Bekir Ağırdır: İmamoğlu kazanırsa iktidar hangi hamleleri yapabilir?

Araştırmacı Bekir Ağırdır, İstanbul seçimlerini Ekrem İmamoğlu'nun kazanması durumunda iktidarın hangi hamleleri yapabileceğine dikkat çekti. İstinaf'ta bekleyen dosya ve İmamoğlu'na bir başarı fırsatı alanı açmamak için kritik yetkilerin Külliye'ye devredilmesi gibi adımlar bunlardan bazıları...

KRONOS 29 Mart 2024 GÜNDEM

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu

Araştırmacı Bekir Ağırdır, yerel seçim öncesi kaleme aldığı son yazısında İstanbul yarışına odaklandı. Seçimin CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında olduğunu bir kez daha vurgulayan Bekir Ağırdır, 1 Nisan sonrasında yaşanacakları belirleyecek üç unsurun olduğunu belirtti. Bunlardan birinin Ekrem İmamoğlu’nun kazanıp kazanmayacağı olduğuna dikkat çeken Ağırdır, İmamoğlu’nun kazanması durumunda iktidarın ne tür hamleler yapabileceğini yazdı.

Bekir Ağırdır, “Erdoğan’ın siyaset tarzını öğrendiğimize göre seçimin ertesi gününden itibaren 2028’i düşüneceğini öngörebiliriz. İmamoğlu’nun önünü kesmek için istinaf mahkemesinde bekleyen dosyanın nasıl sonuçlanacağı önemli olacak. Eğer İmamoğlu kazanmışsa bu karar daha da kritik olacak. Yine İmamoğlu’nun kazandığı durumda mahkeme kararı yanı sıra kentsel dönüşüm meselesinin yasal çerçevesi değiştirilerek yetkilerin Ankara’ya alınacağı öngörülebilir. İmamoğlu’na bir başarı fırsatı alanı açmamak için kentsel dönüşüm iradesi ve yetkilerinin Külliye’ye devri olasılığının güçlü olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

Seçim sonrasında beklenecek siyasi gerilim alanlarından bir diğerinin “yeni anayasa” olduğunu da söyleyen Ağırdır, “İktidar kanadı önce parlamentoda geniş bir sağ koalisyonu ve konsolidasyonu zorlayacak, ahlakçı ve güvenlikçi bir çerçevede sağ uzlaşıyla parlamentoda değişikliği deneyecektir” dedi.

Gazete Oksijen‘deki yazısında Bekir Ağırdır’ın öne çıkan değerlendirmeleri şöyle:

“Yerel seçimlerin odağı, sembolü İstanbul belediye başkanlığı seçimleri. Seçim de İmamoğlu ile Erdoğan arasında. Kampanyalar, söylemler, hatta adaylar ne söylerse söylesin, seçmenin gözünde böyle.

O zaman soru şu; İmamoğlu üzerinde cisimleşen muhalif seçmenin iktidarı değiştirme arzusu ve gayreti bu seçimde de çalışacak mı çalışmayacak mı? Ya da 2017 referandumuyla kıvılcımlanan, 2019 yerel seçimlerinde görünür olan iktidarı değiştirme hikayesi güçlenerek mi devam edecek yoksa sönümlenecek mi? Çünkü herkes biliyor ki 2028 genel seçimlerinde iktidarın rakibi ve talibi İmamoğlu olacak.

1 Nisan’dan sonrasında yaşayacaklarımızı ve özellikle siyasi gündemi belirleyecek üç unsur var. Birincisi ülke sıkıştığı 52-48’lik iktidar yandaşı ve muhalifi blokları arası dengenin bu yerel seçimlerde radikal biçimde değişmeyeceği gözleniyor. Mayıs seçimleri ardından muhalif seçmendeki öfke ve çaresizlik duygusu yerel seçimlerde bir hezimete yol açar mı endişesi aşılmış görünüyor. En azından bu denge halinin sürüyor olması muhalif seçmendeki psikolojik ve siyasal direncin ve umudun sürmesini sağlayacak.

İkinci unsur pazar günü İmamoğlu’nun seçimi kazanıp kazanmaması olacak. Araştırmalarda ve moral üstünlük olarak İmamoğlu önde olsa da bugünden kesin kazanacak demek mümkün değil belki. Devlet aygıtının etki ve müdahale kapasitesinin seçimlere nasıl yansıyacağını, seçmenin seçimlere katılım arzusunun nasıl olacağını, o günün sandık güvenliği konusunda hangi sorunlarla karşılaşacağımızı bilmiyoruz.

Sonrasını belirleyecek üçüncü unsur İmamoğlu’nun ulaşacağı oy oranı ve diğer partilerin ülke genelindeki oy oranları olacak.

İstanbul ve İmamoğlu’ndan devam edersek, görüldü ki İmamoğlu kaybetse bile çok küçük bir farkla kaybedecek. Kaldı ki İmamoğlu kazanmaya daha yakın. Arkasında kendi partisinin örgütsel kapasitesi ve gücü tam olmadığı halde moral üstünlüğü ele geçirmiş durumda. Arkasında bir ittifak olmadığı gibi muhalif bloktaki partiler kendi iddialı adaylarıyla seçime katılıyor. Bir bakıma İmamoğlu iktidarın siyasi gücü ve devletin bürokratik gücüyle ve her bir rakibiyle tek başına mücadele eden bir profil çiziyor. Bugünden gözlenen bir başka unsur CHP yerel seçimlerde ülke genelindeki meclis oylarında yine yüzde 24-27 bandında kalacak. Yani Kurultay’da demokratik yolla genel başkan değişimi ülke düzeyinde seçmende bir başarı hikayesine dönüşememiş durumda. 1 Nisan sabahı uyanacağımız bu olası tablo kazansa da kaybetse de İmamoğlu’nu CHP’nin ve belki tüm muhalif seçmenin lideri yapacak görünüyor.

Sonrasında yaşayacaklarımızı belirleyecek en önemli unsur iktidarı oluşturan zihni koalisyonun aktörlerinin ve Erdoğan’ın sonuçları nasıl anlamlandıracağı, nasıl bir siyasete yönelecekleri olacak kuşkusuz.

Küresel ve bölgesel dinamikler, dış politika ve güvenlik meseleleri, ekonomik krizden çıkış ve enflasyonun yaşayacaklarımıza etkileri başka bir mevzu elbette. Yerel seçimin ardından siyasi zeminde neler olabileceğini kesin çizgilerle belirleyemesek de bazı sorular üzerinden öngörülerde bulunabiliriz.

‘İKTİDARIN VERECEĞİ TEPKİNİN İKİ BOYUTU VAR’

Birinci soru elbette İmamoğlu kazanırsa iktidarın ne tepki vereceği meselesi olacaktır. Bu tepkinin iki boyutu veya gerekçesi var. Birincisi İmamoğlu’nun 2028 seçimi öncesi yolunun kesilmesi ya da siyasi ağırlığının kontrolu. İkincisi bu denli yoğun gündeme geldikten sonra İstanbul’un depreme hazırlanması ve kentsel dönüşüm meselesi.

Erdoğan’ın siyaset tarzını öğrendiğimize göre seçimin ertesi gününden itibaren 2028’i düşüneceğini öngörebiliriz. İmamoğlu’nun önünü kesmek için istinaf mahkemesinde bekleyen dosyanın nasıl sonuçlanacağı önemli olacak. Eğer İmamoğlu kazanmışsa bu karar daha da kritik olacak. Kararın oluşumunda ve ardından yaşanacaklar konusunda iktidarın nelere muktedir olduğunu, neleri nereye kadar göze alabileceğini bugünden kestirmek zor. İktidar kadar olası yargı kararına toplumun ve genel olarak tüm siyasi aktörlerin nasıl tepkiler verebileceklerini de göreceğiz.


 

‘İMAMOĞLU’NA BAŞARI ALANI AÇMAMAK İÇİN…’

Yine İmamoğlu’nun kazandığı durumda mahkeme kararı yanı sıra kentsel dönüşüm meselesinin yasal çerçevesi değiştirilerek yetkilerin Ankara’ya alınacağı öngörülebilir. 2028’e giderken Erdoğan’ın yeni bir başarı hikayesine ihtiyacı olduğu için, ekonomik krize karşı bir dinamizm ve finansman olanaklarını zorlamak için ve İmamoğlu’na bir başarı fırsatı alanı açmamak için kentsel dönüşüm iradesi ve yetkilerinin Külliye’ye devri olasılığının güçlü olduğunu söyleyebiliriz.

Seçim sonrasında beklenecek siyasi gerilim alanlarından bir diğeri yeni anayasa meselesi olacaktır muhtemelen. Yeni anayasadan iktidarın ortaklarının farklı beklentileri var. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında iki dönem ve seçiminde yüzde 50 artı 1 oy şartından kurtulmak isteyeceği sürpriz değil. Yanı sıra yeni anayasa arayışının demokratikleşmeyi hedefleyen değil ahlakçı ve güvenlikçi yeni bir çerçeveye sıkıştırılmasını isteyenler de var. Böyle bir anayasa değişikliğinin seçimlerin hemen ardından gündeme gelmesini ve referandum olasılığını ilk iki yıl için gerçekçi olduğunu sanmıyorum.

‘GENİŞ BİR SAĞ KOALİSYONU ZORLAYACAK’

İktidar kanadı önce parlamentoda geniş bir sağ koalisyonu ve konsolidasyonu zorlayacak, ahlakçı ve güvenlikçi bir çerçevede sağ uzlaşıyla parlamentoda değişikliği deneyecektir. Son haftalarda uzunca analiz etmeye çalıştığım gibi bu olasılığın gerçekleşmesi mümkündür de. Bu olasılığın gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşıldıktan sonra referandum yoluyla anayasa değişikliğini 2028 seçimlerine daha yakın bir zamanda zorlama gündeme gelecektir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com