‘AİHM şunu anlamalı; FETÖ davaları, Ergenekon davalarının intikamı…’

Avukat Lale Demirkaya: AİHM şunu anlamak zorunda; FETÖ davaları, Ergenekon davalarının intikamı gibi uygulanıyor. Hukuksuzluğun kaynağı bu. Fişlemeler, ihraçlar büyük suç. Ve hava değişmeye başladı; KHK'lılara karşı bir nevi özür dilemeler de başlamış. Cesurca suç duyurusunda bulunabiliriz.

SEVİNÇ ÖZARSLAN 22 Ocak 2024 KRONOS ÖZEL

Lale Demirkaya ilginç bir hukukçu ve avukat. Hem Ergenekon-Balyoz davaları döneminde avukatlık yaptı, hala daha müvekkilleri var, hem de 15 Temmuz’dan sonra TSK’dan ihraç edilen askerlerin ve tutuklu erlerin avukatlığını aldı. Davaları devam ediyor. Odatv’de yayınlanan bir yazısı nedeniyle 2010 yılında Gülen’in avukatları Demirkaya hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. 25 Haziran 2018’de ise “FETÖ” üyeliği suçlamasıyla tutuklanıp 4 ay hapis yattı.

Demirkaya, Bilim Adalet Vicdan Derneği (BAVDER) tarafından geçen hafta İstanbul Maltepe’de gerçekleştirilen “Hukuk Devleti ve AİHM Kararları” başlıklı konferansta da dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Dedi ki, “Böyle bir KHK zulmü, görünce inanamadım. Bunu eski dava arkadaşlarım yapıyor. Ergenekon sanığı müvekkilim Mehmet Zekeriya Öztürk’ü Eylül 2013’te cezaevinde ziyaret ettim. Bana dedi ki, “Bizimkiler içeride Tayyip’le anlaştılar.’ Bir ay sonra yine ziyaret ettim. ‘Haldır haldır Tayyip’le mektuplaşıyorlar. Birtakım anlaşmalar yapılıyor.’ Sonra anlaştılar. 6 Mart 2014’te gece yarısı kararıyla özel yetkili mahkemeler kaldırıldı. Bir hafta sonra tüm Ergenekon sanıkları tahliye oldu. Mehmet Zekeriya Öztürk’ü 12 Mart 2014’te Silivri’den aldım. Hayata alışmaya çalışıyorlar derken Mehmet Zekeriya bir gün beni aradı. “Vatan Partililer ile birlikte cemaatçileri listeleyeceğiz.” dedi. Aynen böyle dedi… Cemaatçileri listeleyeceğiz.”

Açıklamaları bugünkü Türkiye ortamı için oldukça cesur olan Demirkaya, eski dava arkadaşları tarafından ‘dönek’ olarak nitelense de gerçekleri söyleyemeye devam edeceğini belirtiyor. Demirkaya ile yaptığımız röportajda, her iki döneme dair hukuksuzluklarla ilgili tarafsız ve gerçekçi gözlemlerinin yanı sıra kendisini tutuklatan Ulusalcılar’ın AKP ile ilgili gelecek planlarını bulacaksınız.

Bilim Adalet Vicdan Derneği’nin programında çok ilginç ve cesaret isteyen şeyler söylediniz. Bugünün Türkiye’sinde böyle bir konuşmayı nasıl yaptınız?

Ben orada söylediklerimi mahkemelerdeki savunmalarımda da söyledim. O zaman listeler yapılmıştı, şimdi de KHK listeleri yapılıyor. Duymuşsunuzdur; 15 Temmuz’dan önce ölen bazı siviller bile, 15 Temmuz’dan sonra ihraç edildi! Mesela bir asker, üsteğmen rütbesindeyken ihraç edilmiş görünüyor ama ihraç tarihinde yüzbaşı. Listelerin önceden yapıldığı anlaşılıyordu zaten.

Evet biliniyordu ama sizin tanıklığınız önemli. Liste hazırlamak için Vatan Partisi’nden davet almanız çok ilginç mesela. 

Davet ettiler ama biz hiç gitmedik. Müvekkilim de gitmedi. Müvekkilimin onlarla arası bozuktu zaten. Ergenekon davasından hapis yatanlar, tahliye olduktan sonra toplantı yapmaya başladılar. Bu toplantıların adı; “bize kumpas kuranların hakkında hukuki işlem başlatmak üzere bir çalışma” idi.

VURAL DEDİ Kİ ‘ÇAĞLAYAN’DA BİR SAVCI VARMIŞ…’

Fişlemeyi hukuki bir zeminle açıklamaya çalışıyorlar yani.

‘Delil uyduranlar, suç oluşturanlar hakkında bir soruşturma başlayacak, bunlarla ilgili bir çalışma’ dediler. Ben önce normaldir dedim. Vatan Partisi başta olmak üzere sürekli davetler vardı. Ergenekon davası avukatlarından avukat Vural Ergül bana dedi ki, “Çağlayan’da bir savcı varmış, adını bilmiyorum, Vural Ergül gelse, bu kumpasları kim yaptı, onun bilgisi vardır demiş, haber göndermiş. Vural’a gittin mi diye sordum, ne işim var, gitmedim” dedi. Sürekli toplantıdan, çalışma ortamlarından bahsediyorlar, neyi listeliyorlar? Zaten kumpas dediğimiz 3-5 kişi vardı. Savcı, hakim, polis. Zaten o davalar sırasında şikayetçi olmuşlardı.

Sizce kumpas davası mıydı?

Dürüst davranmam gerekirse… Önce şunu söyleyeyim; biliyorsunuz ben de tutuklandım, “FETÖ” dedikleri koğuşa verildim. Yani FETÖ üyeliğinden tutuklandım. Ama çok enteresan, Fethullah Gülen Oda TV’de yazdığım birkaç yorumdan dolayı 2010 yılında beni hakaretten savcılığa şikayet etmişti. Mahkemede kendimi savunurken “Ben nasıl bir mürit olabilirim ki, sözde şeyhime 8 yıl önce hakaret etmişim, o da beni savcılığa vermiş” dedim. Böyle trajikomik haller yani. Ama ben karşı mahalledenim, Atatürkçü laik bir ailede büyüdüm. Milliyetçi kökenli bir aileden geliyorum ama Atatürkçü bir insanım. Hala milliyetçi duygular taşıyorum ama milliyetçilik insanları kitlesel olarak kaybetmeyi onaylamaz. İnsanlar kazanılmalı. Hepimiz bu ülkenin insanıyız. İzmir 9 Eylül Üniversitesi’nden mezun oldum. Belli bir sosyal demokrat ortamda büyüdüm. Öyle faşist kafa bir milliyetçiliğim yok.

FETÖ DİYE ADLANDIRILAN DAVALAR İNTİKAM DAVALARI

Buradan şuna gelmek istiyorum; Ergenekon-Balyoz davalarında bazı delillerin iftira olduğunu düşünüyorum. Kendi müvekkilim ve 21 sanık hakkında hayvan pornosu üzerinden itibarsızlaştırma davaları açıldı. Ben bunun kesinlikle doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü 21 aynı insan, alakasız bir şekilde aynı şekilde suçlandı. Asliye cezada açılmıştı bu davalar. Asliye Ceza Mahkemesi, 6 küsur yıl boyunca orijinal CD’yi Ergenekon mahkemesinden alamadı. Çünkü yoktu bence. 21 kişiye iftira atıldığını, hukuksuzluklar olduğunu düşünüyorum. Müvekkillerimin son derece masum olduklarına eminim. Mesela mühimmat bulunduğu iddia edilen Poyrazköy kazılarıyla ilgili bir video izlemiştim. Bahsedilen araziye Amerikan aracı girmiş. Ben buna inanıyorum. Ama buradan da şuna geleceğim; öyle ya da böyle şu anda “FETÖ” diye adlandırılan dosyaların bir intikam davası olduğunu düşünüyorum. Kendilerinin de sözleri var ya “Çoluk çocuklarına kadar diye…” İşte bu kabul edilecek bir şey değil. Gerçekten bunu yapıyorlar maalesef.

Yani siz bu davaların kumpas olmadığını ama bazı insanlara iftira atıldığını, haksızlık yapıldığını düşünüyorsunuz.

Evet, böyle düşünüyorum.

ERGENEKON DAVASINDA YARGITAY KARARLARI UYGULANMADI

Ama muhalif olduğunu iddia eden medya ve bazı kesimler, sanki Ergenekon davalarının hiçbirinde gerçeklik payı yokmuş gibi sürekli kumpas olduğunu savunuyor.  

Çünkü bazı klikler var. Cemaat de bir klik aslında. Belli amaç doğrultusunda, belli inanış çerçevesinde bir araya gelmiş insanlar. Tarikat, cemaat, sivil toplum örgütleri, Atatürkçü Düşünce Derneği ya da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi. Ergenekon-Balyoz davalarında -yanlış anlaşılmasın ben hala davanın avukatlarından biriyim, kendi müvekkillerimin gerçekten masum olduğunu düşünüyorum- yargılananların kendi içlerinde de kavga var. Birbirlerini suçluyorlar. Doğu Perinçek bütün ifadesini benim müvekkilimin üstüne kurmuştu. Bir nevi iftira. O yüzden kavgalılardı. Onlar da kendi ideolojileri olan bir ekip, bir grup. Devlet düzeniyle ilgili bazı şeylerin daha farklı yapılması gerektiğini düşünmüş olabilirler. Ama şuna geleceğim, o dosyalar zaten garipti. İçinde sanık olarak Sedat Peker vardı. Danıştay cinayetini işleyen Alparslan Arslan vardı. Bombacıları vardı. Onlardan biri çıktı dedi ki, “Cumhuriyet Gazetesi’ni de biz bombaladık. Bize bombaları veren polisleri teşhis edeyim ama buradaki paşalarla benim hiçbir alakam yok.” Bunların dinlenmesi gerekiyordu. Bu açılardan bakınca bu davalar çok tartışmalıydı bence. Gizli tanık meselesi tartışmalıydı. Sesi değiştirilmiş gizli tanık dinleniyordu. Bunların tamamının hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. Dijital delillerle ilgili Yargıtay kararları vardı. Çok güzel kararlardı. Ama onlar Ergenekon davalarında uygulanmadı. O davalarda uygulanmayınca başka bir şeyin önü açıldı, başka bir noktaya gelindi. Ama şu anda hukuksuzluklar doz arttırarak öyle bir gidiyor ki, kan davasına dönüşmesinden korkuyorum.

ERGENEKON AVUKATLARI FETÖ DAVASI ALIYOR, BEN FETÖ BORSACISI MIYIM? 

Zaten kan davasına dönüşmedi mi, çoluk çocuktan intikam alıyorlar.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarı düştü diyelim. Daha farklı bir iktidar geldi. İnsanlar AKP teşkilatına üye olmaktan içeri atılabilir. Bundan korkuyorum, böyle bir risk var. Sadece gönül verdi diye, o insanlar içeri atılabilir. Böyle bir hukuk düzeni olmaz. Kimseye haksızlık yapılmamalı, kimseye mağduriyet yaşatılmamalı. Eski dava arkadaşlarım, Ergenekon-Balyoz tayfası bana dönek diyor. Evet döndüm, döndüm ama nereye döndüm, bir sor. Ben FETÖ borsacısı mıyım? Değilim. Bakın Oda TV’nin, Ergenekon-Balyoz davasının avukatları -isim vermeyeyim şimdi- FETÖ davalarını alıyorlar.

Kimlerin davasını alıyorlar?

Çok zengin işadamlarının davasını alıyorlar. Burada iyi niyet göremiyorum. Niye gariban bir erin, bir öğretmenin davasını almıyorlar? Ben o kulvarda değilim. Bana getirilen suçlama “FETÖ savunuyorsun” diyorlar. Sen ipin ucun kaçırdın diye neler neler söylediler.

BENİ ULUSALCILAR TUTUKLATTI, ASIL DARBECİLER ONLAR DEDİĞİM İÇİN…

Size dönek diyenlerden korkuyor musunuz?

Korkuyorum. Beni zaten Ulusalcılar tutuklattı. 23 tweetten tutuklandım. Asıl darbeciler onlar dediğim için. Bazı isimler verdim. Özellikle Gölcük Donanma Davası. Neler neler dönmüş o davada. Cihat Yaycı şikayet etmiş bizi. Cihat Yaycı adına Deniz Kuvvetleri Komutanlığı şikayet etmiş. Ben hatta, “Mübarek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı değil, Cihat Yaycı Kuvvetleri Komutanlığı olmuş.” diye tweet attım. Dosyada onun şikayet dilekçesi vardı. Belli bir oranda korkuyorsunuz ama gerçekleri de söylemek lazım.

Bilim, Vicdan, Adalet Derneği (BAVDER)‘in toplantısında bu fişleme olayını bu yüzden anlattım. Konumuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmamasıydı. Bize hukuksuzluklar yapıldı diyoruz ama neden yapıldı? AİHM şunu anlamak zorunda; neden bize bunlar yapıldı? Bunun sebebi Türkiye’de sadece bir hukuksuzluk düzeni olması mı? Sadece muhalif olmanız mı? Muhalif olmayanlar da var. FETÖ davaları, Ergenekon davalarının intikamı gibi uygulanıyor şu anda. Hukuksuzluğun kaynağı bu. AİHM’e bunun anlatılması lazım. Bunu da biz yapmalıyız.

TÜRKİYE’DE DEĞİŞEN BİR HAVA VAR BEN DE ORADAN CESARET ALDIM

Tweetleriniz nedeniyle tutuklandınız ama yine de sizi susturamamış görünüyorlar. Türkiye’de değişen bir hava mı var? İnsanlar daha rahat konuşabiliyor mu?

Değişen bir hava var. İktidarla MHP arasında sıkıntı olduğu söyleniyor. Ben bu konuda net bir şey bilmiyorum ama bazı yapılan operasyonları MHP kanadının yaptığı söyleniyor. Süleyman Soylu’yu, Hulusi Akar’ı milletvekilliğine çekmesi buna yoruluyor. Ben de oradan cesaret almışımdır. Muhafazakar AKP tabanıyla Ulusalcılar arasında tartışma var. AKP tabanı, “Biz yıllarca bu partiye emek verdik, yükünü çekiyoruz, Mehmet Ali Çelebi gibiler gelip baş köşeye konuyor” diyorlar. Uzaya gönderilen astronotun istikbal göklerdedir açıklamalarından rahatsızlar. Ben de olsam bozulurum. 20 yıl boyunca bir partiye hizmet et, sonradan gelen baştacı edilsin. Dağdan gelip bağcıyı kovmak gibi yani. Ekonomi bozuk zaten. Bazı AKP’lilerin ise “FETÖ’cüleri attılar, bizim çoluk çocuğu alacaklardı ama hala işe sokamadık” diye bir hoşnutsuzlukları var. Bunlardan dolayı ortam biraz rahatlamış olabilir.

SEÇİMLERDEN SONRA YÜKSEK MAHKEMELERDE BİR DİZAYNDAN SÖZ EDİLİYOR

Vatan Partisi’nin bu fişleme listelerini hazırlaması sonuçta suç oluyor. Bununla ilgili herhangi hukuki bir şey yapılabilir mi? 

Suç ama şu anki hukuk ortamında bir şey çıkmaz ama suç duyurusu yapılabilir, hiçbir şey çıkmasa da bulunsun. Yerel seçimlerden sonra yüksek mahkemelerde bir dizayndan bahsediliyor. Böyle bir söylenti var daha doğrusu. Birileri, birilerine bir operasyon çekmeye niyetli olabilir. Eğer öyleyse fişlemeler ve ihraç listeleri konusunda da cesurca suç duyurusunda bulunabiliriz. İhraçlar, soruşturmalar bu fişleme listesine göre belirlendi ya, bu durumda yargı da listeleyenlere çalışmış oluyor ve bu da suç. Çok büyük bir suç.

ARAYIP SORMAYAN AKRABALAR KHK’LILARDAN ÖZÜR DİLEMEYE BAŞLAMIŞ

KHK’lılar siyasi meşruiyetlerini elde ettiler. Yüksek Seçim Kurulu ‘belediye başkanı seçilemezler’ dese de milletvekili seçilenler oldu. Sizce bunu nasıl başardılar?

KHK’lılar çok düzgün insanlar. Bugüne kadar arayıp sormayan eş, dost, akraba çevresi aramaya sormaya başlamış, KHK’lılara karşı bir nevi özür dilemeler başlamış yani. Herkes görüyor bunu tabi. İhraçlardan sonra devlet kurumları daha kötü hale geldi. Bilgi-birikim beceri açısından da çok yetişmiş eleman alamadılar. KHK’lıların yoklukları hissedildi, biraz ona yoruyorum ben.

8 yıl hakimlik yapmışsınız. Neden bıraktınız?

Hakimliği çok özel sebeplerle bıraktım. 2002-2003 gibi ABD’ye gitmiştim. Afganistan’dan getirilen göçmen kadınlara mihmandarlık gibi bir iş bulmuştum. O yüzden Mayıs 2003’te istifa ettim. Bir de polis çocuğuyum. Edirne’de doğdum, Ankara’da ilkokulu okudum, sonra Bitlis Tatvan, İzmir… Gezmekten bıkmıştım. Yerleşik bir düzenim olsun istiyordum.

Tutuklanmanıza geri dönersek, kaldığınız koğuşu merak ettim, nasıldı?

25 Haziran 2018’de tutuklandım. Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardımdan hüküm verdiler. Bir de Cumhurbaşkanına hakaretten dosya var. Toplam 4 yıl ceza verdiler. Dosyam Yargıtay’da. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde 30-32 civarı mevcudu olan bir koğuşta kaldım. Ben ilk gün hangi örgüte üye olarak tutuklandığımı bilmiyordum. Koğuşa getirilince kapısında “FETÖ” yazıyordu, öyle anladım. Karşı mahalleden biri olarak o koğuşa girdim. Ben deistim. Onlar da çok dua ediyorlar. Kuran okuyorlar. Sonra Sarte, Nietzsche okuyorlar. “Bir yandan felsefe bir yandan da Kuran okuyorsunuz, çok acayipsiniz” dedim. Bunlar da en aydın cemaati dağıtmış, muhtemelen o yüzden. Orada gerçekten o kadar kıymetli insanlar var ki; matematik mühendisi, genetik mühendisi, süper zeka kızlar, yaşça çok gençtiler. Bir anlamda tutuklanmam iyi oldu. İçeriden de olayı görmüş oldum. Hakikaten bu kadar zeki insanların tutuklanmasına gerçekten çok üzülmüştüm.

Ergenekon davası avukatı olarak “FETÖ” koğuşunda olmak ne hissettirdi size?

“FETÖ” olayının ne kadar manipülatif, ne kadar uyduruk, ne kadar hukuka aykırı olduğunu anlatan bir durumdu benimkisi. Sonuçta çok sulu bir olay olduğunu gösteriyor. Benim “FETÖ”den yargılanan birçok müvekkilim var, Ergenekon’dan da müvekkilim var. Önlerine gelene, canlarını sıkan herkese “FETÖ” diyorlar. Cemaatle ilgisi olmayanlara da diyorlar. İşin ilginç yani bir zamanlar cemaate yakın duranlar da bunu yapıyor.

ULUSALCILAR ŞİMDİ DE AKP’DEN İNTİKAM ALMAK İÇİN FIRSAT KOLLUYOR

Cematten şu anda intikam alınıyor dediniz ya, sizce AKP’den de intikam alacaklar mı? Öyle bir planları var mı?

Ellerine fırsat geçerse her şekilde onlardan da intikam alırlar, inanıyorum buna. Hatta fırsatını da kolladıklarını düşünüyorum. AKP ile Erdoğan’ı biraz ayırıyorum aslında. AKP zaten bunlarla pek uzlaşmış değil gibi, AKP rahatsız aslında bu ilişkiden. Ulusalcılarla Erdoğan’ın arasında Erdoğan’ın mecburiyetleri üzerinden yürüyen bir ilişki var.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram