Çetin Doğan, Mehmet Emin Özkan ve Halil Karakoç: Herkes aynı yaşta mıdır?

Evet, bugün Türkiye'de çoluk çocuk herkes bir kıyımdan geçiriliyor. Ama insanlık adına, adalet, hak ve hukuk adına durulması gereken nokta bellidir; kaybettiğinde değil, düşmanına benzediğinde, zalime dönüştüğünde yenilirsin. Ve kime karşı yapılırsa yapılsın, zulme rıza zulümdür. 

SEVİNÇ ÖZARSLAN 06 Temmuz 2023 GÖRÜŞ

Çetin Doğan (83), İzmir Buca Cezaevinde, emekli imam Halil Karakoç (83) İzmir Menemen Cezaevinde, Mehmet Emin Özkan (84) ise Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutuluyor.

“Şimdi konuşmuyorum, seneler sonra da konuşmayacağım. Hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. Düştüklerinde iyi olmuş bile demeyeceğim. Benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak. Keşke bunun anlamını biraz olsun bilseydiniz.”

Sürgün yollarında hayattan koparılan Sabahattin Ali’nin bu sözleri, bugünlerde Cumhurbaşkanı affıyla hapisten çıkması istenen emekli orgeneral Çetin Doğan hakkında özellikle sosyal medyada yapılan bazı yorumları görünce aklıma geldi.

ÇETİN DOĞAN VE DİĞER HASTA TUTUKLULAR 

28 Şubat davası nedeniyle Ağustos 2021’den beri İzmir’de hükümlü olan emekli orgeneral Çetin Doğan, geçen hafta koğuşta mide kanaması geçirdi. Bir yıl içinde ikinci kez mide kanaması geçiren Doğan, başta kalp rahatsızlığı olmak üzere başka birçok sağlık sorunuyla cezaevinde yaşam mücadelesi veriyor, ağır ilaçlar kullandığı da biliniyor.

Adli Tıp Kurumu bu yüzden kendisine “Kronik hastalık ya da kocama halleri vardır” diye rapor verdi. Bu rapora ve geçtiğimiz aylarda Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan Hastalar Genelgesi’ne göre Doğan’ın tahliye edilmesi gerekiyor ancak hala bırakılmadı. Avukatları ve ailesi, “Cumhurbaşkanı affı” talep ediyor ama henüz bundan da olumlu bir sonuç çıkmadı.

Çetin Doğan gündemde olan bir örnek. Hasta ve yaşlı mahpuslar cezaevlerinde tedaviye tam ve zamanında ulaşamadığı için yaşam hakları ihlal ediliyor. Bir hasta mahpus koğuşta düşüp bayılsa canından olması an meselesi. Gardiyanlar gelip sizi hastaneye götürecek de, anında müdahale edilecek de, çok zor… Başka örnekleri 7 yıllık süreçte çok yaşandı.

Mesela eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi hakim Teoman Gökçe, 2 Nisan 2018’de Sincan T Tipi Cezaevinin 8 Nolu hücresinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. KHK’lı komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu, tedavisi doğru dürüst yapılmadığı için Gümüşhane E Tipi Cezaevinde tek başına kaldığı koğuşta ölü bulundu. İngilizce öğretmeni Halime Gülsu, hastalığı ciddiye alınmadığı ve ilaçları verilmediği için Tarsus Cezaevinde öldü. Örnekleri çoğaltmak mümkün…

İNSAN HAKLARINA AYKIRI

Çünkü hasta bir mahpus için hastaneden randevu alınması bile haftalarca sürebiliyor. Endoskopi yapılması gereken bir hasta aylarca bekletiliyor. PET çekilmesi gereken kanser hastası için de durum aynı. Hastaneye gitseniz bile ‘mahkum’ olduğunuz için sizinle doğru dürüst ilgilenilmiyor. Kelepçeli muayene dayatılıyor. Gezi Davası nedeniyle tutuklu olan mimar Mücella Yapıcı, diş tedavisine kelepçeli götürüldüğü için artık tedavi yaptırmak istemediğini açıkladı. Hasta mahpuslar için en önemli problemlerden biri de maalesef hastaneler ve doktorlar.

Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan da Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte, hastanenin eşiyle doğru dürüst ilgilenmediğini, teşhis ve tedavi için herhangi bir randevu verme zahmetinde bulunmadığını söyledi. 83 yaşında hasta bir insanın cezaevinde tutulması tam da bu nedenlerle insan haklarına aykırı.

CEZAEVLERİ HASTA TUTUKLULARLA DOLU

Cezaevlerinde Çetin Doğan gibi 80 yaşını geçmiş birçok hasta bulunuyor. Günde 18 ilaç içen emekli imam Halil Karakoç, tuvalet ihtiyacı için hasta bezi kullanan ve koğuş arkadaşlarının yardımına muhtaç olan 74 yaşındaki Ispartalı esnaf Bekir Bayram, İzmir’de tutuklu kanser hastası Gürbüz Dönmez (81), sağ gözü Dinar Cezaevinde kör olan Abdullah Aydoğan (81) bu isimlerden sadece birkaçı.

84 yaşındaki ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan, kalp, tansiyon, zehirli guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak bozuklukları, aşırı derecede kilo kaybı, duyma-görme eksikliği ve hafıza kaybı gibi sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmiyor.

Yine 28 Şubat davasından tutuklu Fevzi Türkeri (82), Yıldırım Türker (81), Cevat Temel Özkaynak (78), Erol Özkasnak (76) ise ileri yaşları ve hastalıkları dolayısıyla hala tahliye bekliyor.

İnsan Hakları Derneği’nin mart ayında açıkladığı rakamlara göre sadece Marmara Bölgesi’ndeki hapishanelerde 44 hasta kadın var. Yaşam hakkı engellenen ve tedavi edilmeyi bekleyen bu kadınların önemli bir kısmı da kanser.

‘ACIMAYACAĞIZ’ DİYENLERE ACIMAK… 

Hasta ve yaşlı mahpuslarla ilgili böyle bir gerçek var ortada. İktidar Ergenekon ve Balyoz gibi davaları unutsa da 28 Şubat’ı unutmuyor ve Çetin Doğan ve emekli bazı askerlerin tahliyesine yeşil ışık yakmıyor.

Diğer yandan sosyal medyada bazı hesaplar bu askerlerin Gülen cemaatini kastederek söyledikleri iddia edilen “Çoluk çocuk hepsini kıyımdan geçireceğiz, acımayacağız” sözlerini hatırlatıyor. Hatta kimileri yaşlı ve hasta olsalar bile bu sözleri nedeniyle tutuklu kalmalarını reva görebiliyor.

Evet, bugün Türkiye’de çoluk çocuk herkes bir kıyımdan geçiriliyor.

Ama insanlık adına, adalet, hak ve hukuk adına durulması gereken nokta bellidir; “kaybettiğinde değil, düşmanına benzediğinde -zalime dönüştüğünde- yenilirsin.”

Ve kime karşı yapılırsa yapılsın zulme rıza zulümdür.

HERKES YAŞLIYSA… 

Bir de iki yüzlü bir tavrı işaretlemek gerekiyor.

Yaşlı ve hasta oldukları için Çetin Doğan ve diğer tutuklu emekli yaşlı askerler için tahliye ve adalet isteyenler, o adaleti Bekir Bayram’dan, Mehmet Emin Özkan’dan esirgiyorlar. Birinin yaşını, hastalığını öne sürüp, hukuk adalet ve af dahil tüm taleplerde bulunurken, başkalarına yapılana kör ve sessiz kalmak…

Sahi, herkes aynı yaşta mıdır?

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram