AYM, AİHM içtihatına uymadı: “Yasalarımızı biz daha iyi yorumlarız”

Anayasa Mahkemesi "Kanun hükümlerinin yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM'den çok daha iyi konumdadır" diyerek AHİM'in hak ihlali kararı verdiği hakim Yıldırım Turan'ın ihlal başvurusunu reddetti. Hukukçu Altıparmak, "AYM ilk kez bu kadar net AİHM içtihadını tanımadığını ifade ediyor" yorumu yaptı.

KRONOS 14 Temmuz 2020 GÜNDEM

Anayasa Mahkemesi (AYM)

Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan ve halen ağır ceza mahkemesinde yargılanan bir hakimin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptığı başvurunun sonucunda çıkan kararla ilgili “Türk mahkemelerinin ulusal hukuka ilişkin yorumlarının Sözleşme’de güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğini incelemek AİHM’in yetkisinde ise de AİHM’in ulusal mahkemelerin yerine geçerek ulusal hukuku ilk elden yorumlaması uygun görünmemektedir” yorumu yaptı.

Anayasa Mahkemesi, bugün başvurucu Yıldırım Turan’ın, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle yaptığı başvuru hakkındaki kararını açıkladı. Yüksek mahkeme Turan’ın, başvurusunun “açıkça dayanaktan yoksun olduğunu” belirterek başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verdi.

Mahkeme verdiği karara ilişkin de uzun bir açıklama yaptı. Turan’ın yargılama sürerken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurduğunu belirten Anayasa Mahkemesi,  AİHM’den çıkan ihlal kararını “Türk hukukunun yorumlanması” olarak değerlendiridi. Anaysa Mahkemesi karara ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Anayasa Mahkemesi özellikle bireysel başvuru kapsamında yaptığı incelemelerde AİHM içtihadından önemli ölçüde yararlanmış; temel hak ve özgürlüklere ilişkin Anayasa hükümlerinin anlam ve kapsamını belirlerken AİHM’in yaklaşımını dikkate almıştır. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklere ilişkin yorumunun AİHM içtihadıyla çelişmemesine de özen göstermiştir. Esasen Sözleşme ile tesis edilen denetim/yargılama mekanizmasının temel amaçlarından biri insan hakları alanında ortak bir Avrupa standardının oluşturulmasıdır. Buna göre Anayasa Mahkemesinin temel hak ve özgürlüklere yönelik değerlendirmelerinde AİHM içtihadını göz önünde bulundurması insan haklarına ilişkin konularda ulusal hukuk ile uluslararası hukuk arasında yaşanması muhtemel çelişkileri en aza indirme rolünün de bir gereğidir.

AİHM’in kesinleşmiş kararları bağlayıcı olmakla birlikte, Türk hukukunda yargı mensuplarının tutuklanmasına ilişkin kanun hükümlerinin yorumlanması Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu gücü makamlarına ve nihai olarak mahkemelerine ait bir yetkidir. Türk mahkemelerinin ulusal hukuka ilişkin yorumlarının Sözleşme’de güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğini incelemek AİHM’in yetkisinde ise de AİHM’in ulusal mahkemelerin yerine geçerek ulusal hukuku ilk elden yorumlaması uygun görünmemektedir. Türk hukukundaki kanun hükümlerinin anlamlandırılmasında ve yorumlanmasında Türk mahkemeleri AİHM’e göre çok daha iyi konumdadır.

AİHM’in Türk hukukundaki kanun hükümlerini yorumlayarak yargı mensuplarının tutuklanmalarının ulusal hukuka uygun olmadığı yönünde ulaştığı tespitin Sözleşme’nin yorumlanmasıyla ilgili olmadığının altı çizilmelidir. Esasen anılan tespit Türk hukukunun ne olduğuyla ilgili bir yargı içermektedir. Bu husus, konunun AİHM kararları sonrasında Anayasa Mahkemesi tarafından yeniden incelenmesinin de temel nedenini oluşturmaktır. Bu itibarla başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere Türk yargı organlarının ulusal hukuka ilişkin tespit ve değerlendirmelerinde AİHM’in Türk hukukuyla ilgili yaptığı yorumdan farklı bir sonuca ulaşması, AİHM kararlarının Türk hukuk sistemindeki yeri ve önemiyle çelişen bir durum olarak kabul edilmemelidir.”

ALTIPARMAK: AYM İLK KEZ AİHM İÇTİHATINI TANIMIYOR

Anayasa Mahkemesi’nin karar duyurusunu Twitter hesabından paylaşan İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak, “AYM ilk kez bu kadar net AİHM içtihadını tanımadığını ifade ediyor. Üstüne üstlük çok çarpık gerekçelerle. AYM’nin gerekçesi kabul edilirse AİHM’in hiçbir ulusal yasayı yasallık ilkesi açısından incelemesi mümkün olmaz” yazdı.

ANAYASA MAHKEMESİ, “İHLAL YOK” YÖNÜNDE KARAR VERDİ 

Başvurucu Yıldırım Turan, hâkim olarak görev yaparken 15 Temmuz darbe girişiminin ardından “FETÖ/PDY ile bağlantısı bulunduğu” gerekçesiyle görevden uzaklaştırılmış ve “terör örgütü üyesi olma” suçundan tutuklanmıştı. Yargılama aşamasında tahliye edilen Turan, hakkındaki dava ağır ceza mahkemesinde devam ederken “suç işlediğine dair somut bir delil bulunmadan ve mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklandığını” belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’ne başvurdu.

Turan, başvurusunda tutuklanması sırasından “mesleğinden kaynaklanan güvencelerin ihlal edildiğini”, bu nedenle “tutuklama tedbirinin  hukuki olmadığını” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini” savundu.

Anayasa Mahkemesi ise tutuklamaya konu olan “örgüt üyeliği” suçunun “kişisel bir suç olduğunu” ve “ağır cezalık suçüstü hâlinin bulunduğunu” savunarak başvuruyu reddetti.

Yıldırım’ın başvurusunu değerlendiren AİHM ise Yıldırım’ın tutuklanmasında “hâkimlik mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmediğini”  belirterek bu nedenle “tutuklama tedbirinin kanuna uygun olmadığı” kararına vardı. Kararda Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği sonucuna varıldı.

Anayasa Mahkemesi, AİHM’nin bu kararını “Türk hukukunun yorumlanması” olarak değerlendirdi. Mahkeme bugün açıkladığı kararda “Açıklanan gerekçelerle tutuklamanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna” karar verdi.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram