Demirtaş: Başak benim gönlümün seçilmiş cumhurbaşkanı

Selahattin Demirtaş, muhtemel seçimler için 'kimsenin dışlanmadığı bir masa' istedi: Başak'ı veya bir başka kadını cumhurbaşkanı yapmak istiyorsanız bu hiç de zor değil. Seçmenin yüzde 50 + 1'i kadın zaten. Kadınlar kadın adaya oy verse erkek adaylar nal toplar.

KRONOS 17 Ekim 2021 GÜNDEM

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Başak’ı veya bir başka kadını cumhurbaşkanı yapmak istiyorsanız bu hiç de zor değil. Seçmenin yüzde 50 + 1’i kadın zaten. Kadınlar kadın adaya oy verse erkek adaylar nal toplar.” dedi.

Efsun adlı kitabı raflarda yerini alırken, Demirtaş Edirne’de tutulduğu cezaevinden T-24 yazarı Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı. Sabuncu’nun, “Eşiniz hedef haline getirildiğinde ne hissettiniz? Ya da Cumhurbaşkanı adayı olarak tartışıldığında?” sorusuna şu karşılığı verdi:

“Tabii, Başak’ın aktif siyasete girip girmeyeceğine herkesten önce kendisi karar verir. Kararı ne olursa olsun, ben tüm gücümle yanında olur, onu desteklerim. Zaten Başak, benim gönlümün seçilmiş cumhurbaşkanı olduğu için ben gayet memnumum. Siz de onu veya bir kadını cumhurbaşkanı yapmak istiyorsanız bu hiç de zor değil. Seçmenlerin yüzde 50 + 1’i kadın zaten. Kadınlar kadın adaya oy verse erkek adaylar nal toplar. Yeter ki kadın dayanışması güçlü olsun ve kadın kadının kurdu değil, yurdu olsun. Başak dahil, milyonlarca yürekli kadının içinden illa ki ülkeyi yönetecek pırıl pırıl adaylar çıkar.

‘TÜMÜYLE BİZİM DIŞIMIZDA TARTIŞILIYOR’

“Şunu da belirteyim, Başak’ın isminin cumhurbaşkanı adayı olarak tartışılmasından onun hayat arkadaşı olarak çok gurur duydum. Bununla birlikte, bu konu ne kendi aramızda ne de partimizde hiçbir şekilde gündem olmadı. Böyle bir gündemimiz yok. Tümüyle bizim dışımızda tartışılıyor. Ancak bu ülkeyi layıkıyla yönetebilecek milyonlarca kadın varken erkek siyasetçilerin öne çıkmaları da büyük talihsizlik.

‘EŞİM DEĞERLİ BİR MÜCADELE YÜRÜTÜYOR’

“Eşim de hem bir anne hem bir kadın olarak çok değerli bir mücadele yürütüyor. Mücadelesi hem otoriter rejime hem köleliğe hem eril zihniyete hem de yeri geldiğinde bana karşıdır. Eril iktidarların en korktuğu şey, özgür ruhlu kadınlardır. Başak’a ve birçok özgür ruhlu kadına aşağılıkça saldırmalarının nedeni budur. Çünkü özgür kadın, pespaye erkekliğin tel tel dökülmesine, kepaze hale gelmesine yol açıyor. Kof erkekliğini ve bununla sağladığı iktidar konforunu yitirmek istemeyen her erkek, özgür ruhlu kadını tehdit olarak görür.”

‘KİMSENİN DIŞLANMADIĞI BİR MASA…’

Demirtaş “Kürtlerin olmadığı, CHP’yi saymazsak solun neredeyse temsil edilmediği muhalefetle mutlu son ne kadar mümkün?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Biliyorsunuz, yakın zamanda bu konuda bir yazı yazdım. Sol olmadan, emeğin sesi ve temsilcileri olmadan, Kürtler veya diğer ötelenmiş kesimler olmadan demokrasiyi inşa etmeye çalışmak, yumurtasız menemen demeyeceğim, yumurtasız ve domatessiz menemen yapmaya benzer. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın, demokrasi dediğimiz şey herkesin eşit mücadele imkanlarına ve araçlarına sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Kürtlere ve solculara devleti, iktidarı, siyaseti, bürokrasiyi veya sivil alanı kapatarak inşa edilecek şey asla demokratik bir sistem olamaz. En fazla, yeni veya yenilenmiş sağ otoriterizmin temelleri atılmış olur. Dolayısıyla demokrasi isteyen herkes, kimsenin dışlanmadığı ortak bir masayı savunmalı ve dayatmalıdır. Bundan kast ettiğim, tüm kesimlerin seçim ittifakı yapması değil. Örneğin sol hareketler yan yana gelerek kendi tutum belgelerini açıklamalı, kamuoyuna mal etmeye çalışmalılar. Sonrasında da ittifaklara ve cumhurbaşkanı adaylarına bu ilkeleri kabul ettirmek için çaba göstermeliler.

‘DİĞER SOL PARTİLERE DE ÖNEMLİ ROLLER DÜŞÜYOR’

Burada ilk görev, ilk hamle sola düşüyor. Sol, kendi varlığını ve gücünü görünür kılamazsa kimse sola, “Hadi gel, senin de taleplerini dinleyelim” demez. Ne yazık ki, solun da içine düştüğü tarihsel ve trajik parçalanmışlık, fraksiyonel veya partisel tutuculuk solda birliği neredeyse imkansız kılıyor. Buna rağmen ben çağrımı tekrarlıyorum. Bir çalıştayda ya da bir konferansta, nasıl olursa olsun bir araya gelmek ve ortak bir tutum belgesi oluşturup deklare etmek tarihi bir sorumluluktur. Burada, CHP ve HDP içindeki sol kesimler başta olmak üzere TİP, EMEP, Sol Parti, KSP gibi partilere önemli roller düşüyor. Bunu yapmazlarsa Türkiye emekçilerine karşı büyük mahcubiyet duyacaklarını şimdiden söyleyebilirim. Yaparlarsa neden mutlu son mümkün olmasın ki?”

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com