‘Cambaza bak’ siyaseti olarak kirada ‘arabulucu’ dönemi

Kapanmayan bir AKP perdesi olarak ‘cambaza bak siyaseti’ halen ve yine yürürlükte. Bir tür kan davasına dönüşmüş ev sahibi-kiracı münasebetleri, savaş alanını çağrıştıran bu haliyle ardında ölüler/yaralılar bırakırken AKP’nin çözüm diye pazarladığı uygulamanın sonuncusu ‘arabulucu’…

ÖZLEM ERGUN 06 Eylül 2023 GÖRÜŞ

“Yurt dışında yaşayan ve Afyonkarahisar’daki evini kiraya vermek isteyen T.O. adlı bir kişi, kiracıyı mülakatla belirleyeceğini duyurdu. Şahıs, internet sitesine koyduğu ilanda mülakat sonucuna göre dairenin 1 Haziran’da teslim edeceğini açıklarken, bu duruma evin bulunduğu mahallenin muhtarı bile şaşırdı.”

Ev sahibi kiracı münasebetlerini anlatan haberler uzun zamandır bunun kadar ‘eğlenceli’ değil maalesef. Fahiş kira artışlarıyla birlikte bir tür kan davasına dönüşmüş ev sahibi-kiracı ilişkileri, savaş alanını çağrıştıran bu haliyle ardında ölüler/yaralılar bırakıyor. Konuyla ilgili basına yansıyabilmiş sadece birkaç haber şöyle mesela:

… “Gaziosmanpaşa’da kira artışı nedeniyle ev sahibi ile kiracısı arasında telefonda başlayan tartışma cinayetle sonuçlandı. E. Ö. ile 15 yıllık kiracısı H. A. arasında kira artışı nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın ardından kiracısının evinin önüne gelen ev sahibi, çocuğunu spor salonuna götürmeye hazırlayan kiracısını silahla vurarak öldürdü.”

… “Rize’de kiracı-ev sahibi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan kavgada, ölü sayısı 2’ye yükseldi. İzmir’in Karabağlar ilçesinde kiracısının komşusuyla olan tartışmasına ev sahibinin de dahil olup olayın büyümesi sonucu araya girmek isteyen Ş. Y., 14 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Olayla ilgili ev sahibi S.K. ile cinayeti işleyen ağabeyi İ.K., tutuklandı.”

EV SAHİBİ-KİRACI DAVALARI MAHKEMELERİ KİLİTLEDİ 

Kira artışına yüzde 25 sınırlama getiren AKP düzenlemesi dertlere derman olma iddiası taşısa da, ev sahibi-kiracı savaşlarında çözüm bir yana yaraya pansuman olmaktan bile çok uzak. Fahiş kira artışlarına ‘çözüm’ diye sunulan düzenleme hayatta karşılık bulamamış olacak ki, ev sahibi-kiracı arasında yargıya taşınan anlaşmazlıklar mahkemeleri kilitlemeye yetti de arttı bile.

Gayrimenkul hukukçuları yılın ilk 6 ayında 47 bin kira tahliye davası açıldığını belirtirken, yaklaşık 100 bin kadar da kira tespit davası açıldığı öngörüsünde bulunuyor. Kira tahliye davalarıyla ilgili 2022 yılının tamamında ilişkin rakam ise 22 bin. Yani bu yılın sadece ilk 6 ayında, önceki yılın tamamının iki katından fazla tahliye davası açılmış. Kilitlenmiş mahkemeler ise bu durumda ilk duruşma için en erken 8-9 ay hatta 1 yıl sonrasına gün verebiliyor.

Toplumun tamamını ilgilendiren ve giderek genişleyip derinleşen barınma krizini ekonomi yönetiminin sonucu olarak tarif etmeyen AKP, hukuki süreçlerde yaptığı yüzeysel, palyatif (geçici) dokunmalarla pansuman bile olamayacak düzenlemelerin peşinde.

