Ahmet Taşgetiren: Güçlülerin hukuku ile AB’ye girilebilir mi?

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, Erdoğan'ın AB'ye üyelik çıkışına ilişkin, "AB ile siyasi farklılaşmalar ayrı. Ama 'üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü' yaklaşımı sanıyorum, Ak Parti’nin yola çıkarkenki mottosu idi. Ve sanıyorum Tayyip Bey’in de çok sevdiği bir sözdü… Şimdi niye 'güçlülerin hukuku' sevilir oldu ki?" dedi.

KRONOS 14 Temmuz 2023 GÜNDEM

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği karşılığında Avrupa Birliği (AB) şartını öne sürmesi yeni bir tartışma başlattı. Erdoğan’ın “Önce Türkiye’nin AB önünde yolunu açın” çıkışında bulunması sonrası Türkiye’nin yeniden AB sürecine girip giremeyeceği tartışılıyor.

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, Erdoğan’ın AB’ye üyelik çıkışını değerlendirdi. Taşgetiren, “AB dünyası bunu kendi içinde hayat haline getirmiş. AB ile siyasi farklılaşmalar ayrı. Ama ‘üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü’ yaklaşımı sanıyorum, Ak Parti’nin yola çıkarkenki mottosu idi. Ve sanıyorum Tayyip Bey’in de çok sevdiği bir sözdü… Şimdi niye ‘güçlülerin hukuku’ sevilir oldu ki?” dedi.

Taşgetiren’in “Bir de hukuk yok muydu?” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Ekonomik darboğaza çare noktasında asıl sıkıntı Batı dünyasının ilgisini çekebilmekte toplanıyor.

Muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan da, ‘AB kapısı’nı yeniden bu sebeple çalmakta.

Ancak ekonomi çevrelerinde cümle alem biliyor ki, Batı’dan sermaye akımı için en öncelikli konu, hukuk alanındaki sorunların giderilmesidir. Muhalefetin ekonomi kurmayları, işbaşına gelince ilk işin, hukuk alanındaki sorunları çözmek olduğunu ifade ediyorlardı. Hatta böyle bir irade ülke yönetimine yansıdığı andan itibaren mesela risk priminin düşeceğini, finans dünyasının harekete geçeceğini söylüyorlardı.

‘HUKUK ALANINDA BİR ADIM ATILMADI’

Ne var ki şu ana kadar, hukuk alanında belirgin bir adım atılmış değil. Herkes biliyor ki, bazı sembolik problem alanları var. Diyelim AİHM kararlarının uygulanmaması… Bu noktada Anayasa Mahkemesi’nin özgürlük açılımları bile iktidar dilinde karşılık bulmuyor.

Acaba Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan görevi kabul etmeden önceki görüşmelerde ekonomide rehabilitasyonun neler gerektirdiği konusunda en azından genel bir çerçeve çizmişler midir ve o çerçeve konusunda bir uyum sağlanmış mıdır?

Böyle çerçeve varsa, onun içinde, mutlaka ekonomik kimi kriterler vardır, peki ama özellikle Avrupa cenahında beklenen hukuk kriterleri üzerinde durulmuş mudur?

‘HUKUK DEVLETİNDE BÖYLE TALEPLER OLMAZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa’ya ‘AB kapısını açın’ diye seslenirken herhalde kendisine hukuki problemler aktarılmıştır. İşin ilginç yanı, sembolleşmiş hukuk sorunlarının başında da sayın Cumhurbaşkanı’nın nerede ise şahsi iradesinin belirleyici etkisi vardır.

Bunu ekonomi yönetimi söylememiş olsa, Dışişleri Bakanlığı söylemiştir. Biz nasıl İsveç’e ve NATO’ya “Şöyle olmazsa olmaz” diyorsak, mesela AB dünyası da bize ‘AİHM kararları uygulanmazsa olmaz’ diyecektir. Ya da ‘İhale kanunları böyle zırt pırt değiştirilirse, hukukun değil keyfiliğin hakim olduğu bir zeminde olmaz, yüksek mahkemenin verdiği kararın siyasi mülahaza ile alt kademe mahkeme tarafından uygulanmadığı bir yargı düzeni ile olmaz, siyasilerin Meclis kürsülerinden yargıyı hizaya getirdiği bir şekilde olmaz’ diyecektir…


 

Aslında bunlar, herhangi bir insanın herhangi bir hukuk devletinde talep edeceği şeylerden farklı değildir.

AB dünyası bunu kendi içinde hayat haline getirmiş. AB ile siyasi farklılaşmalar ayrı. Ama ‘üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü’ yaklaşımı sanıyorum, Ak Parti’nin yola çıkarkenki mottosu idi. Ve sanıyorum Tayyip Bey’in de çok sevdiği bir sözdü… Şimdi niye ‘güçlülerin hukuku’ sevilir oldu ki?”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram