Bu bezirgan saltanatı bitecek: ‘Yetkililer depremzedelerden daha perişan’

Depremin 15. gününde iktidar en hummalı çalışmasını sebep olduğu enkazın kanıtlarını kaçırırken yapıyor. Ancak, İslahiye’de banyo ve bulaşık ihtiyacını sokakta biriken suyla karşılamaya çalışan depremzede kadının “Söylüyoruz yetkililere de, yetkililer daha perişan geliyor bana" demesi gibi asıl enkazı toplum kaldıracak.

ÖZLEM ERGUN 21 Şubat 2023 GÜNDEM

Maraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden 15 gün geçti. AFAD can kaybının 41 bin olduğunu söylese de, gerçek kaybın açıklanandan belki 5 kat fazla olabileceğini AKP’nin bir başka sözcüsü çoktan telaffuz etti bile.

Antep Nurdağı’na koordinatör vali olarak atanan Osman Bilgin, “Kusura bakmayın belki geç geldik ama durum, bildiğinizden çok daha vahim… ” diyerek aşikar olanı itiraf etti.

Depremi takip eden ilk 48 saat boyunca merkezi/bürokratik yapının ta kendisi olan devlet organizasyonun eli kolu bağlı kıpırtısızlığını böyle ifade eden Bilgin, bir başka konuşmasında, işçi ve memurlardan bir aylık maaşlarını bağışlamasını istiyordu. Oysa, ‘Türkiye Tek Yürek’ isimli bir tür reklam şovuna dönüşen patronların bağış gösterisinde Cengiz Holding, gece yaptığı ‘bağışı’ sabah teşvik olarak geri alacaktı.

Depremzedelere 3 milyar TL yardım yapacağını söyleyen ‘5’li çete’ üyesi Cengiz Holding’in sadece 2005-2009 yılları arasında silinen 5,6 milyar TL vergi borcu ile son 11 yılda devletten aldığı 19,7 milyar liralık ihale, ‘aldım-verdim hesapları’nın sadece birkaç rakamı.

PPATRONDAN DEPREMZEDE İŞÇİLERE: İŞ AKDİNİZ FESHEDİLECEK

Malatya’daki Mil-May Tekstil’in patronu 2 gün önceki bağış gösterisine katılmış mıdır bilmiyoruz ama evleri yıkılan, yakınlarını kaybeden “Bu halde nasıl işe gelelim?” diye soran depremzede işçilere gönderdiği ‘tazminatsız işten atma’ tehdidini 17 Şubat tarihli haberlerden biliyoruz. “Öncelikle üzücü ve yıkıcı deprem felaketi nedeniyle acılarınızı paylaşıyoruz” dedikten hemen sonra, “İş akdiniz derhal, tazminatsız feshedilecek” yazabilen bir patron arsızlığını da…

ARAMA-KURTARMA YOK, APAR TOPAR ENKAZ KALDIRMA VAR

İktidar- sermaye arasındaki bağış döngüsünde akçeli işler bu minval yürür giderken; özellikle köylerden gelen haberler devletin ilk üç gün hiç olmadığını, kurtarma çalışmalarının 4. gün başladığını, depremden kurtulmayı başarmış kimi insanların da hiç yarası olmadığı halde soğuktan donarak öldüğünü söylüyor.

İlk günler hemen hiç olmayan, sonraki günler boyunca da son derece güdük/yetersiz kalmış arama-kurtarma çalışmaları yerini apar topar bir enkaz kaldırmaya bıraktı.

YÜZLEŞMEKTEN KURTULABİLECEKMİŞ GİBİ…

Deprem bölgesinde barınma, ısınma, su, elektrik gibi yaşamsal ihtiyaçlar henüz tam anlamıyla karşılanmamışken yangından mal kaçırır gibi yapılan hummalı bir enkaz kaldırma faaliyeti görünüyor. Kanıtlar gözlerden kaçırılırsa, yıllardır sürdürülen bu tüccar saltanatı insan canı pahasına yediği rantın sonuçlarıyla yüzleşmekten kurtulabilecekmiş gibi.

HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, gittiği Islahiye’den kimi enkazlarda arama-kurtarma çalışması yapılmadan doğrudan ‘enkaz kaldırma’ya geçildiğini, “Canlı çıkarmak yerine ‘ölmüşlerdir’ diye bir an önce cenazelerin çıkarılma çalışması yapılıyor. Önce, ‘yaşam ihtimali var mı?’ diye bir çalışma göremedik” sözleriyle anlatıyor.

DEPREMİN 2. HAFTASI: BARINMA SORUNU SÜRÜYOR

Depremin 2’inci haftası geride kalırken, henüz bölgedeki geçici barınma sorunu bile çözülebilmiş değil. Hatay Pazarcık’ta AFAD tarafından kurulan 900 kişilik çadır kentte sadece 9 tuvalet ve 1 banyonun olduğu bilgileri gelirken, Antep İslahiye’de ise depremzedeler banyo ve bulaşık ihtiyacını sokakta biriken suyla karşılamaya çalışıyor.

Evrensel Gazetesi’nden Birkan Bulut’a konuşan depremzede kadın şöyle diyor: “Temiz olmadığını biz de biliyoruz ama ne yapacaksın? Temiz su getirsin hükümetimiz. AFAD geldi şu binaya ağır hasarlı demedi, e-devlete giriyoruz ağır hasarlı çıkıyor. Bak şu odunları ben topladım enkazların arasından. Devletin getirdiği odunlar değil bunlar” ve ekliyor:  “Söylüyoruz yetkililere de, yetkililer daha perişan gibi geliyor bana…”

Depremzede kadının “Yetkililer daha perişan gibi geliyor bana…” sözlerinde billurlaşan, tüm bir iktidar organizasyonunun beceriksizliğinin/kifayetsizliğinin en rafine hali gibi.

TOPLUM DAYANIŞMASINA AKP ENGELİ: 

Can kurtarma başta, deprem bölgesinin her türlü ihtiyacına afaki kalmış bürokratik iktidar şeması, en büyük gayretini toplumun dayanışmasını engellerken ortaya koydu belki de. Depremin 2’inci günü OHAL ilan etmekte gecikmeyen iktidar bloğunun, yardım götürmek/dayanışmak için deprem bölgesinde bulunan sendika, demokratik kitle örgütü, dernek, sivil toplum kuruluşu -ne var ne yok- faaliyetlerini engellemek için gösterdiği mahareti başka alanlarda görmek mümkün olamadı maalesef.

Kahramanmaraş Pazarcık’taki Hasankoca Cemevi’nde depremzedeler için kurulan yardım toplama ve dağıtma merkezine kayyum atanması, bu alandaki en görünür AKP çalışmalarından biri oldu. İktidardan icazet almış kurumlar dışındaki örgütlü yapıların, bölgede devletin yokluğunu hatırlatmasının sonuçları kayyum, yasak/engel, gözaltı oldu. Günlerdir ortalarda görünmeyen devlet, 16 Şubat’ta Osmaniye’de 5 TKP üyesini gözaltına aldı mesela.

BAHÇELİ: İÇİNDE SIR OLAN OLAY

Tüm bunlar olurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte 20 Şubat’ta deprem bölgesi Maraş’ta halka seslenen MHP lideri Bahçeli, “Bu büyük felaket mucizelerle anlam kılınmış, içinde sır olan bir olay gibi geliyor bana” diyordu. Oysa, Bahçeli’nin mucizelerle anlamlı kılmaya çalıştığı –ne demekse- içinde ‘sır var’ dediği depremin tatbikatı 2019’da tam da Hatay Pazarcık’ta yapılmıştı. Tatbikata bin 413 personel, bir helikopter, 271 araç katılmış ama tatbikatı yapan AFAD binasının yıkılacağı, Hatay Havalimanı’nın çökeceği hesap edilmemiş olacak ki Soylu’nun ‘çök-kapan-tutun’undan az öteye bile gidebilmek mümkün olmadı.

DEPREM BÖLGEDESİNDEN GÖÇLER

Deprem bölgesindeki gazetecilerin dikkat çektiği bir başka gerçek de, bölgeden göçler. Depremde orta üst sınıfların yaşadığı ‘lüks’ binaların da yıkılıp hasar gördüğü ortadayken, hayatta kalanların durumunu hala sınıfsal…

Ekonomik durumu başka bir kente gitmeye izin veren ya da olanakları olanlar -doğal ve anlaşılır olarak- kentleri terk edebilmiş. Susuz, tuvaletsiz çadır kentlerde, yemek kuyruklarında kalanlarsa en yoksullar ve sığınmacılar…

Şimdi tüm bu yıkım tablosunda iktidar, apar topar sebep olduğu enkazın kanıtlarını kaldırmaya uğraşsın, depremzede kadının “Yetkililer daha perişan geliyor bana…” demesi gibi asıl enkazı toplum kaldıracak. İnsanların/yoksulların/ halkların kanına ekmek doğrayan bu bezirgân saltanatının tüm çeri çöpüyle birlikte…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com