Kiracı-ev sahibi münasebetlerine ‘çözüm’ diye pazarlanan uygulamaların sonuncusu ise ‘arabulucu’ düzenlemesi. 1 Eylül itibariyle kiracı-ev sahibi anlaşmazlıklarında mahkemeden önce arabulucuya gitmek zorunlu olacak. Arabulucunun ihtilafı çözmek için 1 ayı var, sonrası ise yine yargı…

‘ARABULUCU’ ÇÖZÜM DEĞİL

Gayrimenkul alanında çalışan hukukçular, arabuluculuk uygulamasının mahkemelerin yükünü bir nebze hafifletebileceğini ancak çözüm olamayacağına dikkat çekiyor. “Şimdiye kadar arabuluculuk yapmış olduğum davalarda sadece yüzde 15’i mahkemeye taşınmadan sonlandı” diyen Avukat Sinan Keskin, kalıcı çözüm olarak yüksek enflasyonun düşürülmesi gerektiği gerçeğini hatırlatıyor.

Günden güne derinleşen yoksulluğun en dolaysız ve açık ifadelerinden biri olarak kriz haline gelmiş/getirilmiş barınma sorunu giderek daha geniş kitleleri etkiliyor. Çünkü 11 bin lirayla çoktan ortalama ücret haline gelmiş asgari ücretle, özellikle büyükşehirlerde 15 -20 bin lira bandında seyreden kiralar nasıl ödenir henüz bir bilen çıkmadı.

Şimdi tam da bu yüzden olsa gerek iktidar sözcüleri, ‘ev sahibi kiracı ilişkilerinde yeni dönem’ dedikleri ‘arabulucu buluşunu’ marifet kabilinden pazarlama telaşında. Kiralarda kısa ve orta vadede dur durak görünmezken, ekonomistler tablonun daha da vahim olacağına dikkat çekiyor.

İSTANBUL’DA YÜZDE 700, TÜRKİYE GENELİNDE YÜZDE 500 ARTTI

Fahiş kira artışlarını hesaplamak için kendi kiramıza ya da etrafa az biraz bakmamız yeterliyken bağımsız kurumlar son 4 yılda kiraların İstanbul’da yüzde 700, Türkiye genelinde yüzde 500 dolayında arttığını hesaplıyor.

Durum böyle olunca, mevcut kiracılar için hali hazırdaki evlerinde kalabilmek artık her zamankinden daha önemli. Hatta hayati demek fazla olmayacak.   Ahmet Ayva’nın geçen hafta Artı Gerçek’te yayınlanan haberi bu açıdan çarpıcı… 6 bin liralık eve 20 bin lira isteyen ev sahipleri, zaten 20 bin lira maaş alan ve yalnız yaşayan kadınlar ile mülk sahiplerinin mafyatik girişimleri…

Ayva’nın haberine göre İstanbul’un Zekeriyaköy, Gazi mahallesi ve Beykoz semtlerinde mafya grupları kiracıların kapısına dayanıp tehditler savurarak evden çıkmaya zorluyor.

Mafyanın tehdit ettiği kiracılardan ve yalnız yaşayan bir kadın olan Y.D., Zekeriyaköy’de yaşadıklarını şöyle anlatmış:

EV SAHİBİNİN ‘ARABULUCUSU’: ‘İŞİN İÇİNE MAFYALAR GİRDİ’

“9 yıla yakındır bu evde oturuyorum. Mülk sahibim son 1,5 yıldır beni evden çıkarmaya çalışıyor. Fakat çıktığım an nasıl bir süreçle karşılaşacağımı bildiğimden kiraya zam yapmasını istedim. Şu an 6 bin TL’ye oturuyorum. Ev sahibim 20 bin lira istiyor. Zaten 20 bin TL maaş alıyorum, davalık olduk. 1 yıldır mahkeme devam ediyor. Her gün taciz mesajları almam yetmiyormuş gibi bir de işin içine mafyalar girdi. Gece yarısı 4 kişi kapıma gelip evi kiraladıklarını, bir an önce çıkmamı istediler, tehdit ettiler. Bir ay içinde üç sefer telefonla aradılar, her gece pencereden dışarı bakmadan uyuyamıyorum.”

Barınma savaşlarının kiracı cephesinde yaşananlar, kirayı ödeyemediği için intihar edenlerden, ilerlemiş yaşlarına rağmen ailesinin yanına taşınmak zorunda olanlara kadar geniş bir yelpazede seyrediyor. Kent merkezlerini terk ederek şehrin periferine yerleşmek zorunda kalan kiracı göçleri epeydir vaka-i adiyeden. Eskilerde daha çok bir öğrenci modeli olarak bilinen ev arkadaşlığı/ev paylaşımı ise bekar kent yoksullarının şehirlerde kalabilmesini sağlayacak son tutamaç.

‘CAMBAZA BAK’ SİYASETİ OLARAK ‘ARABULUCU’

Fahiş kiralar karşısında yüzde 25 zam sınırlaması, olmadı ‘arabulucu’ diyen ve bu haliyle gerçeği görünmez kılmaya çalışan siyasi iktidar, sorunun kaynağına ilişkin hedef saptırma halini sürdürüyor. Kapanmayan bir AKP perdesi olarak ‘cambaza bak siyaseti’ halen ve yine yürürlükte. İçerideki yapıp etmelerin sonuçlarını ‘dış güçler’ denilen uzaktaki bir ne idüğü belirsize havale etmelere epeydir aşınayız malum.

Enflasyon varsa, “zaten dünyada da var, hep ondan” demeye getiren AKP Türkiye’si konut fiyatlarındaki artışta dünya birincisi. Küresel Konut Fiyat Endeksine göre, 2023 yılının ilk çeyreğinde 2022 yılının aynı dönemine göre Türkiye’de konut fiyatları yüzde 132,8 artmış.

Bu dış güçler, yerine göre bazen de ‘iç güçler’ olabiliyor. Erdoğan’ın geçen yılın sonralarında üç haneyi aşmış enflasyon karşısında “Bu beş tane zincir marketin topladığı ürünle piyasalar alt üst oluyor” diyerek gıda enflasyonun sorumlusu olarak marketleri hedef göstermesi gibi.

MİLYONLARCA İNSANIN HAYATI FELÇ

Oysaki mevzu bahis olan o ya da bu şekilde geçiştirilemeyecek, ‘miş’ gibi yapılamayacak kadar hayati ve gerçek bir sorun. Hak iken sorun haline gelmiş/getirilmiş barınamama hali bugün milyonlarca insanın hayatını felç etmeye yetiyor.

Maden AKP yüzde 25 zam sınırlaması, arabulucu zorunluluğu gibi hukuki süreçlerde yaptığı palyatif düzenlemelerle konuyu ele alıyor o zaman aynı hukukun tabi olduğu Anayasa’nın ilgili maddesini hatırlamakta fayda var.

BAŞKA BİR BARINMA VE BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN

Devletin salt üst düzenleyici olarak davranmasının yeterli olmadığını söyleyen, barınma hakkı konusunda temel sorumluluğunu tarif eden madde 36 yazıyor ki, “Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir. Devlet bu hakların gerçekleşmesi için şehirlerin ve diğer yerleşim birimlerinin tarihi ve kültürel nitelikleri ile çevre değerlerini de esas alan bir plan çerçevesinde gerekli tedbirleri alır.”

Rant iktidarının yarattığı ekonomi modeli, geniş toplumsal kesimler için yıkım ve giderek daha çok açlık/yoksulluk anlamına gelirken tam da bu yüzden başka bir barınma ve başka bir dünya mümkün olabilmeli.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram