVENLİ BÖLGE PLANINDA ISRARLI’

Muhtemel ki Ankara, ABD’nin Kürt çözümünü masasında bulmadan kendi yolunda buz kırmak istiyor ve Moskova’daki görüşmelerde karşılık bulamamış önerileri tekrarlıyor. Şam’ın çekilme önkoşulunu garantör ülkelerin de dahil olduğu yazılı bir taahhütle yumuşattığı söylense de Erdoğan’ın buna karşı tutumunun değişip değişmediği belirsiz. Net olan şey; Erdoğan 30-40 km derinliğinde güvenli bölge oluşturma planını sadece Suriye değil Irak’ı da içerecek şekilde tüm güney sınırlarında hayata geçirme ısrarını sürdürüyor.

Sisi’nin çekilmeyi garanti etmeyen bir kucaklaşmayı Esad’a kabul ettirmesi abartılı bir beklenti. Sisi’nin en fazla huzursuz olduğu şey Türk askerinin Arap coğrafyasında ayağına yer açmasıydı. Onlar için Libya ve Suriye’den çekilmiş bir Türkiye ‘makbul’ olandır.

Irak’taki siyasi aktörlerin çatışan tercihleri nedeniyle tası tarağı toplamaları düşük bir ihtimal olsa da ABD ola ki 2011’deki gibi muharip güçlerini çekerse Suriye’de asker tutması imkânsız hale gelir. Bütün ihtimal senaryolarında Türkiye’ye birtakım roller biçmemeleri ihtimal dışı.

‘ABD’NİN ÇEKİLMESİ KAÇINILMAZ’

(ABD) Yani çekilme bugün olmasa da seçimden sonra kaçınılmaz hale gelebilir.

Her halükarda Suriye ve Irak ısınıyor. Gazze’de ateşkes sağlanırsa gündemin buraya kayacağı anlaşılıyor.
Geçen ay önce MİT Başkanı Kalın, ardından Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın Bağdat ve Erbil’de yürüttüğü temaslar, sonra Haşd el Şaabi Heyeti Başkanı Falih el Feyyad ve Irak Ulusal Güvenlik Konseyi Müsteşarı Kasım el Araci’nin Ankara’da ağırlanması sıcak bir bahar ve yaza işaret ediyor.

Erdoğan 4 Mart’taki konuşmasında “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. Bu yazın meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız” diyerek kapsamlı bir harekâtın sinyalini verdi. Irak tarafındaki operasyonlarda ABD ile sorun yaşanmasa da Washington’la yakaladıkları yeni ivmeyi Suriye tarafında bir rızaya dönüştürme beklentisi artıyor.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com