AKP-Limak ormanı katlediyor: Akbelen’in feryadını artık duyun! 

İkizköy ve diğer çevre köylüler gecelerdir uyumuyor, günlerdir ayakta, hemen hepsinin sesi/nefesi kısılmış haykırmaktan, askere dert anlatmaya uğraşmaktan. Çünkü onların nefesi; katledilirken konuşamayan ağaçların, kurdun kuşun, börtü böceğin de sesi şimdi. İstiyorlar ki yeri göğü sarmış haykırışları artık duyulabilsin.   

ÖZLEM ERGUN 30 Temmuz 2023 HABER İZLENİM

Akbelen Ormanı’nda 24 Temmuz’da bir şafak baskınıyla başlayan ağaç katliamı, 29 Temmuz’da köylü ve yurttaşların kurduğu nöbet alanının eşiğine dayandı. Ağaçların kesilmesini engellemek için Akbelen Ormanı’na koşup gelmiş insanlar, nöbet alanındaki çadırlarından gün henüz doğarken jandarmanın kalkan sesleriyle uyandı.

Nöbet alanındaki insanlar, çadırlarından kafalarını uzattıklarında yüzerce silahlı asker ve onu nizamlı ablukasıyla burun burunaydı. Belli ki jandarma, getirdiği barikatları insanların uykusundan istifade taşıyıp çadırların dibine saplayabilmişti. Yurttaşların “Şimdi bu nedir? Gerekçesi var mıdır?” soruları havada kaldı ama elektrikli testere sesleri nöbet alanını çevreleyen ağaçlık alandan acı acı duyulduğunda, ablukanın sebebi de belli oldu.

AKP’nin Limak’a sattığı Akbelen Ormanı, jandarma bekçiliğinde köylülerin ve yurttaşların gözleri önünde katlediliyor, nöbet alanının hemen etrafındaki ağaçlar dört bir yandan yükselen hızar sesleriyle bir bir devriliyordu. Ormanı korumak için iki yıl boyunca tam da orada yaz kış demeden gece günüz nöbet tutmuş insanların isyan ve çaresizliği böyle görüntülendi:

Uykudan henüz uyanmış insanların tuvalete gitmesi bile jandarma barikatıyla engellenmişken, o sırada en büyük çaba tüm bu olan biteni ülkeye ve dünyaya duyurabilmek içindi.

Cep telefonlarıyla çekimler yapılmıştı ancak ulaştırmak ne mümkün. Zira gece çadırların dibine barikatı saplayan akıl, elbet onun da çaresine bakmış getirilen jammer sinyal kesicilerle internet/telefon erişimi tamamen kapatılmış ve hatta elektrikler dahi kesilmişti.

Nöbet alanı çevresindeki katliama ilişkin ilk görüntülerin ülkeye ulaşması barikat hattının dışına gizlice çıkıp, ormanlık arazide koşabilen gazeteci ve gençler sayesinde mümkün olabildi.

KÖYLÜ KADININ İSYANI

Ağaçlar çatırdayan gövdeleriyle üçer beşer devrilirken, jandarma barikatını aşıp toprağına ulaşmak isteyen köylü kadının oracıkta yaktığı ağıt yürekleri dağladı.

KATLİAM, 2 SAAT İÇİNDE OLDU-BİTTİ

Koca koca yüzlerce çam ağacının katli; gözyaşları, isyan, feryat ve çığlıklar arasında 2 saat içinde oldu-bitti. Dün gece bir ormanda uykuya dalmış insanlar, ertesi gün öğlen bir çorakta buldular kendilerini. Ama bir tek onlar değil. Limak ve İçtaş AŞ’nin sahibi olduğu YK Enerji şirketinin özel güvenlik birimi gibi davranan jandarma, bu çoraktan ilk elden, en çok nasibi alan oldu. Dün ağaçların altında serin serin nöbet tutan asker, bugün yakıcı güneşin altında duracak ağaç gölgesi bulabildiğinde diğer tertiplerinden şanslı saydı kendini.

JANDARMA KOMUTANI: 5 GÜNDÜR SİZDEN NE ÇEKTİK!

“5 gündür sizden ne çektik!” diyen jandarma komutanı bu kez yerinde konuşmuştu, zira karşısında ne yapsa yıldıramayacağı köylüler, onlarla birlikte hareket eden yaşam savunucuları ve yurttaşlar ile onların gücünü haklılığından alan inatçı direnişi vardı.

Günler boyunca ağaç altlarını evi belleyip çetin arazi koşullarında yatıp kalkan bu insanları ne jandarmanın copu ne TOMA’nın suyu ne biberin gazı engelleyebildi. Onlarca insan çeşitli kereler gözaltına alındı/bırakıldı, parmakları kırılanlar, yaralananlar oldu. Yakın mesafeden göze sıkılmış biber gazlarına solüsyonlarla/sütlerle ilk müdahale alanda yapıldı. Ağaçlar kesilmesin diye bir gün önce kızlarıyla alana gelmiş 70’li yaşlarını süren bir kadın jandarmanın itmesiyle yere düşüp kafa travması geçirdi.

ORMAN KATLİAMINI PROTESTO EDEN YURTAŞLAR YOL KAPATTI   

Nöbet alanında ablukayla fiili olarak gözaltına alınmış topluluğa destek için İstanbul, Bursa, Çanakkale, Manisa Muğla’nın ilçelerinden gelmeye çalışan insanların otobüsleri ‘kimlik kontrolü’ denerek defalarca kez durduruldu, nöbet alanına ulaşmaları engellendi.  Otobüslerden inip kilometrelerce yol yürüyerek alana ulaşabilenler, nöbet yerinde alkışlarla karşılanırken, kalanlar durumu protesto etmek için Milas-Ören karayolunu bir süreliğine olsa da trafiğe kapatmayı başardı.

Bu sırada, yolun orta yerinde TOMA’nın tazyikli/ilaçlı suyuna karşı bir adım geri atmayan gençler, kadınlar ve erkekler gördük. Ve az önce kesilmiş ağaç gövdelerini taşıyan kamyolar, kamyonlar…

HER YER AKBELEN, HER YER DİRENİŞ 

Jandarma, her ne kadar nöbet alanı ile alana girişine izin verilmeyenler arasına bir barikat daha çekse de umduğunu bulmadı, zira mücadelenin ortak dili bu kez Akbelen’deydi. “Her yer Akbelen, her yer direniş”, “Limak gidecek biz kalacağız”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları, barikatın bir o yanında bir öte yanında saatler boyu yankılandı durdu.

Ve müzik. Plastik şişelere doldurulmuş çakıl taşları, tencere/tava, bidon, teneke -artık o sırada orada ne bulunmuşsa- şimdi birer müzik aletiydi. Topluluğun gönüllü davulcularından gencin, durumu tarifi şöyleydi:  “Bizi sabahın kör saatinde uyandırdılar maden şimdi bu müziğimizi mecbur dinleyecekler.”

Mecburi müzikçilerin yardımına profesyonel müzisyenlerin yetişmesi uzun sürmedi. Hemen barikatın ardında saf tutan Praksis grubunun şarkıları, uzun sürmüş ve daha da sürecek bir günün yorgun direnişlerine sabah çalınmış güç ve moralleri geri verdi.

ZÜLFÜ LİVANELİ: HERKES SİZİNLE GURUR DUYUYOR

Akşamüstü olduğunda Zülfi Livaneli, nöbet alanındaydı. “Size saygılarımı sunmaya geldim. Çok saygıdeğer bir iş yapıyorsunuz. Yurdumuzun ormanlarını, doğasını, haysiyetimizi, onurumuzu korumak için buradasınız. Türkiye halkı olarak, dünyanın ilerici insanları olarak herkes sizinle onur duyuyor. En derin saygılarımızla sizi selamlıyoruz” diyen Livaneli’yle birlikte o bilindik şarkı söylendi: “Bir sözün coşkusuyla/Dönüyorum hayata/Senin için doğmuşum haykırmaya/Ey özgürlük.”

TOPRAKLARI MADEN OCAĞI OLMASIN, EVLERİ-KÖYLERİ YIKILMASIN DİYE  

Akbelen köylüleri; toprakları maden ocağı olmasın, evleri-köyleri yıkılmasın, tarlalarını ekebilsinler, suları özgür akabilsin diye 4 yıl önce başladıkları mücadelelerini 2 yıldır ormanın kıyısında tuttukları nöbetle sürdürüyor. Son bir haftadır da jandarma köylüleri tutuyor ki, Limak şirketi rahat rahat ormanı kesebilsin altındaki kömürü alabilsin ve biraz daha semirebilsin diye…

Şimdi Akbelen çevresindeki köylülerinin tek isteği var; seslerinin/haykırışlarının tüm ülkede ve dünyada duyulması. Evet, ormanın geniş bir alanı yerinden çökülüp atıldı ama onlar halen bir umut olduğunu söylüyor. Çünkü ağaçlar kesilmiş olsa da arazi halen orman vasfını koruyor. Yani “Bölgeye kepçelerle girilip yüzey tabakası süpürülmezse biz buraları yeniden orman yaparız” diyorlar.

SESİMİZİ DUYUN: YAŞAMAK VE YAŞAMAK İSTİYORUZ 

İkizköy ve diğer çevre köylüler gecelerdir uyumuyor, günlerdir ayakta, hemen hepsinin sesi/nefesi kısılmış haykırmaktan, askere dert anlatmaya uğraşmaktan. Çünkü onların nefesi; katledilirken konuşamayan ağaçların, kurdun kuşun, börtü böceğin de sesi şimdi. Şirket patronlarının ensesi daha da kalınlaşsın diye anadan atadan yadigâr, nesillerdir üzerinde yaşadıkları topraklardan sürülmeyi kabul etmiyorlar. İstiyorlar ki, yaşamak ve yaşatmak için yeri göğü sarmış haykırışları artık duyulabilsin.

NE OLMUŞTU?   

Muğla- Milas köylüleri, bölgelerindeki Akbelen Ormanı’nda Limak ve İÇTAŞ ortak iştiraki YK Enerji’ye ait kömür madenine karşı 2019’dan bu yana mücadele ediyor. Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine enerji sağlamak için açılan 15 km’lik maden sahası, Akbelen Ormanı’nın sınırına dayandı.

Konuyla ilgili hukuki süreç devam ederken, 24 Temmuz sabah saatlerinde kesim ekipleri, jandarma nezaretinde 780 dönümlük Akbelen Ormanı’na girerek ağaç kıyımına başladı.

28 Temmuz’da ise Muğla 1’inci İdare Mahkemesi, Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kesiminin durdurulması için yapılan başvuruyu üçüncü kez reddetti.

AKP, iktidarı boyunca ormanlık alanların maden sahası olabilmesinin önünü yıllar içinde çıkardığı yasa ve yönetmeliklerle açmıştı zaten. Orman Genel Müdürlüğü ise Limak ve İÇTAŞ ortak iştiraki YK Enerji’ye ağaç kesimi için 28 Kasım 2020 tarihinde izin verdi. Şirket, Akbelen Ormanı’nda ağaç kıyımı için çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinden de muaf tutuldu.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram