Başsavcı, ‘içeriden’ bildirdi: Baronlar yargılanmadan beraat alıyor, hakimler tehdit ediliyor…

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, HSK'ya yazdığı yazı ile yargıdaki çürümüşlüğü tek tek anlattı. Bazı yargı mensuplarının "kirli iş yapmayı kendine hak gördüğünü" söyleyen Uçar, bazı "yapıların" yargı mensupları üzerine "korku imparatorluğu" kurmaya kalkıştığını yazdı.

KRONOS 13 Ekim 2023 GÜNDEM

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Genel Sekreterliği’ne, İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki şüpheli adli işlemleri bildiren yazı gönderdi. Uçar’ın adliyede yaşananları tek tek örnekler üzerinden bildirdiği yazıda anlatılanlar, yargıdaki çürümüşlüğü de gözler önüne serdi.

Çete liderlerini yargılama bile yapmadan salıveren, uyuşturucu baronlarını beraat ettiren, meslektaşlarına mobbing uygulayan “yapılar”dan şikayet eden Başsavcı Uçar, “Uyuşturucu gibi kötü bir melaneti hoş gören, örgüt elebaşlarını yeni suç işleyeceklerini bile bile yargılama bile yapmadan salıveren, çalışma arkadaşlarımız üzerinde korku imparatorluğu oluşturup mobbinge maruz bırakan, tavassutta bulunan, yargılamayı etkilemeye teşebbüs eden örgütlü ya da örgütsüz bu yapıların çökertilmesi için gereğinin yapılması yüksek takdirlerinize arz olunur” diye yazdı.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Gülen cemaati üyeliği gerekçesiyle yargıdan çıkarılan binlerce hakim ve savcının yerine alınanlardan sonra, ‘yargı mensuplarındaki niteliğin irtifa kaybettiğini’ kaydeden Uçar, “Maalesef üzülerek müşahade ettik ki; vatan uğruna gelecek nesillere daha temiz bir toplum oluşturmak için mücadele ederken bu süreçte görev alan kimi yargı mensupları devletten alacağı varmış gibi her türlü kirli işi yapmayı kendinde hak görmeye başladı” değerlendirmesinde bulundu.

Serbestiyet’ten Onur Erkan’ın haberine göre İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ya ilettiği şikayet yazısı şöyle:

‘YARGI MENSUPLARINDAKİ NİTELİK İRTİFA KAYBETTİ’ 

“Bu aşamadan sonra azalan hâkim-savcı sayısının ihtiyaca binaen hızla artırma yoluna gidilince yargı mensuplarındaki nitelik ister istemez irtifa kaybetti. Halkta yargıya karşı güvensizlik oluşmaya başladı. Yıpranan yargıyı yeniden adil hale getirmek ve yönetilenlerin güvenini tesis etmek biz yargı mensuplarının en başta gelen tarih önündeki vazifesidir.

Maalesef üzülerek müşahade ettik ki; vatan uğruna gelecek nesillere daha temiz bir toplum oluşturmak için mücadele ederken bu süreçte görev alan kimi yargı mensupları devletten alacağı varmış gibi her türlü kirli işi yapmayı kendinde hak görmeye başladı, kimi meslektaşlarımız girdikleri kirli ilişkilerle FETÖCÜ hâkim ve savcılara rahmet okutur duruma geldiler. Bunları duymak vicdan sahibi yargı mensuplarını çok derinden müteessir etti. Halbuki adalet mülkün temeliydi. Adalet olmazsa devletler tarih sahnesinden silinmeye mahkum oluyordu, toplum çürüyordu.

Öncelikle Adalet Bakanlığımız ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu himayesinde kendi aramızdaki kanserli hücreleri temizlememiz, tabiri caiz ise cerrahi müdahale yapmamız, gerekirse yargı içinde oluşmaya başlayan çete ve çetecikleri yok etmek için kemoterapi uygulayıp kanserli hücreyi toptan yok etmemiz gerekmektedir.”

‘PARA KARŞILIĞI ERİŞİM ENGELLEME KARARI…’

“İstanbul Anadolu Adliyesi özelinde iş takibi yapan, tavassutta bulunan, rüşvete tevessül eden, vatandaşa ve çalışanlarımıza kötü muamelede bulunan ve tacizkar davranan meslektaşlarımızla ilgili Kurulumuzu bilgilendirmek suretiyle önlem almaya çalışıldı.

Adli tatil sonrası yeni adli yılın başlamasıyla birlikte kapalı kapılar ardında, meslektaş sohbetlerinden İstanbul Anadolu Adliyesinde para karşılığı sulh ceza hakimliklerinde erişimin engellenmesine dair kararlar verildiği, usulsüz tahliyeler yapıldığı duyumları alındı.

ŞÜPHELİ HAKİM İÇİN AĞIR CEZA ÖNERİSİ 

“Konunun mahiyetini araştırmak için yapılan tefahhuslarda, komisyon üyesi Nihat ZİNCİRLİ Bey ile durum istişare edilmiş ve beyanında; eşinin 4. Sulh Ceza Hakimliği müdiresi olduğunu, hâkimin garip davranışlar sergilediğini, nöbetçi olmadığı günlerde dahi dosyalarla ilgilendiğini, bir kısım dosyaların kendi mahkemesine kaydedilmesi için katiplere baskı yaptığını, eşinin kendisine komisyon başkanına iletmesi için telkinde bulunması üzerine, önceki komisyon başkanına durumu izah ettiğini, 4. Sulh Ceza Hakimliğinin dosyalar üzerinde tasarruflarda bulunduğunu, kendine dosya ayarlamaya çalıştığını ilettiğini bildirmekle birlikte, başkanın çok da önemsemediğini, aradan birkaç gün geçince İstanbul Anadolu Adliyesinde para karşılığı iş takibi yapan meslektaşlar kim olabilir diye kendisine sorduğunu ve kendisinin de 4. Sulh Ceza Hâkimi Sidar DEMİROĞLU’nun bu işlere meyilli olduğunu bildirdiğini, ancak başkanın giderayak Sidar DEMİROĞLU’nun kararnamede Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olması için Kurula öneride bulunduğunu duyunca moralinin bozulduğunu bildirmiştir.”

‘1,5 MİLYON EURO GASP EDEN ÇETE LİDERİ SALIVERİLDİ’

“Bunun üzerine önemli dosyaların bulunduğu Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından sorumlu Cumhuriyet Başsavcı Vekili ile görüşülerek dikkat çeken tahliye ve benzeri kararlar olup olmadığı sorulmuş, savcıların önemli miktardaki uyuşturucu madde, gasp, sanal bahis dosyalarında olağanüstü tahliyeler yapıldığı ve akabinde yapılan itirazlara yine komisyon başkanının Kurula önererek görevlendirilmesini sağladığı hâkimin de yapılan itirazların hepsini reddettiği, 125 kg uyuşturucu madde şüphelisinin salıverilmesi ve 1,5 milyon Euro değerinde altın gasbeden çete liderinin Datça’dan Yunanistan’a kaçma teşebbüsünde bulunmasına rağmen yakalanmasını müteakiben tutuklandığı ve itiraz üzerine yine salıverildiği, hukuki anlamda garabet derecede kötü kararlar verildiği anlaşılmış, derhal ilgili soruşturma savcılarının tespit ettikleri dosyaların tutanağa bağlanması talimatı verilmiş ve tespit edilen tutanak Kurulumuzun takdirine bu yazı ekinde sunulmuştur.

Hal böyleyken zaten yıpranmış imajımıza zarar vereceği muhakkak olan bu olaylar vesilesiyle ilgili kişilerin tespitiyle, soruşturma sonucunda çıkacak yeni delil ve bilgiler ışığında olayın etraflıca araştırılması zarureti doğmuştur.

Yapılacak görevlendirmeyle sürekli aynı hâkimin nöbetlerini takip eden avukatların, bu işte menfaat temin eden hâkimlerin tespit edilip HTS kayıtları, banka kayıtları, mal varlığı araştırılması ve sosyal yaşantılarının hâkim savcı mesleğiyle bağdaşır olup olmadığının tetkikine ihtiyaç bulunmaktadır.”

KOMİSYON BAŞKANI’NDAN HAKİME TALİMAT: NECAT BEY İYİ BİRİSİDİR, BERAAT KARARI VERELİM 

“Tetkiklerimiz esnasında bir konuda rahatsızlığı olan 9. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Erdinç DEMET’in sözlü müracaatıyla, kamuoyunda bilinen iş adamı Metin GÜNEŞ’in ortağı olan Necat GÜLSEVEN’in mahkemesinde olan bir dosyasıyla ilgili daha önce verilen HAGB kararı dosyasında komisyon başkanının kendisini arayarak “Necat Bey iyi birisidir, ben dosyada suçsuz olduğuna kani oldum, bu dosyada beraat kararı verelim” dediğini ve kendisinin de talebi kabul etmeyerek Diyarbakır’da başka bir suç işlediği için hükmü açıklandığını, itiraz üzerine istinafa giden dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin 27.09.2022 tarih ve 2022/1897 Esas ve 2022/2337 Karar sayılı ilamıyla itirazın reddine karar verilerek cezanın kesinleştiğini bildirmiştir.

Akabinde sanık avukatlarının dosyalarda müştekilerin ve tanıkların ifade değiştireceklerini, bu nedenle yargılanmanın yenilenmesini talep ettikleri, baskılara dayanamayarak karar vermemek için dosyadan çekilme kararı verdiğini, yeni görevlendirilen hâkimin, savcının aksi mütalaasına rağmen beraat kararı verdiğini ve başsavcılık tarafından kararın itiraz edilerek tekrar istinaf mahkemesine gönderildiğini, akabinde adliyede hâkimler arasında yaygın olan kanaate göre Bekir Başkanın talimatlarına uymayanların görev yerlerinin değiştirildiğini bildiği için kendi durumundan şüphelendiğini ve Kuruldan kararnameye dahil olup olmadığını araştırınca tayin edileceğini öğrendiğini, bir meslek büyüğünün müdahalesiyle İstanbul Anadolu Adliyesinde kalmaya devam ettiğini, ancak bildirilen sebebin çok zoruna gittiğini ifade etmiş, tayin gerekçesinde “mahkemenin bayan mübaşirini taciz etti” şeklinde bir beyan olduğundan bu durumun kendisini çok rencide ettiğini belirtmiştir.”

‘MUZAFFER BEYİN BAŞINA GELENLERİ BİLİYORSUNUZ’ 

“Yine başka bir olayda; son kararnamemizde başkan tarafından iki infaz hâkiminin ve bir sulh ceza hâkiminin görevden alınmasının kurula önerildiği, bunun öğrenilmesi üzerine hâkimlerin dürüst, ahlaklı ve çalışkan hâkimler olduğunun iletilmesiyle yer değişikliklerinin yapılmadığı, konunun araştırılmasında 9. Sulh Ceza Hâkimi Süleyman PETEK’ten iletişimin engellenmesine yönelik kararlarda istenilen kararı vermesi için baskı yapıldığı, baskıya rağmen karar verilmeyince imalı şekilde tazir edici sözlere maruz kaldığı, sohbetler esnasında bile “Muzaffer’in başına gelenleri biliyorsunuz, bizi dinlemedi gitti, daha O’nun başına çok iş gelir, bu kafayla giderse” dediği,

Yine Sulh Ceza Hâkimi Ecem PAMUKLAR’ın vereceği bir karar öncesinde Süleyman PETEK’ten görüşünü sorması üzerine Süleyman PETEK’in talep edilen şeyin yasaya uygun olmayacağını söylemesi üzerine Ecem PAMUKLAR’ın talebin reddine karar verdiği, bunun üzerine komisyon başkanının Süleyman PETEK’i arayarak “sen kendi işine bak, başkalarının işine karışma” diye tazir ettiği,”

FATİH TEZCAN AYRINTISI: KOMİSYON BAŞKANINDAN YER DEĞİŞTİRME ÖNERİSİ 

“Görevden alınması önerilen iki infaz hâkiminin ayrı ayrı beyanlarında; gazeteci Fatih TEZCAN’ın cezaevine girdiği ve mükerrir infazları olduğu için covid izninden yararlanamadığı, başka yargı bölgelerine ait kesinleşmiş cezaları olduğu, bunun üzerine başkanın her iki hâkimi de arayarak Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin bir kararını kaldırmalarını önerdiği, hâkimlerin infaz hâkimi olduklarını bildirip, “bizim yapabileceğimiz bir konu yok, Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin karar vermesi gerekir” dedikleri, komisyon başkanının “onu ben de biliyorum, ama benim dediğimi yaparsanız iyi olur” dediği, hâkimlerin israrla talep karşısında direnmeleri üzerine görev yerlerinin değiştirilmesi önerisi yapılmış olabileceğinin düşünüldüğü,”

‘ANADOLU’YA GÖNDERİN BEN HALLEDERİM’ 

“Diğer bir olayda; televizyon sahibi Can TANRIYAR’ın Çağlayan Adliyesinde Metin GÜNEŞ isimli iş adamıyla davasının olduğu, bu sebeple aralarında husumet oluştuğu ve Can TANRIYAR’ın Muhammet YAKUT ve Tamar TANRIYAR ile birlikte gaspa teşebbüs ettiklerinden bahisle İstanbul Adliyesinde soruşturma açıldığı, Can TANRIYAR’ın tutuklandığı ve İstanbul 38. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, 5 ay kadar tutuklu kaldıktan sonra dosyasının Anadolu Adliyesine yetkisizlik kararıyla gönderildiği, ancak dosyanın henüz yetkisizlik kararı verilmeden önce heyetin sorun çıkardığından bahisle komisyon başkanının “Anadoluya gönderin, ben hallederim” diye söylediğinin bilgisine ulaşıldığı, adliyeye dosyanın intikalinden sonra dosyanın İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesine kaydedildiği, yine komisyon başkanının davaya bakacak hakimi de İstanbul Adliyesinden ayarlayacağını söylediği, bunun bu şekliyle tecessus ettiği, söz konusu dosyanın duruşması 9 Ocak tarihine bırakılmış olup, duruşma tarihi itibariyle 8 aydır tutuklu bulunan sanığın henüz ifadesi bile alınmamıştır.

Hal böyleyken Cumhuriyet savcısının CMK 160/1 maddesi gereğince “ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar” hükmü gereğince işin hakikatinin araştırılması yapılmak üzere durumu yüksek makamınıza bildirmek durumunda kalınmıştır.”

‘UYUŞTURUCUYU HOŞ GÖREN, ÖRGÜT ELEBAŞLARINI YARGILAMA YAPMADAN SALIVEREN YAPILAR…’ 

“Ezcümle;

Adil olmak, adaletle hükmetmek ve adaletle yönetmek zorundayız. Varsa iddiaların aslının araştırılması, yoksa meslektaşlarımızın bu töhmetten kurtarılması gerekmektedir.

Batı toplumlarında örgüt içerisindeki ahlaki olmayan, haksız eylem ve davranışların ya da kamu düzenini bozan bir davranışın örgüt içinde çalışan bireyin, örgüt içinde ya da dışında yetkili kişilere bildirmesi eylemine “Whistleblowing” ismi verilmiş, bu ülkelerde whistleblowerları korumaya yönelik yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu müessesenin bizde de teşviki gerekmektedir.

Uyuşturucu gibi kötü bir melaneti hoş gören, örgüt elebaşlarını yeni suç işleyeceklerini bile bile yargılama bile yapmadan salıveren, kimyasal zehirlerin toplumu çürütmesine katkı sunan, çalışma arkadaşlarımız üzerinde korku imparatorluğu oluşturup mobinge maruz bırakan, tavassutta bulunan, yargılamayı etkilemeye teşebbüs eden örgütlü ya da örgütsüz bu yapıların çökertilmesi için gereğinin yapılması yüksek takdirlerinize arz olunur.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram